Temmuz 2014

Mühendishane-i Berri Hümayun Başhocası İshak Efendi Hayatı ve Çalışmaları Hakkında Arşiv Belgelerine Dayalı Bir Değerlendirme Denemesi

Kaynak Yazarı: 
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu

Batı'da gelişen modern bilimin Osmanlı Devleti'ne girişini sağlayan bilim adamları arasındaki en önemli simalardan birisi de İshak Efendi'dir. 

An Overview of Ottoman Scientific Activities

Kaynak Yazarı: 
Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu
Yazım Yılı: 
2006

“Ottoman Science” is a term encompassing the scientific activities that occurred throughout the Ottoman epoch in the lands where the empire extended. The Ottoman Empire, which was established as a small principality at the turn of the fourteenth century, gradually expanded into the lands of the Byzantine Empire both in Anatolia and the Balkans. Its sovereignty reached the Arab world after 1517.

Rumların Gerçek Yüzü

Rum lider Anastasiadis bazen kendini tutamamakta ve maskesini aşağıya indirmekte.  Hele de gaza geldiği zaman ve eski EOKA’cılara hitap ederken veya da bir büstün açılışında konuşma yaparken…

 

Gerçek yüzü ve aklındakiler tüm çıplaklığı ile ortaya çıkıyor o vakit.

 

Niye seçildiği Şubat 2013’den beridir liderlerin yaptıkları müzakerelerde bir arpa boyu ileri gidilmediği çok iyi belli oluyor.

Oyum Demirtaş'a

Makaleme başlamadan önce şunu belirtmek isterim. Bu bir propoganda yazısı değildir. Bu yazı “Oyum Demirtaş’a ama sor bi neden?” yazısıdır.

Cumhurbaşkanlığı adayları açıklandığından beridir kime oy vereceğimi düşünüyordum ve işin içinden çıkamıyordum. Adayların hiçbiri benim ideolojilerime yakın değil. En azından Atatürkçü bile değil. Muhalefetin çatı adayının İslamcı bir aydın olması zaten başlı başına fiyasko… Derler ya kelin ilacı olsa kendi başına sürermiş diye, güya İhsanoğlu İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği yaptığı yıllarda (2004-2014) İslam coğrafyasının durumunu anlatmama gerek yoktur herhalde. Tüm İslam ülkeleri birbirlerini boğazlıyor…

Anastasiadis'in Güven Yaratıcı Önerileri

KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Rum lider Anastasiadis arasında yapılan son toplantıda Rum liderin sunduğu 14 maddelik "Güven Yaratıcı Önlemler", diplomatik geleneğe hiç uymadığı gibi, ciddiyetten de çok uzak. Açıkçası  tam bir komedi senaryosu.

 

Belli ki Anatasiadis'in Kıbrıs konusunu müzakere etmeye hiç bir niyeti yok. İşi yokuşa sürmek için elden geleni yapıyor ve bu doğrultuda da her yolu mubah kabul ediyor, aynen Makyavelli'nin tavsiye ettiği gibi.

 

Liderler arasında varılan mutabakata göre ve de BM'nin de uygulanmasında ısrar ettiği "Gizlilik" kuralına rağmen Rum lider Anastasiadis, Makyavellli'nin önerileri doğrultusunda liderler arasında konuşulanları ve iki tarafın sunduğu öneri kağıtlarını hem basına sızdırıyor, hem de üstüne üstlük bu sızdırmayı kendisi yapmamış gibi bir de Rum siyasi parti liderlerini suçlayıp bu sızdırma olayına yapmacık bir şekilde öfkeleniyor.

Ehveni Şeri Seçmeye Zorlanmak Gerçek Bir Demokrasi midir?

Bu portalda yazılarımı okuyan her okuyucu, benim çoğu makalelerimi “Yaşasın tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye !“ sloganıyla bitirdiğimi bilir. Bunun nedeni, ülkemizin iki temel sorununa okuyucunun sürekli dikkatini çekmektir. Türkiye aşağı yukarı 65 yıldır her toplumsal konuda emperyalizme bağımlı ve yozlaşmış bir demokrasiye sahip.

 

Ülkemizdeki demokrasinin yozlaşmış lığı; çok partili bir rejim olduğunu iddia etmesine rağmen, siyasetin az ellerde toplanmasıyla kendisini ifade etmektedir.  Bugün Türkiye’de kurulmuş 78 siyasi parti var. Fakat mecliste sadece 4 parti siyaset yapıyor. Bu partilerin ise sadece liderlerinin dediği oluyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve A. Öcalan adına Selahattin Demirtaş ülkemizin siyasetini belirliyorlar. Hele 12 seneden beri ülke siyasetini hemen hemen tek başına RT Erdoğan yapmaktadır.

