Eko-Politik

Rum Ekonomisi Batma Yolunda

Avrupa Birliği’nin, adaya ekonomiyi düzeltmek için gönderdiği Troyka'ya kahramanlar gibi karşı koyan ve yapılan tekliflerin birçoğunu da reddetmeyi marifet sayan Rum milletvekilleri, yaptıkları tribünlere yönelik gösterinin bedelini Rum halkına ödetmeye başladılar.

II. Dünya Savaşı’nın başında da İtalya'nın teslim olun çağrısına Mecliste kahramanca "OXI" deyip karşı koyunca, İtalya Yunanistan'ın bir ucundan girmiş, diğerinden de çıkmıştı. Kahramanlıkları sadece tribünleredir Yunanlıların ve Rumların.

Bugüne değin kazandıkları hiç bir savaş yoktur. 1821'de Mora'da isyan başlatıp, 1829'da Avrupa Devletlerinin ve Rusya'nın Osmanlı Devletine yaptığı baskılar sonucu bağımsızlığını ilan etmesi, sonradan da hiç bir mermi atmadan ve savaşmadan topraklarını Meriç nehrine kadar büyütebilmesi hep Avrupalı devletler sayesinde olmuştur.

Kıbrıs'ta Doğal Gaz Planları Değişiyor

Kıbrıs Rum Yönetiminin ekonomik bataktan kurtuluş için bel bağladığı doğalgaz, adeta bir şehir efsanesine dönüştü. Var ama yok.

Şehir efsanelerinde, olayı duyan ve işiten tüm kişiler konunun doğruluğuna inanır ama gerçekte böyle bir olay yoktur ve kulaktan kulağa yayılanlar da doğru değildir.

Rum lider Anastasiadis'in masadan kaçma nedeni de bu şehir efsanesi haline gelmiş doğalgazdır. Afrodit parselinde yüzelli yıl kendilerine yetecek ve üstelik dış satımını da yapabilecek denli bol rezervin olduğuna inanan veya da inandırılan Anastasiadis, doğalgaz çıkarılıp satılana dek masaya oturmamaya karar vermişti.

Kıbrıs Doğalgazı ve Çözüm

Rum lider Nikos Anastasiadis, geçmiş Rum devlet başkanlarından biraz farklı. 

"Tüm göçmenler geri dönecek", "Türk askeri adadın çıkacak", Türkiye'den gelenler geri gönderilecek" gibi geçmiş Rum devlet başkanlarının Rum halkına şirin görünmek için son 40 senedir söyledikleri hayali vaatlere ve yalanlara pek itibar etmiyor.

Ya bu tür konularda hiç konuşmuyor ya da doğruları endirekt olarak işittirmeyen çalışıyor, üzerine sorumluluk almadan…

Kıbrıslı Rum lider, 21 Aralık 1963 Kanlı Noel saldırısından sonra Kıbrıslı Türkleri yok sayıp yasadışı bir şekilde  gasp ettikleri, 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyetini, BM'nin 4 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı yüz karası kararı ile bugüne değin ellerinde tutmanın artık çok bir faydasının kalmadığının nihayet farkına varmış durumda.

Devlet-Toplum ve Sınıf Mücadelesi

Özelllikle 17 Aralık ile başlayan süreç ile birlikte yaşanan olağandışı gelişmeler sebebiyle “gündem” rüzgarının içerisinde bir oraya bir buraya savrulup duruyoruz. Artık açık seçik önümüzde olan kavganın bir tarafının “Paralel yapı mı varmış? Hiç haberimiz olmadı, pek safmışız” pişkinliği, diğer tarafın “Biz hep vardık ucu size dokununca mı fark ettiniz” yüzsüzlüğünün üzerine bir de uluslararası gelişmelerle tetiklenen ve hukuk devleti buhranıyla körüklenen ekonomi balonunun patlaması yıllarca yetecek malzemeyi haftalar içerisinde önümüze seriverdi. Hele ki yerel seçimler sosuyla servis ettiğinizde... Buraya kadar ki kısımdan artık sıkılmayanımız, bunalmayanımız herhalde kalmadı. O sebeple böyle bir ortamda ilk aşamada yapılması gerekenin yönümüzü tayin edebilmek amacıyla durumu tespitmek olduğunu düşünüyorum.

Kantarın Topuzu

Yazar: 
İzzet Kütükoğlu

Güzel ülkemde sorular sorulur, fakat cevap vermek serbestliği yoktur. Verilecek cevap mutlaka soru soranın istediği biçimde olmak zorundadır! 

Bu memleket nasıl bu hale geldi? 

Ben bu soruya cevap veriyim diyorum; ama ne mümkün? imkan yok!

Kimseye cevap beğendiremiyorsun bu memlekette! 

Atatürk falan demeye kalkıyorsun, Allah yarattı demeden başına taşlar yağdırılıyor. Oysa yakın bir zamana kadar bismillah demeden önce Atatürk denirdi. Kim haklı, kim haksız belli değil. objektif, tarafsız olanın işi yedi kapıya kadar kaka. Böyle olunca dört bir yandan taşlanıyorsun!

Erdoğan; Kamu Bankaları Daha Düşük Faizle Çalışmalı!...

Başlıktaki haber bu günkü medyada vardı. Haberin altında ise “Otorite konuştu adam herkese ne yapacağını anlatacak kadar otorite bilmediği hiç bir şey yok. Ekonomiste ekonomi, diyanet isleri başkanına dini, çiftçiye çiftçilik ama bu arkadaş hiç bir şey bilmiyor sadece boş boş konuşuyor” şeklinde bir yorum.

