"Sürü" müyüz, "Ulus" mu?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Alıntı Yapılan Yazar / Tarih: 
Ahmet Taner KIŞLALI, 19 Mayıs 1995
Kaynak: 
Cumhuriyet

Atatürk, niçin "en büyük eseri" saydığı cumhuriyeti gençliğe emanet etti.

Niçin geleceğin siyasal iktidarlarının "kişisel çıkarları" nedeniyle düşmanla işbirliği yapabileceği olasılığını bile düşündü de, gençlikten bir an bile kuşkulanmadı?

Atatürk'ün "Gençliğe Sesleniş"i ile ünlü Bursa konuşmasını yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan görünüm çok anlamlıdır.

* * *

Gençlik yaşla ölçülmez, tutumla ölçülür.

Bernard Shaw, bir zamanlar, "Yirmisinde komünist olmayanın kalbi, kırkında hâlâ komünist olanın ise aklı yoktur" demişti.

Genç insan yeniliklere açıktır. Köklü değişikliklerden korkmaz. Daha iyi bir yarın için savaşmaktan çekinmez.

Enerji, değişikliklere uyum yeteneği ve kolaylığı demektir. Yıllar geçtikçe enerjisi azalan kişi, uyum göstermek için yeni çabalar gerektirecek köklü değişikliklerden korkmaya başlar. Üstelik yeni durumlara uyum sağlamak için zamanının da giderek azaldığını hissetmektedir.

Yıllar boyu süren çabaların ürünlerini yitirme korkusu, yaşlıları tutucu olma yönünde etkiler. Gençlerin ise yitirecek bir şeyleri yoktur.

Çağdaş toplumda gençlik, genellikle yetki ve sorumlulukların dışına atılmış bir kesim oluşturur. Bir çıkar bağı içinde, düzenle bütünleşmemiştir. Sırtında kendisinin dışında kimsenin sorumluluğu yoktur.

Gençlik yıllarında benimsenen bazı siyasal görüşler zamanla ılımlaşır. Bir ölçüde de gerçekleşme olanağına kavuşur. Yaşama geçtikçe değişmemesini istemek doğaldır. Ama o süreç, insanları aynı zamanda tutuculaştırır.

Mutlak krallığa karşı anayasal krallığı savunanlar ilericiydi. Ama anayasal krallık gerçekleşip de karşılarına cumhuriyetçiler çıkınca, tutuculaştılar.

Her toplumsal hareket giderek kurumsallaşmaya ve dolayısıyla uysallaşmaya, tutuculaşmaya yüz tutar. Oysa gençlik sürekli yenilendiği için kurumsallaşamaz, kalıplaşamaz.

* * *

 

Ve tüm bu niteliklerinden dolayı, gençlik "idealist"tir!

İnandığı ülkelerin peşinden koşmasına engel olacak çıkar bağları yoktur. Üstelik de gelişmiş ülke gençlerinde "ulusal" değerler öne çıkar.

Kemalizm neyi öngörüyordu?

Toplumu çağa taşımayı kolaylaştıracak en ileri kurumları getirmek ve eskidikçe onları da yenilemek!

Bu bir "sürekli devrim" anlayışıydı. Atatürk, en ileri kurumların bile günün birinde "eskimiş düzen"e dönüşmesinin kaçınılmaz olduğunun bilincindeydi. Sürekli devrim, sürekli ileriden yana olmak demekti.

Bu nedenle de "sürekli devrimci"de iki temel nitelik gerekiyordu: Çıkarlarının düzenle bütünleşmemiş olması ve yeniliklere uyum gücü.

Ve bu iki nitelik, sadece ve sadece gençlikte vardır. Bundan dolayı da "Büyük Devrimci", en çok gençliğe güvenmiştir.

* * *

 

1920 başlarında İstanbul'un işgal edildiği gün, ikisi hoca olan üç milletvekili Vahidettin'le görüşmeye gitmişti. Padişah, düşman güçlerinin isteklerine boyun eğilmesi gerektiğini söylüyordu. Oysa karşısındakiler farklı görüşteydiler.

Rauf Bey şöyle diyordu:

- Millet, haysiyet ve istiklale aykırı bir kaydı kabul etmemeye kesin kararlıdır. Milletin sizden istirhamı, haysiyet ve istiklale aykırı bir anlaşmaya imza koymamanızdır. Aksi takdirde istikbali çok karanlık görüyoruz.

Vahdettin sesini yükseltti:

- Rauf Bey, millet bir koyun sürüsüdür! Bu sürüye bir çoban lazım! İşte o çoban benim!..

"Millet" koyun sürüsü olmadığını Kurtuluş Savaşı'nda kanıtlamıştır. Ama şimdi, yeni Vahdettinler türemiştir... Tarihi, yalanlarla tersyüz etmek isteyen ve gençlerin çobanlığına soyunan yeni Vahdettinler...

Sürü olmadığını kanıtlama sırası şimdi "gençlik"tedir!

Ve kanıtlayacaktır!

 

Politika Dergisi Yazar Görüşü Özet: 
Alıntılanan Yazara Katılıyorum
Politika Dergisi Yazarı Görüşü: 

 “Basından Seçmeler” adını verdiğimiz bölüme güncel değil, “günü aşan” bir yazıyla katkıda bulunmak istedim.

Ben ekleme yaparak bu yazıya değil, bu yazıyı sitemizde yayımlayarak dergimize ve ülke gündemine katkıda bulunacağımı düşünüyorum. Üstüne fazla bir söz de eklemeyeceğim.

