Bir Kere Yükselen Bayrak Bir Daha İnmez

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar Adı: 
Yrd.Doç.Dr. İrfan Murat YILDIRIM
Yazarın Özgeçmişi: 
Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

 

Bursa valiliği milli maçta “Azerbaycan bayrağını” yasaklamış… Türkiye’de 2002’den beri milli kelimesi millete ait anlamını taşımadığı için çok da önemli değil. Zaten sokaklarında teröristlerin paçavralarının dalgalandığı, kurultaylarında rahat rahat asıldığı bir yerde Türk bayraklarının olup olmamasının çok fazla bir anlamı olmasa gerek.

Dedelerimizin katillerinin kanlı ellerini zencileri ikinci sınıf vatandaş sayan bir ülkenin zenci başkanının emriyle sıkmaya zorlandık… Hoş çok da zorlanmadık bu isteğin karşısında, fazla nazlanmadan üstüne atladık.

Dedelerimizin katilleri de bayağı nazlı çıktı doğrusu, helal olsun…73 milyonluk Türkiye 3 milyonluk Ermenistan önünde diz çöktürülürken Serkisyan efendinin yüzündeki kibre bakın… Binlerce yıllık tarihi nasıl da ayaklarının altında sürükleyip duruyor…

En acı yanı şu; eskiden kimse ses çıkarmasın diye ihanete taraf olmuş birkaç paçavra gazetede destek yazıları çıkardı. Şimdi kimse yazmaya tenezzül etmiyor. Nasıl olsa kimseden ses çıktığı yok…

Biz de kızardık eskiden milletin üstüne ölü toprağı serpilmiş diye… Sonra birden gaflet uykumuzdan uyandık. Ortada millet yok ki ölüsü olsun, dirisi olsun.

Bir beden kendini kadavra olarak bağışlamışsa üstünde ameliyat yapılıyor diye kimsenin şikâyet etmeye hakkı yoktur.

Madem durum böyle benim derdim ne? Niye durmadan kimsenin ilgisini çekmeyen, ancak 15-20 kişinin baktığı saçmalıkları karalıyorum? İşin aslı şu;

Bu aralar kimlik bunalımı yaşıyorum dostlarım, derin, sarsıcı bir kimlik bunalımı… Nasıl diyeceğimi, nasıl anlatacağımı da bilemiyorum, en iyisi gelin kulağınıza fısıldayayım...

Milletimi kaybettim, kendime aidiyetinden eskiden olduğu gibi gurur duyacağım bir millet arıyorum. Öyle bir millet ki bayrakları düştüğü yerden kaldırsın ait olduğu yere assın… Öyle bir millet ki kimliğine sahip çıksın, öyle bir millet ki mankurtlaştırıldığına isyan ve itiraz etsin.

 

Bana yardım edin lütfen.

 

iletisim@politikadergisi.com

 

Yorumlar

BAYRAK

Bayrağın ne demek olduğunu bilmeyen yöneticiler tarafından yönetilmemiz çok acı.Onun uğruna milyonlarca şehit vermişiz,gönderden asla indirtmemişiz.Onun gölgesinde bir Millet ve onun bir ferdi olarak yaşamanın gururu ve onurunu yaşamışız ve yaşayacağız.Tüm gafillere rağmen.!

Açıklama

Bursa Valiliği konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Maça Azerbaycan bayrağının sokulabileceğini ama pankart sokulamayacağını bildirdi.

AKP'nin her politikasına karşı olmama rağmen, Türkiye ve Ermeni devletleri arasında imzalanan protokolde olumsuz bir yön göremiyorum. Hamaset yapmayı bir kenara bırakıp, açık açık şu konularda süreç aleyhimize işliyor derseniz,kabulümdür.Yine bu protokolle Türkiye'nin sınırları Ermenistan tarafından yazılı olarak tanınmıştır. Ayrıca bizim istediğimiz gibi "Soykırımı" araştırmak üzere "Ortak Tarih Komisyonu" kurulacaktır.

