Eylül 2013

Suriye’ye Dış Müdahale Olabilir Mi?

Arap baharı, iki buçuk yıldan beri Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da kan dökmeye devam ediyor. Bu ne biçim baharsa? Özellikle komşumuz ve tarihsel akrabamız Suriye’de iç savaş bütün şiddetiyle sürüyor.  Libya’da, Tunus’ta daha çok dış müdahale desteği ile rejimi değiştiren emperyalizmin bu projesi, Suriye’de tıkanıp kaldı. 2,5 yıldır komşumuz Suriye’de kan gövdeyi götürdü. Şimdiye değin 100 bin insan öldü. Sakatlar da cabası. 2 milyon insan yerini yurdunu terk edip dış ülkelere sığındılar. Ne barış kaldı ortada, ne de huzur!

Türkiye’de 11 yıl iktidarda olan AKP, giderek zor günler yaşamaya başladı. Ekonomi hızla bozulmaktadır. Türk lirası üç ayın için % 15 değer kaybetti; dolar 2 TL’nin çok üstüne çıktı. Doların pahalanması demek, başta enerji kaynağı olan petrol olmak üzere bütün ithal ürünlerinin de pahalanması demektir. Bu da zamanla kesin enflasyon demektir; enflasyon ise halkın satın alma gücünün azalması demek, o da halk için, emekçiler ve emekliler için yoksulluğun, geçim sıkıntısının artması demektir.

Savaşa "Dur" Demek Kolay Değil!

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
30-8-2013

“O da ne demek” demeyin…

Hayata ve İnsanlığa dair alacağınız kararlar noktasında durum hiç de görüldüğü gibi kolay değil… !

Hatta İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri olsanız da, durum hiç ama hiç değişmiyor… !

Taraf olmanız ve tavır almanız bekleniyor… !

Diyetinizi “ödemeniz” isteniyor… !

“Borçlar kapatılsın” talep ediliyor… !

Finalde de, “aksi halde” diye ekleniyor…!

Aslında Ankara ile İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu arasında yaşanan buna dair ilk tartışma Mısır ile başladı… !!!

Sykes-Picot Can Çekişiyor (2)

Referans İçerik: 
Sykes-Picot Can Çekişiyor (1)

Ortadoğu'da I. Dünya Savaşı sonrası Osmanlı toprakları üzerinde Sykes-Picot Antlaşması içeriğince kurulan tüm devletler, İngiliz ve Fransız Yönetimi altında 1946 yılına kadar varlıklarını manda, sömürge ve benzeri yönetim modelleri altında sürdürdüler.

Aralarında T. E.Lawrence ve Gertrude Bell'in de yer aldığı, başkanlığını da İngiltere Sömürgeler Bakanı Winston Churchill'in yaptığı 40 kişilik İngiliz heyeti, 1921 yılında Kahire'de yaptıkları bir toplantıda Ortadoğu'da manda, sömürge ve benzeri yönetim modelleri altında hayata geçecek bu devletlerin sınırlarını belirledi.

Ortaya çıkan harita, 1916 yılında Sykes ve Picot'un üzerinde mutabakata vardıkları haritadan çok farklıydı. Bu yeni haritanın özelliği, bölgede yaşayan insan topluluklarının ve kabilelerin etnik ve dini yapılarını dikkate almadan sadece İngilizlerin Akdeniz'den Basra körfezine kadar güvenli bir koridor içinde hareket edebilmesini sağlayacak şekilde düzenlenmiş olmasıydı.