-Kim olduğunu belirtmeye gerek yok- Ahmet Taner KIŞLALI’yı acımasızca katleden gözü dönmüş teröristler, Kışlalı’yı bitirdiklerini sanıyor olabilirler; fakat Ahmet Taner Hoca’nın düşünsel aydınlığı, gördüğünüz gibi, bugüne de ışık tutmayı sürdürüyor. Nur içinde yatsın…

Başbakan Erdoğan, dikkatinizi çekmiştir, muhalefeti -özellikle Baykal’ı- sürekli “iki koyun güdemeyenler” diye nitelendirir. İşin derinine insek, acaba Erdoğan’ın bilinçaltında Vahdettin’inki gibi milleti koyun olarak görme anlayışı mı gizli?

Kimseye sormazlar…

Özelleştirme de yaparlar…

Gizli anlaşmalar da…

Kapalı açılımlar da…

GDO'lu yemleri de sokarlar boğazınıza...

Koyun gütmesini bilmeleri yeterli…

E, bir kaval çalmasını bilmiyorlardı, Ufuk URAS da o görevi -Allah var- hakkıyla yaptı.

Sıra gençlikte…

Edirne’den Erzurum’a, Antep’ten Trabzon’a, Diyarbakır’dan Konya’ya, Malatya’dan İzmir’e…

Gençlik, millet mi, sürü mü olduğuna kendisi karar verecek.

Hiçbir şey yapamıyorsanız, söyleyecek sözünüz de mi yok, kendini hâlâ sizin çobanlarınız olduğunu sananlara karşı?

 

Emrah.Ozdemir@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Tebrik ederim.

Yıllardır, bu memeleketin ortaya çıkardığı çok değerli, aydın insanları mevcut sistemin içinde öğütüp, geriye hiç bir vasfı, meziyeti, çağdaş medeniyet öngörüsü olmayan kişileri hak etmedikleri bir konuma getirip, başımıza çoban yapıyoruz.
Peki, bu işte, mevcut sistemin dışına çıkmaya cesaret edemeyen, kimin arabasına binerse, onun türküsünü çağıran bu milletin de hiç mi suçu yok?
Bütün bunlar, "Neme lazımcılığın" getirisi değil mi?
Sen de son cümlenle bunu vurgulamışsın. Yalnız ne yazık ki, insanlar bu tarz vurgularla bir şeyleri kolay idrak edemiyorlar. İdrak olsa bile, intikal çok geç oluyor ya da hiç olamıyor.

Koyun sürüsü

SORU : Atatürk, niçin "en büyük eseri" saydığı cumhuriyeti gençliğe emanet etti.
CEVAP : Bütün iyi niyeti ile gelecekteki gençlere güvenebileceğini düşündü.
YORUM : Ama iyiniyetin yetmediği de gün gibi aşikar.Maalesef gençlerimizde o SÜRÜ'nün birer MAL'ı konumundalar.

"Vahdettin sesini yükseltti:

- Rauf Bey, millet bir koyun sürüsüdür! Bu sürüye bir çoban lazım! İşte o çoban benim!..DOĞRU SÖZE NE DENİR?

Millet" koyun sürüsü olmadığını Kurtuluş Savaşı'nda kanıtlamıştır. Ama şimdi, yeni Vahdettinler türemiştir... Tarihi, yalanlarla tersyüz etmek isteyen ve gençlerin çobanlığına soyunan yeni Vahdettinler...Doğrudur,bu ülke insanı SAVAŞ konusunda asla bir SÜRÜ gibi davranmaz.Ama sadece SAVAŞ konusunda.Bu yüzdendir ki;tüm dünya ülkeleri de bunun farkında oldukları için,bizlerle harbi SAVAŞ etmektense,EKONOMİK yönden SAVAŞ etmeyi yeğlerler.Ve ne yazık ki de hep onlar kazanır,veya kazanamasalar da bizim kazanmamıza da asla müsaade etmezler.

Sürü olmadığını kanıtlama sırası şimdi "gençlik"tedir!

Ve kanıtlayacaktır!Hiç sanmıyorum ama İnşallah ben yanılırım.

Kimseye sormazlar…

Özelleştirme de yaparlar…

Gizli anlaşmalar da…

Kapalı açılımlar da…

GDO'lu yemleri de sokarlar boğazınıza...

Koyun gütmesini bilmeleri yeterli…

E, bir kaval çalmasını bilmiyorlardı, Ufuk URAS da o görevi -Allah var- hakkıyla yaptı.
Bu şahıs veya bu tarz şahıslar,Miiletvekili'de olsa,Başbakan'da olsa,Cumhurbaşkanı'da olsa hepsi birer MAAŞLI PROVAKATÖR'tür.Ondan öteye de asla gidemezler.Onların istediği düzen de kurulsa,onlar için asla istedikleri mevkilerde olma imkanları yoktur.
Gelelim sizin o çok güvendiğiniz GENÇLİĞİMİZE.....! 1 Mayıs'lar da ÖZGÜRLÜK,İŞÇİ BAYRAMI ve SÖMÜRÜYE SON adı altında kutlamalar yapmak bahanesi ile,DÜKKAN'ların,BANKA'ların camlarını kıran,fikri ve zikri ne olursa olsun devletin güvenlik güçlerine (Polis-Asker) sapanla taş atan'lar mı yoksa o çok GÜVENDİĞİNİZ GENÇLER....!!!Şaşarım size ve sizin gibi düşünenlere.Böyle gençler OLMAZ OLSUN.Bunlara edebi tabirle GENÇ değil,düpedüz SERSERİ,BOZGUNCU denir.Saygılarımla.....

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.