Karabağ Sorunu protokolde zaten yer almıştır ve bu sorun çözülmeden Türkiye, Ermenistan sınırını açmayacağını belirtmiştir. Bu noktadan bir adım geriye gidilmeden Ermenistan ile çeşitli ilişkiler kurulabilir.

Türkiye ve Ermenistan halkları yüzyıllar boyunca birbirlerinden nefret ederek mi yaşayacaktır?

Mustafa Kemal'in sağlığında uyguladığı dış politikayı iyi incelememiz gerekmektedir.

Cevap

Sayın Yelkanat,
Düşmanlığı sadece bir politika değil bunubir hayat felsefesi haline getiren Ermenilerdir.Türkiyenin sınırları kurtuluş savaşı sonunda çizilmiştir,bunu Ermenilerinin tanımasında nasıl bir kazanım gördüğünüzü anlamakta güçlük çekiyorum.Bu arada Karabağ dışında Azerbaycan topraklarının Yüzde yirmisi Rus ordusunun desteğiyle yine Ermeniler tarafından işgal edilmiştir.Yaklaşık 1200000(Bir milyon iki yüz bin ) Azeri göçmen durumuna düşmüştür.1988-1992 yılları arasında terör ve işgal yoluyla 20000(Yirmi bin Azeri öldürülmüştür).Ermenistan Asala'nın terörist eylemlerini kınamamışlardır. Şehit edilen 52 diplomat arada kaynayıp gitmiştir.Ermeni devletinin milli sembolü,bizim topraklarımız içinde bulunan Ağrı dağıdır.
Karabağ sorunu protokolde ima yollu olsa bile yer almamıştır.Kısaca bu utanç anlaşması sadece Azerbaycanın değil Türkiyenin de aleyhinedir.Sonuç iki soydaş ülkeyi birbirinden ayırmıştır bu ayrılık gittikçe keskinleşecektir.Halkımızın romantik ama akılcı olmayan hümanizminin bedelini sürekli ödedik ve ödeyeceğiz.Biz problemimizi kendi ülkemizde bile anlatamazken dışarıda anlatmak mümkün değil.Keşke Ermenistana gidip orada olanları oradakilerin bizlere olan duygularını bizzat görebilseniz.O zaman hiç bir şeyin gösterildiği gibi toz pembe olmadığı anlaşılacaktır.Ermenistan nefretle beslenen bir ülkedir.Tarihi boyunca öyle olmuştur ve öyle olacaktır.
Benim bu anlaşmayı iptal edecek gücüm yok.Ama bedelini maalesef ben ve çocuklarım ödeyecek.Bekleyip göreceğiz sayın yelkanat.Sizin haklı çıkmanızı yürekten diliyorum.Ama benim haklılığımı göreceğinize adım gibi eminim.Dış politikadaysa maalesef Pardon yoktur.Ayrıca asıl hamasetin kendini asla olmamış bir dostuğa inandırmaktır.Herkesin bir Ermeni komşusu vardır,küçükken onlara kurabiye yapmıştır.hepsi cici insanlardır,bir gün yok oluvermişlerdir vesaire vesaire..Öyleyse 26 şubat 1992'de Hocalı kasabasında kadın erkek,çocuk,yaşlı genç demeden o insanları işkence ederek öldüren,kafa derilerini yüzen,ölü bedenler üzerinde işkence yapan kimlerdi acaba? Kurabiye yapan teyzelerin çocukları...O tarihte siz kaç yaşındaydınız sayın Yelkanat şimdi kaç yaşındasınız? oradaki kurbanlar asla büyümeyecek..Alın size yeni bir hamaset...Orada kanlı sayfalara imza atılmıştır...Birileri ısrarla gözlerini kapatıyor diye o ölüleri yok sayamayız.

Cevap

Öncelikle şunu belirteyim. Ermenistan'ın nefretle beslendiğini ve tarih boyunca da böyle olduğu ve olacağı tezini tümden reddediyorum. Bu tip milliyetçi önyargılardan ise hiç haz etmiyorum. Önce dönüp kendimize bakmamız gerektiğine inanıyorum.

