Ağustos 2014

KKTC'nin Bıktıran Bürokrasisi (4/5)

KKTC'deki bürokrasinin hantallığı ve memurların vatandaşa karşı saygısızca ve işini bilmez davranışı gerçekten artık kabul edilebilir düzeyde değil, affedilebilir ve umursanmayabilir düzeyde de değil. Memurların artık düzenli olarak hizmet içi eğitime alınması ve hem işini en iyi şekilde nasıl yapacağının öğretilmesi hem de vatandaşa nasıl davranılması gerektiği konusunda eğitilmesi kaçınılmaz olmuştur.

 

Konu ile ilgili son üç yazıma aldığım "Yorum"ların sayısı 50'den fazla. Her birinin içinde acı bir deneyim, büyük bir şikayet var. Her birinin ayrı ayrı okunması ve ders alınması gerekiyor. Özellikle de icranın başında olan Başbakan, Bakanlar, Müsteşarlar ve Müdürler ellerindeki işlere ayırdıkları vakit kadar, memurların vatandaşlara olan davranışlarının düzeltilmesine ve bürokrasinin azaltılmasına da vakit ayırmalı ve  uygulanabilir çözümler üretmelidirler.

Türkiye’deki Demokrasinin Son Halleri

CHP; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın % 52 oy oranıyla cumhurbaşkanı seçilmesiyle kurultay kararı almak zorunda kaldı. Nedeni belli. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun partisine danışmadan tek başına risk alıp, cumhurbaşkanlığı seçiminde % 38,5 oyda kalan çatı adayı Prof. Ekmeleddin Beyi önermesiydi. Yani demokrasi arızası, CHP’de deprem yarattı.

Öte yandan cumhurbaşkanı seçilen, YSK’dan mazbatasını alan RT Erdoğan ise Anayasaya ve bu konuda Yargıtay içtihatlarına rağmen Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı görevlerinden istifa etmeyerek, neredeyse bir padişah gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin bütün üst makamlarını işgal etmekte; anayasa ve hukuk suçu işlemeye devam etmektedir.

RT Erdoğan’ın Başbakanlık makamından ayrılmamasının nedeni açık. Çünkü o Cumhurbaşkanı yemin törenine kadar geçecek zamanda dokunulmazlığını kaybetmek istemiyor. Korkuyor! Korkuyor; çünkü 12 yıldır çok anayasal ve yasal suç işlemiş durumda olduğunun farkında.

Uzun Adam Türkiye'si

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
24.08.2014

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’ye üç dönem başbakanlık yapmış bir kişidir. Hükümeti döneminde oğlu, bakanları ve bakanların oğullarıyla birlikte pek çok yolsuzluğa, rüşvete ve usulsüzlüğe adı karışmıştır. Savcıların ve emniyetin bir yıllık fiziki ve teknik takibi sonucunda yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık tespit edilmiş; adı geçenlere tutuklama kararı çıkartılmıştır.

Ne acayip bir yönetimdir ki; yolsuzluğu ve rüşveti ortaya çıkaran emniyetçileri ve savcıları ‘paralelci’ olmakla suçlamış; HSYK, Emniyet Teşkilatı ve savcılara yönelik geniş çaplı bir operasyon düzenlemiştir. Hükümet tarafından atanan yeni isimler, mahkeme kararlarını hiçe saymış, emniyet teşkilatı ise mahkeme kararına rağmen tutuklama yapmamıştır.

Sykes-Picot'un Yansımaları

Yazar: 
Merve Gülçin GÜLEÇ

Osmanlı devletinin Ortadoğu toprakları, İngiliz hükümeti adına Mark Sykes ve Fransız hükümeti adına Georges Picot tarafından imzalanan 16 Mayıs 1916'da gizli bir antlaşma ile paylaşılmıştır. Rusya'nın istediği bölgelere dokunulmamış ve Rusya iç savaş halinde olduğundan, antlaşmadan haberdar edilmiştir.Burada İngiltere'nin en büyük amacı Rusya'yı çevrelemekti.Birinci Kriz evresinde de ABD'de SSCB'yi çevreleme politikası uygulamak amacıyla İsrail'le birlikte pek çok devleti desteklemiş ve İngiltere'nin aynı amaçla desteklediği Bağdat Paktı 1955'te kurulmuştur. SSCB, Ortadoğu'da istediği prestiji ikinci kriz aşamasında,Stalin sonrası " barış içinde birarada yaşa" politikasında yakalamıştır.ABD buna karşılık 1957'de Eisenhower Doktirinini oluşturmuş. Ancak doktirini kabul eden ve etmeyen ülkeler arasında ayrıma yol açmıştır.

CHP'de Kurultay Varmış...

Yazar: 
Murat ŞİMŞİR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
31.08.2014, Ankara

Bugün pazar ve Tv kanallarını gezerken Halk Tv de “Gündem özel” programına baktım biraz.. Konu “CHP de kurultay süreci” konuklar Bülent Tezcan, Önay Alpago ve Şaban Sevinç....

Konuşmalara bakarak, Kemal kılıçdaroğlu'nun nerdeyse çok başarılı bir yönetim gösteriyor gibi bir algıyı sürekli pompalama gayretkeşliğine girmiş bir Halk Tv gördüm. Örneğin Şaban Sevinç, CHP üzerine öyle analizler yapıyor ki, sanırsın siyaset profesörü, adam partinin belirlediği kendi üst kurul delegelerinin ne olduğunu kimler olduğunu bilmeden, sanki sadece bu kurultay için yurdun her yerinden ilinden, ilçesinden köyün toplanacakmış gibi anlatıyor ve gelen kişiler CHP li olmayıp o yörelerdeki seçmenler olarak algılatıp, CHP nin bu delegeler yolu ile politikalarını ülkeye anlatacak gibi bir algıyı paylaştı...