Ortadoğu'nun Önemi

ORTADOĞU’NUN TARİHSEL ÖNEMİ

Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Rusya Doğu’ya doğru ilerlerken, İngiltere, sömürgesi olan Hindistan’ın kuzeyinde olası bir tehdit unsurunu göz ardı etmeyerek bu bölgede kontrolü sağlamak amacıyla harekete geçmiştir.[1] Bu noktada bulunan Afganistan’ın jeopolitik önemi bu sayede ortaya çıkmıştır. Daha sonraları petrolün bulunması ve kullanılmaya başlamasıyla jeostratejik önemi artan İran, Irak bölgelerine olan yakınlığı ve bağlantı noktası olmasıyla da Afganistan bir kez daha önem kazanmıştır. Bu yaklaşımla Afganistan’ı kontrol altına alacak olan gücün aynı zamanda Hindistan’ı da kontrol altına alacağı sonucuna ulaşılmıştır.  İngiliz Doğu Hindistan şirketinde çalışan bir istihbarat subayı olan yüzbaşı Arthur Conlly, istihbarat ve bilgi toplaması için Han Ali takma adıyla görevlendirildiği Orta Asya’da Rusya ve İngiltere’nin rekabetine atıfta bulunarak “Büyük Oyun” kavramını ortaya atmıştır.[2]

İdeolojik Aygıtlara Dipnot: KAMU SPOTLARI

İdeolojik aygıt tanımı Cezayir asıllı Fransız filozof Louis Althusser’e ait bir kavramsallaştırmadır. Marksizm’in 21.yüzyıla taşınmasında Gramsci kadar etkisi olan Althusser, Devletin Bastırıcı (Baskı) Aygıtları ve Devletin İdeolojik Aygıtları (DİA) kavramsallaştırmaları ile kendinden sonra gelen araştırmacılar ve bilim insanları için çok geniş bir alan açmıştır.

Bastırıcı (Baskı) Aygıtları içerisine bürokrasi, polis, ordu, yargı organları gibi kurumları alan Althusser bu aygıtların devlet ile ilişkisinde devletin ideolojisini, yaptırım gücünü yasalar çerçevesinde kullanılabilen bir aygıt olarak görmüştür.  Devletin ideolojik aygıtları kapsamında ise yelpazeyi daha da açarak, sanatsal anlamda DİA, iletişimsel DİA, ibadethaneler özelinde dinsel DİA, çeşitli özel ve resmi okulları kapsayan eğitim DİA’ları ile son tür olarak da ekonomik DİA’ları inşa etmiştir.

 Althusser, devletin ideolojik aygıtlarından biri olarak gördüğü medyanın, oda sıcaklığı altında kalmadığı için Türkiye şartlarında nerelere geleceğini kuşkusuz kestirememiştir. Çünkü Türkiye’deki anlatı eskinin deyimiyle “nev-i şahsına münhasır” bir hal almıştır.

Ortadoğu’da Bilinmeyenli Bir Denklem ‘’Suriye’’

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04.09.2013

     Son zamanlarda Mısır’ın yerine Suriye bütün Dünya gündemine oturdu. Beşşar Esad için artık sonu geldi 2 ay 3 ay sonra gider diyenler herhalde bugün devekuşu misali kafalarını utançlarından kuma gömüyorlardır. Esad ne Saddam’a benzedi ne de Kaddafi’ye benzedi. Devleti’nin başında dim dik ayakta kaldı. Üstelik son zamanlarda Küresel güçlerin bu kadar da üstüne geldiği bir dönemde çıkıp onların aleyhinde konuşup Batı’yı sert bir dille uyarması üstün bir cesaret örneği. Aslında ABD’nin Suriye planları çok önceden başlamıştı. Eski ABD başkanı George Bush zamanında restleşme başlamıştı. Taa o zamanlar Powell’dan Şam’a kritik bir ziyaret yapılmıştı. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Bush yönetiminin son dönemde sert uyarılarda bulunduğu Suriye’ye gitmişti. Powell ve Esad, Irak savaşıyla bölgede meydana gelen değişimler konusunda görüş alışverişinde bulunmuştu. Powell, Beşar Esad’dan, Suriye’nin İsrail’e yönelik saldırılar düzenleyen örgütlere desteğini kesmesini ve Ortadoğu barışına katkıda bulunmasını istemişti.. Powell, Şam yönetiminden ayrıca, Irak savaşından sonra Amerika’nın Ortadoğu için geliştirdiği planlara da karşı çıkmamasını talep etmiş, ayrıca Powell-Esad görüşmesine katılan Amerikalı bir diplomat, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelip düzelmemesinin Suriye’nin göstereceği performansa bağlı olduğunu söylemişti. Fakat o zaman ki Suriye Dış İşleri Bakanı Faruk el Şara ise bu ültimatomu kabul etmeyeceklerini belirtmiş ve Suriye’nin Hizbullah’a desteğe devam edeceğini bildirmişti. Netice itibari ile Suriye ve ABD arasında ipler gerilmişti. Bugün ise artık koptu diyebiliriz.