Hrant Dink'in devlet politikası olarak katledilmesi ve halkımızın bu olay sonundaki tepkisi! Türkiye'de ki nefreti de simgelemektedir. Ama genel olarak "ulus devlet"lerden bahsedecek isek bu genelleme doğrudur. Uluslar başka uluslara duyduğu nefret üzerinden "milli birlik" sağlamaya çalışırlar. (Örn: Yunanistan-Türkiye,Hırvatistan-Sırbistan v.s)

Türkiye'nin sınırlarının Kurtuluş savaşıyla çizildiğini elbette ki biliyoruz ve Ermenistan'ın bu sınırları bugüne kadar tanımadığını da biliyoruz. Ermenistan'ın bu sınırları tanımasının anlamı Ermenistan'ın Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek istediğini göstermesidir.

Ermenistan'ın ASALA Terörünü kınaması söz konusu değildir. Çünkü devletler bu politikayı izlemezler. "Susurluk Raporu'nu" okursanız, Türkiye'nin hangi ülkelere ne tip sabotajlar yaptığını da görebilirsiniz. Türkiye bunlar için nasıl özür dilemiyorsa, Ermenistan'da özür dilemeyecektir.

Ermenistan'ın milli sembolünün Ağrı Dağı olması ise hiç önemli değildir. Bildiğiniz gibi bizler de ağzımızdan Misak-ı Milli'yi düşürmemekteyiz. Misak-ı Milli sınırlarının içinde, bugün Irak topraklarında bulunan Musul ve Kerkük'te bulunmaktadır. Nasıl Ermeniler milli sembollerini değiştirmeyecekse, bizlerde Misak-ı Milli'yi yok saymayacağız. Bunlar uzlaşılmayacak konularda değildir. Yeter ki konuşulabilsin.

Karabağ sorunu protokolde yer almasa bile "Hükümet" bu sorun çözülmediği takdirde protokolü T.B.M.M'ne getirmeyeceğini açıkladı. Sözlerinin arkasında durmaları gerekir. Zaten yorumumda da belirttiğim gibi bu noktada taviz verilmemelidir. Ayrıca Karabağ "Tam Bağımsız" bir ülke olmak istiyor,bunu da belirteyim.

Ermeni tehcirine karşılık Hocalı katliamını çıkarmanız ise yakışık almıyor. Bir vahşeti başka bir vahşetle karşılaştırarak; Bakın bizler şöyle yaptık ama onlarda bizi şöyle katletti" genellemesi benim anlayışımın dışındadır.

Sizin düşünce yapınıza göre Mustafa Kemal, Balkan Antantı'na Türkiye'yi dahil etmemeliydi. Çünkü Türkiye'yi yakıp yıkan "emperyalizmin maşası" Yunanistan, tarih boyunca nefretle beslenmiştir ve beslenmeye devam edecektir.

Ermenistan'da ki bir kısım milliyetçi ve diaspora da aynen sizin gibi düşünüyor.

Şimdi sizin şu sözlerinizi, ,"Hocalı yerine" Ermeniler'in yoğun olarak yaşadığı Elazığ'ı koyarak yeniden yazıyorum.

Öyleyse "Elazığ" ilçesindeda kadın erkek,çocuk,yaşlı genç demeden o insanları işkence ederek öldüren,kafa derilerini yüzen,ölü bedenler üzerinde işkence yapan kimlerdi acaba? Kurabiye yapan teyzelerin çocukları...

Söylemleriniz oradaki "milliyetçi" önyargılarla nasıl kesişiyor değil mi?

