Haziran 2008

Politika Dergisi - Nihat Genç Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Mehmet Mustafa KAKI
PD Roportaj Ekibi: 
Miraç ÇEVEN

   Nihat Genç Kimdir?

 

   Nihat Genç, 1956 yılında Trabzon’da doğdu. Bir dönem devlet memurluğu yaptıktan sonra çeşitli gazete ve dergilerde yazmaya başladı. Yakın döneme kadar Leman dergisi ve Akşam gazetesinde de yazdı. Genç;  SKY-Turk adlı TV kanalında Serdar Akinan ile birlikte gündemi değerlendirdiği programı geçtiğimiz günlerde bıraktı.

   Nihat Genç, SKY-Turk’ten ayrılmasını dışsal nedenlere bağladı ve bağımsız olacağı her yerde konuşabileceğini ve yazabileceğini sık sık vurguladı.

   Nihat Genç, dinamik ve romantik ruhu, Anadolu’ya bağlılığı ile tanınıyor. Yazıları ve sözleriyle özellikle genç nesli büyük ölçüde etkileyebilen Genç; Anadolu hikayelerini güncel hayatla bağdaştırması ve betimlemeleriyle ustalığını sergiliyor. Nihat Genç, kimi zaman öfke, kimi zaman sevgi ile duygularını etkileyici bir biçimde aktarabilen usta bir kalemdir.

   Nihat Genç’i basit sözcüklerle kurduğu  derin cümleleri, basit hikayeleri ile kurduğu derin eserlerinden ayırmak mümkün değil. O; zihinlerimizde duygusal, yurtsever, insancıl ve en çok da bağımsız bir yazar olarak kalacaktır.

Medyasal Alana Bir Bakış: "Demokrasi İçin Anarşizm mi?"

   Medyanın medyatik olması gerçekten kötü bir şeydir. Bir ülkede medya bazı suçlamalarla karşı karşıya ise, halkın görüşlerini etkileyebilme gücüne sahip olan en önemli kurumlardan biri üzerinde leke var demektir.

   Medya denilen güç, kendi bağımsız otoritesini her yerde kurmaya çalışır; fakat bu bağımsız otorite kurma işi medyayı anarşizm (devletsizlik anlamında) kavramı içine sokar, sokmalıdır. Sözün özü medya doğası gereği anarşist olmalıdır. Bu anarşizm, devletin varlığını, sadece medya sektörü içinde reddeder. Nihayet medyanın kendi işine devleti karıştırmama mekanizmaları en yüksek performansta çalışır; fakat bu söylediklerimden siyaseti işlemeyen medya değil, siyaseti işine karıştırmayan medya anlaşılmalıdır.

Türkiye'de Cahillik Kaosu

Yazar: 
Taşkın Yayla

 

      “Taassup cahilliğe dayanır. Bundan dolayı taassubu olan cahildir. İlim mutlaka cahilliği yener, o halde halkı aydınlatmak lazımdır.’’

Politika Dergisi - Haşim Özçelik Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
PD Roportaj Ekibi: 
Erdal ALTUN
PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan DAĞ

    Politika Dergisi: Saadet Partisi, geçmişte dört defa parti kuran bir akımın partisidir. Parti kapatma davalarıyla çok uğraştınız. AKP ve DTP’nin kapatılma davaları ile birleştirerek, bir parti kapatılmalı mı, kapatılırsa hangi sebeplerle kapatılmalı; açıklar mısınız?

Politika Dergisi - Yaşar Nuri Öztürk Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Emrah ÖZDEMİR
PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan DAĞ
PD Roportaj Ekibi: 
Miraç ÇEVEN

   Yaşar Nuri Öztürk Kimdir?*

   Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak 1951 yılında doğdu.

Politika Dergisi - Süleyman Çelebi Mülakatı

PD Roportaj Ekibi: 
Gökhan DAĞ
Yardımcı Ekip: 
Volkan AKTÜRK

 

 

   > Röportajı Yapan: Gökhan DAĞ

      Fotoğraflar: Volkan AKTÜRK

Üzülsem mi, Sevinsem mi?

   Anayasa Mahkemesi’nin türban serbestîsini iptal eden kararı yine siyasal arenada yankı buldu. Bu karar son nokta itibari ile sevindirici, bu noktaya gelinen süreç ile ilgili üzücü etkiler yaratmıştır, bende.

 

   Neden üzücü?

 

Politika Dergisi Sayı 4'ü Beğendiniz mi?

Evet, güzel olmuş.
83% (29 oy)
Hayır, beğenmedim.
17% (6 oy)
Toplam oy: 35

Milli Maç(lar)’ın Ardından

Yazar: 
Naile DUMAN

 

“Sevinemedim” dedim, kızdı bazı dostlarım. Tahmin edebiliyordum, ertesi gün gazete manşetlerine düşecek haberleri. Maganda kurşunları ya yaralayacak ya da can alacaktı. Öyle de oldu. Küçük, güzel bir kızın kesilen saçları ve şiş yüzüne bakıp, bizler yani silâha sevinç bahanesiyle sarılmayanlar aldık dersimizi. Zaten bizim silâhımız da yoktu. Zaten hiç olmayacaktı. Nasıl ikinci pasaportumuz yoksa, silâhımız da olmayacaktı bu ülkede.

Fethullah Gülen Suçsuz(muş)!

Yazar: 
Yamaç Kona

Fethullah Gülen yıllarca gerçeği görebilen insanlar tarafından, Türkiye'nin en büyük düşmanlarından biri kabul edildi. O İslam kandırmacası altında Türkiye'yi ABD'ye pazarladı. Bunlara modern İslamcı'lar dendi. Onlar sarık ve takkeyle değil, takım elbise ve smokinle boy gösteriyorlardı. Onlar, batının himayesinde doğuya yeni yüzyılın haçlı seferlerini yapan İslamcı'lardı. Bol bol ağlarlar, ışık evleriyle devşirme usulü “militan” yetiştirirlerdi. Ama bunları resmi olarak gizlemek zorundaydılar, çünkü onlar devlete göre suçluydu. Ama artık değil.