Mart 2010

Sosyetenin Huzur Operasyonu

Yazar: 
Sosyolog Hakan Yavuz

Gönül rahatlığı anlamına gelen ‘huzur’a kim sırtını dönebilir ki? Çölde kurumuş insanın her lafında su demesi, su hayali kurması gibi, günümüzde yaşananlar karşısında huzurdan söz etmek elbette çok doğal. Toplumumuzun tüm taleplerini pekâlâ, ‘Huzur’ başlığı altında toplayabilir, hepsinin ‘birazcık huzur için’ istendiğini söyleyebiliriz.

Ancak bu güzel kavramın, malum bir kesim tarafından adeta bir teslimiyet parolası halinde kullanılmasına ve toplumun bilinçaltına bu yolla mesaj gönderilmesine ne demeli?

Savcılar Ne Kadar Masum?

Darbe planları birbiri ardından servis edilip kamuoyu oluşturulmaya çalışılırken bir yandan da savcılar “gereğini yapıyoruz” diyerek her duydukları ismi gözaltına alıyor bu isimlerden kimileri tutuklanıyor.

Bütün bunlar normal mi? Medyanın büyük bir kısmı -ki onlar, suratlarına tükürülenlerdir- alkışlıyor, normalleşiyoruz, diyor. Tıpkı suratlarına tükürüldüğünde mutlu oldukları gibi… Biraz sesli düşünelim: Balyoz, sakal, çarşaf daha kim bilir ne kadar sözde darbe planı var. Sözde diyoruz; çünkü Türk askerinin geri zekâlı olduğunu asla kabul etmiyoruz. Türk askeri daha önce darbe yapmıştır. Bu konuda yeterli deneyime sahiptir. Eğer isterse, istediği anda darbe yapabilir. Kimse de engelleyemez. Türk askerine onlarca darbe planı yapmış; ama gerçekleştirememiş, demek hakarettir ve kimsenin buna hakkı yoktur.

Bencillikten Uzak Hizmet

Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

“Halkın % 90’ı Müslüman”; Başbakan ve birçok iktidar partisi milletvekilinin ısrarla her fırsatta söylemek zorunda olduğu cümle.

% 90 Müslüman olan insanlarımıza, “cihat” çağrısı yaparsanız bu insanlarımızın % 95’i size güler...

Seçim meydanlarında şeriat getireceğiz, diye oy isteyin de bu sonucu test edelim!

Sobeeeeee!

İnsanın içinde hep yaşayan bir çocuk vardır. Çocuklarınsa en sevdiği oyunların başında saklambaç gelir. Sobeeeee, diye bağırdığımızda ne kadar mutlu olurduk, anımsıyor musunuz? Büyüdük, artık saklambaç oynamıyoruz, ama yine de sobeleme içgüdüsü bazen ortaya çıkıveriyor.

Gelin bugün Tekel işçilerinin açlık grevinde oldukları çadırların birinin kapısına dikilelim ve sobeleyelim. Bakalım kimler yakalanacak?

Neden 7 Yıl Beklediler?

Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Durmadan hazırlanmalıyız. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Devlet memuru arkadaşlarımız kahramanlık yapamazlar. Erken vuruş yaparlarsa dünya başlarını ezer. Bütün anayasal müesseselerdeki güç ve kuvveti cephenize çekeceğiniz ana kadar her adım erken sayılır.

Birey Olmak

Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

Özgür, hak sahibi, onurlu…

Sizce birey olmaya çalışmak; yaratanın varlığını kabul etmemekle eş anlamlı olabilir mi?

Bencillik, gözü dönmüşlük, azgınlık, dünyevi hırslar mıdır?

Kendinizi özgürce tanımlayabilir misiniz?

Kurduğunuz cümlede ırk, soy, din, iş ve kariyer kavramları olmadan…

Sivil Vesayet Tartışmaları

Birkaç gün önce Başbakan Tayyip Erdoğan medya patronlarına seslendi: “Karışamıyorum diyemezsin, senden maaş alıyorsa karışacaksın, o köşe yazarıdır, nasıl yaparım diyemezsin; karışacaksın.” Bu sözleri Tayyip Erdoğan'dan bu denli açık olarak daha önce duymamıştık; acaba bunun sebebi İlker Başbuğ, Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül arasındaki üçlü zirve midir? Çünkü üçlü zirvenin ertesinde iktidar odakları seslerini daha çok ve baskıcı biçimde duyurur hale geldi. Öyleyse aklımıza bir soru geliyor, tıpkı Dolmabahçe görüşmesinden sonra Yaşar Büyükanıt'ın susuşu ve iktidardakilerin kendi çiftliklerinde gibi hareket etmelerine benzer bir durum mu oluşmuştur bir kez daha? Bunu zaman gösterecek.

Graham Fuller

Yazar: 
Serhat KUŞDOĞAN

Turkuaz Konseyi’nin Şubat 2010 Toplantısında “Mustafa Kemal devrimlerinin etnik temelli bir ülke olma hedefi” olarak değerlendiren

Günümüzün çok bilen adamı Graham Fuller;

Mustafa Kemal devrimleri ile hilafetin kaldırılması sonucu İslam dünyasında travma yaşandığını beyan etmektedir.

Travmayı İslam dünyası değil, İslam dünyasını kirli emelleri için kullananların yaşadığını itiraf etmekten kaçınmaktadır.

Mezarlık Bülbülleri...

Malum, mezarlık bülbülleri durmadan ötüyorlar. Televizyon ekranlarında dillerinden, gazetelerdeki köşelerinde kalemlerinden bal damlıyor maşallah. Bal dedim de aklıma geldi. Bütün bakkallar, marketler, süper ve hiper marketler bal dolu. Bir yandan piyasadaki bal miktarı sürekli fazlalaşırken, diğer yandan ülkemizdeki bal üretiminin sürekli azaldığı yetkililerce açıklanıyor. Bu da satılan balların bir kısmının sahte olduğunu gösteriyor. Tıpkı bu mezarlık bülbüllerinin ağızlarından, kalemlerinden damlayan bal gibi.

Obama Bey Soykırım Yerine “Büyük Felaket” Dedi: Ne Güzel!

Yazar: 
Mehmet TURAN

Dikkat! Bu yazı geçen yıl Bay Obama’nın Türkiye ziyareti esnasında yazılmıştır.

Malumunuz “Obama Bey” ülke ziyaretlerine ilk olarak çok sevdiği, huzur ve mutluluğun diğer adı olan, yüzyıllar boyu envai çeşit mezhep ve dinin kardeşliğine şahit olmuş, yeri geldiğinde cihan imparatorlarına ev sahipliği yapmış dünya başkenti, güzide, muhteşem, harika, şahane, fevkalade, müthiş, süper, en süper şehir; İstanbul’dan başlamış ve dünyaya o kadar önemi mesajlar vermiş ki gazetelerimiz, yazarlarımız, sanatçılarımız, sporcularımız ve diğer medya sarayı sakinleri de ona hayranlık, sevgi ve aşk mesajları yolladı.