Cevap

sayın yelkanat,
Hükmü de verdiniz sonucu da çıkardınız.Ermenilere bir soykırım uygulandığını da isbat ettiniz,Hocalıdan önce 31 mart 1918 Baku,Şuşa katliamlarını da önemsemediniz.Eminim çok iyi osmanlıca bildiğiniz için çıkarımlarınız belli kaynaklara dayalıdır.Eminim tezlerinizi diğer Ermeniler gibi duygularınıza değil kaynaklara dayandırıyorsunuz.Eminim Vanda,Zevede,Karsta,Erzurumda,İğdırda yapılan katliamların önemi yoktu.Çünkü mutlaka önce Türkler yapmışlardır.Soykırımdan şikayet edenlerin 20.yüzyılın son çeyreğinde soykırım yapmaları doğaldır.Çünkü acıdan ne yaptıklarını bilmezler.Şu gerçeği de kabullenmek gerekiyor.Ermeniler ve arkasındaki devletler işlerini biliyor.Çünkü türkiyedeki gönüllü diasporacıları aynı mesnetsiz iddiaları saydırıp duruyorlar.Hırant Dink'in bizzat Ermeni diasporası tarafından öldürtüldüğüne eminim.Bir çok faili meçhul cinayetler gibi bunun da ardında bir takım çokbilmişlerin bildiği malum çevreler var.Kendi milletini asılsız iddialarla yargılatmaya çalışanlar geçmiştede vardı yarın da olacaklar.Kaymakam kemali astıran da bu işbirlikçi kafadır.Verdiğiniz örnekleri algılayamayacak kadar kör bakıyorsunuz olaylara Musul ve kerkük 1923 e kadar bizim ülkemizdi orada bize ait yüzlerce eser var Ağrı dağı tarih boyunca ermenilerin coğrafyasında olmamıştır.Ermenistan denilen ve 1936 da devlet olduğu kabul edilen eski özerk bölge 19.asra kadar REVAN Hanlığı idi yani bir Türk hanlığı.Boşuna zaman harcadığımı biliyorum.Elbette ben milliyetçiyim.Sanırım Ermeni ırkçısı olmaktan daha iyi bir kavram bu.Çünkü benim milliyetçiliğim ırkçı içgüdülerle dünyanın hiç bir yerinde kafa derisi yüzmemiştir.Benim milliyetçiliğim yani Türklerin milliyetçiliği,yani Türk dışı bütün unsurlarda hoş görülen ama Türklerde hoş görülmeyen milliyetçilik.
Unutmadan,Tarih komisyonu kurulacak diye niye seviniyorsunuz ki siz ve soydaşlarınız zaten hükmü vermişsiniz..Yukarıdaki satırlarda bu apaçık.Tarihi okuyun,Türk tarihini,Belgelere bakın,osmanlıca bilmeseniz de bu belgelerin bir kısmı çevrildi.İnternetten bile arşiv belgelerine ulaşabilirsiniz.Sonra haritaya bakın.Karabağın neresi olduğunu görün.Sonra tarihini okuyun.Oraya ne zaman ve ne amaçla ermeni yerleştirildiğini anlayın.Kızgınlığınızı ve beni milliyetçilikle suçlamanızı anlayamadım.Milliyetçilik benim için bir övünç meselesidir.Siz asıl kardeşlerinizle birlikte ruhunuza işlenen ırkçı önyargıları kaldırın.İyi cinayet olmaz cinayet cinayettir kimin işlediğine bakılmaz.Hayali soykırım iddialarıyla uğraşacağınıza(Eğer profesyonel değilseniz yazdığınız iftiralara gerçekten iman etmişseniz)yakın tarihte örnekleri görülen vahşi soykırım örneklerine bakın.Bir parça insaf kalmışsa biraz düşünün.Ben size sorayım 1905'den itibaren Türkiyede,Azerbaycanda ve Gürcistan(Tifliste) yapılan Türk katliamlarının sorumluları kimlerdi.Kurabiye yapan teyzelerin çocukları mı?
Ya da Hocalı da dökülen kanlar Hırantınkinden farklı bir renkte miydi? Cinayet cinayettir sayın yelkanat hiç bir şey toplu veya tek tek canlıları(sadece insanları değil bütün canlıları)öldürmeyi meşru kılamaz.Lütfen müvekkillerinize de söyleyin

Cevap Bu mu?