Bütün bunlar ise ülke yönetiminin, ülke insanının yöneticilerine güveninin, saygısının ne durumda olduğuna dair iyi bir gösterge.

Bizim bildiğimiz, demokrasi ile idare edilen ülkelerde bir bakanlar kurulu, o bakanların altında bürokratlar olur. Bu bürokratlar veya bilemediniz konunun sahibi bakanlar çıkar, kamuya açıklama yaparlar. Halktan da bir eleştiri geldiğinde konuya hâkim oldukları için aydınlatırlar. Tek adam otoriterliğindeki yönetimlerde ise her açıklama, bildiri o adam tarafından yapılır. Tabii ki o adamın her konuya vakıf olması mümkün değildir. Bu yüzden de bir eleştiri olduğunda, izahat yerine eleştirenin üzerine korumalar saldırır. O an eleştiri defedilmiş olur ama halkın kafasında soru işareti bırakın kalkmayı, çoğalarak birikir. Bu da önce güveni, sonrada saygıyı yok eder. Bundan sonra o kişi doğru ve halka yararlı bir açıklama da yapmış olsa şüphe ile karşılanır ve inanılmaz.

Türk Halkı Tayyip Beyi Dinlemiyor…

“Söz gümüş ise sükût altındır” Diye bir deyişimiz vardır. Tabii ki bu deyişteki sükût hiç konuşmamak değildir. Yerinde ve öz konuşmak gerekir. Nefis bir tabak çorbanın içinde bir tane sinek bile görseniz o çorbayı içmezsiniz. Zaten “Sinek ufak ama mide bulandırır” sözü de buradan gelmiştir. Bu itibarla konuşmalara çok dikkat etmek gerekir. Her konuda konuşmak, çok konuşmak, asla çok bilmek değildir. Olsa olsa işinden olmadık işlere karışmak veya çevrendekilere, o konularda konuşması gerekenlere saygı duymamak, onlara güvenmemek, olması gereken değeri vermemek demektir.

Bu yüzden günde üç öğün halkın karşısına çıkıp her türlü konuda emirler, talimatlar niteliğinde görüşler belirtmek maalesef insanları bıktırmak, sana karşı olan saygısını azaltmaktan başka işe yaramaz. Büyük çoğunluğu şark kurnazı olan Anadolu halkı bu tür kişileri iyi kullanır ama yine de bildiğini yapar.

Demokratikleşme Bunları Unutturdu

TÜRK-İŞ, her ay düzenli olarak “Yoksulluk” ve “Açlık” sınırlarını yayınlar…

 

 

 

TÜRK-İŞ Eylül 2013 çalışmasına göre;

 

AÇLIK SINIRI: 1.032 TL…

YOKSULLUK SINIRI: 3.361 TL…

 

TUİK’in Haziran 2013 rakamlarına göre; işsiz sayısı, 2013 yılı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 299 bin kişi artarak, 2.525.000 kişiye ulaşmış…

Endüstriyel Futbolun Türkiye’deki Baş Ağrısı: 34.dakika

Endüstriyel futbol, ardılı olsa da 2000’lerin başında tüm dünyayı kapsayan ve kapitalist bir mantıkla daha çok tüketim aracı olarak kabul edilen, kitle uyuşturucularından birisidir. Franco İspanyasının 3 F kuralından biri olan futbolun gelişiminde İngilizlerin payı büyüktür. İşçilerin kendi arasında bir eğlence olarak gördüğü ve işçi sporu olarak da çeşitli dönemlerde tarif edilen futbol bugün için dünyanın vazgeçilmezlerindendir.

2000’lere kadar futbol daha çok sürat ve sert oyun ile karşımıza çıkarken 2000’lerden sonra ise saha içiyle sınırlı kalmayan ve emperyal oyuncak haline gelen futboldan bahsetmek mümkündür. Kuşkusuz futbolun bu hale gelmesinde bahis şirketlerinin faktörü çok büyüktür. Ancak her şey yalnızca bahis değildir. Çünkü futbol, asla sadece futbol değildir.

Ortadoğu'nun Önemi

ORTADOĞU’NUN TARİHSEL ÖNEMİ

Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Rusya Doğu’ya doğru ilerlerken, İngiltere, sömürgesi olan Hindistan’ın kuzeyinde olası bir tehdit unsurunu göz ardı etmeyerek bu bölgede kontrolü sağlamak amacıyla harekete geçmiştir.[1] Bu noktada bulunan Afganistan’ın jeopolitik önemi bu sayede ortaya çıkmıştır. Daha sonraları petrolün bulunması ve kullanılmaya başlamasıyla jeostratejik önemi artan İran, Irak bölgelerine olan yakınlığı ve bağlantı noktası olmasıyla da Afganistan bir kez daha önem kazanmıştır. Bu yaklaşımla Afganistan’ı kontrol altına alacak olan gücün aynı zamanda Hindistan’ı da kontrol altına alacağı sonucuna ulaşılmıştır.  İngiliz Doğu Hindistan şirketinde çalışan bir istihbarat subayı olan yüzbaşı Arthur Conlly, istihbarat ve bilgi toplaması için Han Ali takma adıyla görevlendirildiği Orta Asya’da Rusya ve İngiltere’nin rekabetine atıfta bulunarak “Büyük Oyun” kavramını ortaya atmıştır.[2]

İçeriği paylaş