Dikkat, Emperyalist Tuzak Var!

Ülkemizde son bir-iki haftadır komşumuz Suriye ile ilgili savaş tamtamları çalınıyor. Savaş çığırtkanları; basında, televizyonlarda, gazetelerde ve hatta bu portalda, Türkiye Suriye savaşının kaçınılmazlığından bahsediyor. Türk Silahlı kuvvetleri, teyakkuzda ve seferberlik ilan etmiş durumda! AKP hükümeti ve Başbakan Erdoğan, Suriye'ye olası bir müdahalede Türkiye'nin her türlü koalisyonun içinde yer almaya hazır olduğunu söylüyor.

Obama, borçlu ve bütçesi son derece bozuk olan ABD için savaş masrafları dolayısı ile Suriye’ye saldırı emrini vermiyordu. Fakat Körfez ülkelerinin petrol zengini Arap şeyhleri, savaş masraflarını karşılayacaklarını vaat edince, fikir değişirdi.

Sykes-Picot Can Çekişiyor (3)

Referans İçerik: 
Sykes-Picot Can Çekişiyor (1)
Referans İçerik: 
Sykes-Picot Can Çekişiyor (2)

II. Dünya Savaşından sonra dünyanın jandarmalığını ABD İngilizlerden devralırken, Fransızlar da Rusya’ya devretmek üzereydi… Avrupa'nın aslanları Almanya ve Avusturya askeri güçlerini tamamen yitirirken, İtalya da yok olmaktan kıl payı kurtuldu. Savaştan hemen sonra uzun yıllar sürecek olan iki kutuplu dünya dönemi ve Soğuk Savaş çatışmaları başladı.

Sömürgeler birbiri ardına özgürlüklerini kazanıp Cumhuriyetlerini ilan ettikleri esnada, iki kutuplu dünyada taraf seçmek zorunda kaldılar. Ya Batı yanlısı olacaklardı ya da kısaca Rusya olarak anılan "Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği"nin yandaşı…

U.N.U.T.M.A.D.I.K…… !!!

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04-09-2013

Unutmadıklarımız arasında ne var?

Unutamadıklarımızın listesinde kimler var?

Sahi sabit bir listeden mi bahsediyoruz?

Yoksa sürekli yenilediğimiz bir yaşam listesi mi bu?

Ne fark eder ki… !!!

Unutmadıktan sonra…

Unutamadıktan sonra…

Gelin bugün o listeyi konuşalım!

Neyi unutamadığımızı hatırlayalım…

Hatırladıkça da o hatırlananlara yenilerini ekleyelim…

Sykes-Picot Can Çekişiyor (4)

Referans İçerik: 
Sykes-Picot Can Çekişiyor (1)
Referans İçerik: 
Sykes-Picot Can Çekişiyor (2)
Referans İçerik: 
Sykes-Picot Can Çekişiyor (3)

ABD'nin yeni müdahale stratejisi eskilerden çok farklı.

ABD Genel Kurmay Başkanı Martin Dempsey'in, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler komitesi üyesi Demokrat Partili Eiot Engel'e, Suriye'ye müdahale edilmesi konusunda gönderdiği mektubun son paragraflarında yer alan ABD'nin yeni stratejisi, manasal değil ama içerik çevirisi olarak aynen aşağıdaki gibi.

"Suriye'de çatışan ve bizim taraf olarak seçim yapabileceğimiz iki güç yok. Çok fazla taraf var ve bazıları da yeni oluşmuş durumda. ABD'nin destek vereceği taraf, müdahaleden sonra güç dengesi kendi lehlerine döndüğü vakit,  kendi çıkarları doğrultusunda icraatlarını yaparken, bizim çıkarlarımıza da hizmet etmelidir."