Yazdığım yorumun hiçbir noktasına değinmemişsiniz. Sadece işinize yarayan bir bölümü çekip almışsınız ve beni de mesnetsiz iddialarla suçluyorsunuz. Ve bu protokolün verdiği zararı bizlere anlatmak yerine kolay bir yolu seçip, söylemediğim sözleri bana mal ederek kendinizi haklı çıkarmaya çalışıyorsunuz.

Ermeni Soykırımını tanıdığımı da nereden çıkardınız. Böyle bir söz söylemedim. "Tehcir" lafını kullandım. Eğer konuya hakimseniz bu 2 terim arasındaki farkı da bilirsiniz. Tüm yazı boyunca yaptığınız Faşist'lere yakışır bir yaftalamadır. Tayyip Erdoğan çizgisinin değişik bir tezahürüdür.

Benim yorumumdan Ermeniler katliam yapmaz,Türkler yapar gibi bir sonucu nasıl çıkarttınız onu da merak ediyorum.

Hrant Dink'in nasıl öldürüldüğünü öğrenmek istiyorsanız " Nedim Şener'in, Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" isimli kitabı okuyabilirsiniz. Devlet bilerek, göz göre göre bu cinayete göz yummuştur. Bir kısım türkücüler, katilleri göklere çıkartan türküler bile yazmışlardır. Ve bu kişilerin siyasi ideolojilerini çok iyi bilmekteyiz:

"Türk-İslam Sentezi"

Musul-Kerkük, 1923'e kadar bizimdi ifadesi de yanlıştır. Musul ve Kerkül 1923'e kadar Osmanlı İmparatorluğuna aittir. Osmanlı İmparatorluğu çok uluslu bir yapılanmadır. Musul ve Kerkük o devirde de bölgede Türk çoğunluğuna bağlı olduğu için değil, "petrol bulunan" bir bölge olduğu için Türkiye Cumhuriyeti'nin de ilgisini çekmiştir.O dönemki nüfus sayımına baktığımızda da bu bölgede Türk çoğunluğu olmadığını görmekteyiz. Türk 146.960, Kürt 263.830,Arap 43.210, Gayri Müslim 31.000
( Bu sayıları İsmet Paşa Türk istatistiklerine dayanarak söylemiştir.)

Bugün bile Misak-ı Milli'yi savunurken Musul-Kerkük bizim hakkımızdır diyerek şovenleşen kişilere sizlerinde bildiği gibi sıkça rastlamaktayız.

Burada tekrar belirteyim. ""Ermeni soykırımı yoktur."" Bu sözlerim üzerine yazmış olduğunuz önyargılı tüm cümleleri aynen size iade ediyorum.

Sizin tam tersinize, hiçbir milliyete ait olduğum için kendimle gurur duymuyorum. Sadece emperyalizme karşı ilk halk savaşını veren Mustafa Kemal'in halkımızın kurtarıcısı olmasından dolayı Mustafa Kemal'e borçlu olduğumu hissediyorum.

Karabağ'ın daha önce nasıl özerk olduğunu ve 1989 yılında Azerbaycan tarafından özerkliğinin nasıl kaldırıldığını da iyi biliyorum.

Yazdıklarınızı lütfen tekrar okuyun. Hiç bu tip önyargılar bir "akademisyene" yakışıyor mu?

Mustafa Kemal'in önderliğini kabul ediyorsanız, buna layık hareket edeceksiniz. "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesini kendinize düstur edinecekseniz. En büyük düşmanınızla bile savaş bittikten sonra bir araya gelip eski düşmanlıkları ortalıktan kaldırmanın yollarını arayacaksınız.

Şu sözlerimi tekrarlamak durumundayım:

Sizin düşünce yapınıza göre Mustafa Kemal, Balkan Antantı'na Türkiye'yi dahil etmemeliydi. Çünkü Türkiye'yi yakıp yıkan "emperyalizmin maşası" Yunanistan, tarih boyunca nefretle beslenmiştir ve beslenmeye devam edecektir.

Günümüz dünyasının, kapitalizmin ürünü olan "şovenizmin" ve "milliyetçiliğin" günü değil; "Halkların Kardeşliği Sloganı'nı işleyen sosyalizmin günü olması dileğiyle...