 

Ülkemizdeki demokrasinin bu hale gelmesi, Türkiye’mizin 65 yıldır giderek emperyalizme bağımlı ve muhtaç olmasındandır.

Rumların Tehdidi Artmaya Başladı

KasulidisRumların uluslararası ortamda başları sıkışmaya başladı mı, tehditleri de artmaya başlar.  Bu dönemde bol bol atıp tutarlar ve birisi çıkıp “otur yerine” dedi mi de, pısıp yerlerine otururlar.

 

Kendilerini dev aynasında gören ve dünyanın en güçlü ülkesinin de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olduğunu sanan Rumlara göre, dünyanın merkezi de Lefkoşa'dır zaten.

 

Lefkoşa'da normal diplomatik görevlerini ifa eden büyükelçilerin, özellikle de ABD, Rusya ve Avrupalı bazı Büyükelçilerin, başta KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu olmak üzere Müzakereci, Özel Temsilci,  Dışişleri Bakanı ve diğer siyasi kişilerle yapmış oldukları temaslarla ilgili olarak Rum Dışişleri Bakanlığı’nın, söz konusu yabancı büyükelçilere göndermiş olduğu sözlü uyarı notası Rum megalomanisinin en güzel örneklerinden bir tanesidir.

Nasıl Bir Çankaya?

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
11-07-2014

NASIL BİR ÇANKAYA?

 

Sanırım SORU bu…

Hepimizin sorduğu SORU bu…

Aslında cevabını aradığımız SORU bu…

 

Peki, Ağustos o cevabı verir mi?

İstenen ve beklenen Çankaya’yı işaret eder mi?

Var olan kavgaları bitirip, ardından da BİZ der mi?

Yoksa KİRACI-EVSAHİBİ ikilemine devam eder mi?

 

Aslında istediğimiz ne mi?

 

Tarafsız bir Çankaya…

Dünyanın Gözü ile Atatürk - 1 (Devlet Adamları)

Yazar: 
Gökhan Cebeci
Yazının Yazıldığı Tarih: 
10 Temmuz 2014

   Son yıllarda sürekli Atatürk tartışılıyor memlekette. Belgeli belgesiz herkes yazıyor çiziyor ve konuşuyor O’nun hakkında. Sadece bu topraklara etki etmiş gibi sürekli kendi içimizde sürdürülüyor tartışmalar. Hepsinin sonunda da anlaşılıyor ki O’nu en az kendi ulusu anlamış durumda dünyada. 

 

   Oysa dünya, yaşadığı dönemden bu yana hakkını teslim ediyor Ata’ya.

 

   Bu yüzden de, göz ardı edilen bir konu olan, ‘yabancıların Atatürk hakkındaki düşünceleri’ni irdeleyelim istedim.

 

   “Biz susalım dünya konuşsun ve bu büyük dahiyi bir de dünya milletlerinin ağzından öğrenelim” diyen değerli araştırmacı ve Atatürk aşığı Hanri Benazus’a (*) kulak verelim ve Ulu Önder Atatürk’e batılı devlet adamları, yazarları ve tarihçilerinin duyduğu saygıya, ezilen doğu devletlerinin ise O’ndan nasıl ilham aldığına bir göz atalım.

 

   İşte yabancı devlet adamları ve komutanlarının gözü ile Atatürk:

Muhafazakârlık-Modernlik Çerçevesinden Bazı Okumalar...

Son iki üç yıldır ağızlarda çiğnenen sakız: “Yeni Türkiye” olgusudur. Yeni Türkiye’den de kastedilen ise, vesayetin olmadığı/kalktığı, demokratik kanalların güçlendiği, demokratik kültür ve olgunluğun içselleştirildiği, parlamenter demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla işlediği bir ANAYASAL DÜZEN olsa gerek...

*

Askeri vesayet?

Yargı vesayeti?

Bugün için ne Askeri Vesayet ne de Jüristokratik (yargı) Vesayet siyasetin işleyişine müdahil olabilmektedir. Gerçi, yargı erkinin, siyasete dizayn vermeye çalışmadığını söyleyebilir miyiz?

*

Şu bir gerçek, devlet aygıtı içinde iktidarın el değiştirmesine binaen bir dönüşüm yaşandığıdır. AK PARTİ de bu dönüşümün motor gücü olmuştur. Yalnız, şu birkaç senede deneyimlediklerimiz ve gördüklerimiz, AK Parti’nin devlet aygıtı içinde iktidarı tekbaşına tekelinde topladıkça yönetme yetisinden de uzaklaştığıdır.