Esen kalın...

Cok Sayin Irfan Murat Bey,

Türk milleti su son zamanlarda iyice dünya haberlerinin odak noktasi olmaya basladi. Daha dogrusu Türk milleti olarak tüm Türklerinin yasadiklari yöreler, globalplayerlerin istahlarini oldukca kabartmakta...
Cünkü, simdiye kadar batinin istahlandigi ülke Türkiye Cumhuriyetinin topraklari idi, Kizil Cin ile Sovyet Rusya egemenligi altinda ezilen Türklerin yasadigi Orta Asya ve Kirim onlar icin hic yok sayiliyordu. Son teknoloji arastirmalarin neticesinde Türklerin topraklarinda cok zengin enerji kaynaklarinin ve önemli degerli madenlerin de bulunmasi ile, aniden Batinin Globalplayerleri Kazakistan, Kirgizistan, Özbekistan, Azerbaycan ve en son olarak Dogu Türkistan´i da kesfetmeye basladilar...
Ezelden beri Bizans´a göz diktiklerini tarih dersinden ve Kurtulus Savasindan da ögrendik. Uzaydaki satelitler ile dünya egemenligine havalardan sahip olmanin pek ise yaramadigini kavradiklari icin, simdi Türklerin yasadiklari tüm yörelere sahip olma amaci ile, oynadiklari oyunlar, sadece biz, Türkler icin degil, tüm dünya barisi icin cok korkunc tehlike olusturuyor... diyorum..

Bütün globalplayerlerin yegane amaci, bizim elimizden herseyimizi almak.. Vatanimizi, milli tarihimizi, kültürümüzü ve ananelerimizi alirken, bize Islam dinini illa da zorla tutusturuyorlar.. Tüm Türk halklarin insan haklarini yok etmeye andicmisler, bu globalplayerler !
Biz de bu oyunlara gelmeyecegimiz icin andicmemiz gerekiyor, diyorum.

Ülkemiz elden gidiyor, aydinlarimiz tek tek yok edilmekte, halk enflasyonlar, yolsuzluklar, issizlik ciglarinin altinda hala da yasamlarini ve onurlarini koruyabilmekteler ! Ama daha ne kadar direnebilecek, bu cefalarla yogrulmus halk !
Türklerin dünyada dostu yok.
Biz kendimize dost olmasini simdiye kadar bilemedik.
Artik varligimizi koruyabilmek, cocuklarimiza onurlu bir gelecek miras birakabilmek icin, kendimize saygi göstermesini ve sevmesini ögrenmemiz gerekiyor!
Ben Uygur Türküm.
Büyük Atatürk gibi bir güclü ileri görüslü devlet adaminin torunlarina biraktigi mirasi, yani tüm Türklerin onurunu temsil eden Bagimsiz Türkiye Cumhuriyeti Devletine layik oldugunu tüm dünyaya kanitlamamiz sart. Biz bunu yapamazsak, kim bizim icin yapacak? Saudi Arabistan mi, Rusya mi? Kizil Cin mi? ABD mi? 40 yildan daha uzun bir sürecten beri kapilarinda beklettikleri AB mi ?

Not: " bizi de iceri alin " kampanyasini bizim aydinlarimiza hic te layik görmüyorum. Koltukta oturan densizler, gözlerini kirpmadan vatan hainlerinin yardimiyla bu talebi cok cabuk yerine getirirler. Önemli olan, daha akillica ve daha inandirici calismalari halkimiza sunmak, tüm aydinlarin görevidir. Neden okullarda ve üniversitelerde mürekkep yalayip, dirsek cürüttük? Düsünmesini, sorunlarin mantikli olarak cözülmesini okullarda ögrenmedik mi? Kosullar ne kadar zor olursa , o derece daha da iyi düsünmemiz ve cözüm yollarini aramayacak miyiz?

Araya girmiş olmayayım da...

Aslında Ermenistan'ın hali acınacak durumdadır.

Coğrafyasına bile bakınca bir tarafı, Azerbaycan(tekrar savaşa girmeleri an meselesidir)
Diğer tarafı Türkiye(1915'den beri soykırım özrü beklenmektedir)
tepesinde Gürcistan (bir soykırım özrü de onlar dilese -Ermenilere göre- fena olmayacaktır)!

Aslında Ermenistan Türkiye'yi tanıyalı çok olmuştur, zira yıllardır kapılar açılsın mal-insan trafiği başlasın diye AB-D aracılığıyla Türkiye'ye her fırsatta psikolojik ve siyasi baskı oluşturtmuştur. Söylememiş söyletmiştir. Yani ekonomik menfaatler -Ermenistan açısından- bir yerde soykırım iddiasının bile önüne geçmiştir. Mecburdur çünkü haritasına bakılacak olursa kıpırdayacak yeri olmadığından, zorunluluktan tokalaşmıştır Türkiye ile. Bu durumu halkına anlatması da kolay olacaktır Sarkisyan'ın.

Türkiye ise aslında bir kozunu yitirmiştir. Daha doğrusu 'koz' zannettiğinin aslında 'almaz' olduğunu idrak etmiştir. Yıllarca ''açarım kapıları ama, Azerbaycan'dan aldıklarını iade et, baskıyı kaldır,Hocalı'yı kabul et..'' filan diye şartlar sıralamış, Ermenistan rüyamızda göreceğimizi açık seçik söylemiş sonunda da 'maden güzellikle açmıyorsun gel bir de açmayacağını AB-D'ye söyle de görelim' Şeklinde emri vakisini dayatmıştır.
Türkiye'nin kazancı var mıdır peki bu işte? Doğrusu Türkiye'nin faydaları balondan başka bir şey değil. Çok mu şarttı yani! Onca beylik söz zamanında sarfedilmiş iken! Ne soykırımı, tanımayız, kabul etmeyiz, özür mözür yok, yapdırttırtmayız, ettirttirtmeyiz.. Asıl biz özür beklerük, gerekirse AB'ye girmezük ama Erivan'a da eğilmezük... Bu lafların üstünden yıl geçti mi bilmiyorum. Pasaportunu, ihracını-ithalini sınırdan geçirmek, bir gün soykırım kabulünü de meclisten geçirmenin emaresi mi onu da bilemem. Ama bu anlaşmanın illa da şart ve cebren olduğunu anlamak zor değil.

Not(1):Protokol imzalanırken Ermeni bakanın somurtkanlığını anladım da bizim bakanın ağzının kulağına takılmasını anlayamadım. Suratına yaydığı o abartı sırıtış neydi Allah Aşkına, dünyayı alev topundan kurtarmış gibi!

Sayın Eğer, Misafirlerin

Sayın Eğer,
Misafirlerin başımızın üstünde yeri vardır.Kimsenin arasına girmiyorsunuz.Sonuçta herkes kendi fikrini yazar.Ama azıcık düşünebilen hiç kimse arka planı olmayan,istihbarat balonlarına aldırmaz(Eğer kendi milletine düşman değilse.Belki düşman çok ağır kelime olabilir şöyle değiştireyim bir aidiyet fikri yoksa ve bilinç altına yerleşmiş kendi kimliğinden utanma bulunmuyorsa).Yorumunuz ve ironik üslubunuz çok hoşuma gitti,ilk defa yorumcularla karşılıklı tartışıyorum(28 yıldır yazmama rağmen).Elbette herkes kendi düşüncesini yazacak,bu yazarın hoşuna da gitmeyen yorumlar olabilir.Kimse yazarla aynı görüşleri paylaşmak zorunda değil.Ancak görüşlerini yazarken biraz bilimsel,hadi bilimsel demeyeyim her seviyede okuyucu okuyabilir yazıları ama biraz araştırıcı davranmak gerekmez mi.Sözüm size değil elbet.Sayın yelkanatın yorumlarındaki kızgınlık,Türklere karşı suçlayıcı tavır,yazara karşı milliyetçilikten faşistliğe kayan suçlamalar,Ermenilerin avukatlığına soyunma(Ermenilerin avukatları o kadar çok ki sayın yelkanata sıra bile gelmez.Zavallı Azeriler ölülerini istatistiğe bile sokamıyorlar..Ne de olsa onlar da Türk) insanı ister istemez üzüntüyle düşündürüyor..Neden bir insan içinde yaşadığı topluma bu kadar kızgın olsun,neden kendi toplumunu karalamaya bu kadar meraklı olsun,neden bir aidiyet duygusu taşımasın?Aidiyet duygusu körükörüne milliyetçilik veya sıradan faşistlik değildir ki.Bu ülkede hepimiz ermeniyiz pankartları kalkıp,isterik çığlıkları sokaklarda yankılanırken neden Hocalıda kafaderileri yüzülen yaşları 1 ile 17 arasında olan 56 Azeri çocuğunu anmak suç olsun.acaba Atatürk sadece emperyalistlere karşı ilk savaşı verdiği içinmi büyüktü(bunu sayın yelkanat diyor,üstelik içinde Türk olduğu için Atatürk demiyor Mustafa Kemal diyor).Sayın yelkanat Karabağın özerkliğinin nasıl kaldırıldığını biliyor(!) da Karabağ varken Ermenistanın ,Ermeni özerk bölgesinin yada Ermeni halkının o coğrafyada olmadığını neden bilmiyor acaba.Oradaki Karabağ Türk hanlığının tarihini anlatan Karabağnamelerin kaçıncı yüzyılda yazıldığını da bilmiyor.Yada O bölgede nüfus sayımı yapan Rus ordusu Albayları Yermolov ve Magilyovsky'nin istatistiklerinden ,nüfus sayımı sonuçlarından neden haberi yok.Neden sayın yelkanat işgal edilen Azerbaycan topraklarında neler olduğunu merak etmiyor.Neden o topraktaki tarihi eserlerin,mezarlıkların,hatta heykellerin bile yıkıldığını araştırmıyor(sanatınıza tüküreyim diyen zihniyete ne kadar benziyor değilmi ?)
Bunları size yazdım sayın Eğer çünkü iniçde kendi kimliğine nefret duygusu taşıyan yazılar beni Ermenilerin yaptığı katliam kadar üzer.Sayın yelkanata gelince onu kendi nefretiyle ve kendi dediği gibi Kimliksizliğiyle başbaşa bırakıyorum.

Son cevabımdır...

Tek kelimeyle yazdıklarınız ayıptır.

İlk önce siz benim tahlilimi yapmaktan ziyade, konuyu yorumlayınız. Sadece polemik yapıyorsunuz. Söylediklerimi anlamak istemiyorsunuz. Yine benim söylemedğim şeyleri bana mal ediyorsunuz.

Kimsenin avukatlığını yapmıyorum. Türk'üm ama Türk olmayı diğer ırklardan bir üstünlük olarak görüp bununla övünmüyorum.

Mustafa Kemal'e ATATÜRK demediğimi söylediğiniz sözleriniz için, size cevap vermekten bile iğreniyorum. Dediğim gibi sizin Tayyip Erdoğan'dan bir farkınızı görmüyorum.Bu yüzden de bu size son cevabım olacak.

Eğer samimi iseniz "Gardırop Atatürkçülüğünü" bir kenara bırakın ve Mustafa Kemal'in felsefesini hayata geçirmek için uğraşın.

"Benim kimliğim", bana kapitalizmin dayattığı (ve kapitalizmin en yüksek aşaması emperyalizmin) milliyetçiliğin bir tezahürü olan "Milli Kimlik" değildir. "

"Sadece insan olmakla ve sosyalist kimliğimle onur duyarım. "

Sizin taşıdığınız kimlik kapitalizmin sizlere biçtiği kimliktir."

Bana yaptığınız ithamları ve suçlamaları size 1000 misliye iade ediyorum.

Bayrak

Birileri kardeşliğe gölge düşürmeye çalışıyor. Türkiye yalnız kalınca sırtlanlar daha rahat saldıracaktır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.