Reyhanlı’da Anaları Ağlatan Terör ve Suçluları

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar Adı: 
Prof. Dr. Celalettin YAVUZ
11 Mayıs 2013 cumartesi günü Hatay’ın Reyhanlı ilçesi tarihinin en alçakça terör saldırısına uğradı. Biri Belediye Başkanlığı ve PTT binaları önüne, park edilen arabalardaki infilak gücü yüksek patlayıcıların patlatılmasıyla, 43 kişi öldü, 100’e yakın yaralı var.
 
Olay sonrası Reyhanlı’daki dostları aradığımda çoğuna ulaşmak mümkün olamadı. Ulaştıklarım da olayın şokuyla bildiklerini dahi anlatabilecek durumda değillerdi. Zira ya yakınları ölmüş, ya yaralanmış, ya da arayış içerisindeydiler. Konuşabildiğim 4 kişi de “Böyle bir felaket geliyorum diyordu!” şeklinde serzenişte bulunmaktan geri kalmadılar.
 
Daha birkaç gün önce sığınmacı Suriyelilerle Reyhanlı’nın sakinleri arasında kanlı bir kavga çıktı. Sığınmacıların kontrol edilemezliği, kaçakçılık, fuhuş ve kürtaj patlaması, tavan yapan asayiş sorunları üst üste yığılmış, şehri patlamaya hazır bir barut fıçısı haline getirmişti. Üstelik Suriye’deki kriz sebebiyle bozulan ticari hayata, sığınmacıların ucuz işçiliğe soyunmasıyla, şehrin gelirleri bir hayli darbe yemişti.

 
Başbakan Erdoğan’ın olay sonrası açıklamasında sözde “Sürece zarar vermeye çalışanların oyunu olabilir!” şeklindeki açıklaması, Reyhanlı’yı bilmemek demektir. Zira Hatay’da PKK terörü genelde Hassa’dan başlayarak, İskenderun, Dörtyol, Osmaniye hattı üzerinde (Nur veya Amanos Dağları) yaşanmaktadır.
 
Buna karşılık Suriye-Türkiye ilişkileri dikkate alındığında, Erdoğan’ın daha 2-3 gün önce Suriye Cumhurbaşkanı Esad’ı katillik dahil, birçok şekilde hakaret ettiği unutulmadı. Kaddafi ve Saddam gibi bir diktatör olduğu bilinen Esad’a ikide  bir çıkıp hakaret etmenin ne yararı var, anlamak mümkün değil. Zira diğer ülkelerin liderleri bunu yapmıyorlar. Reyhanlı’daki son olay Esad rejimi tarafından yapılmışsa, muhtemeldir ki bunda Başbakan Erdoğan’ın Esad’a “Arı kovanına çomak sokmak!” gibi hakaretinin etkisi vardır. Olayın  sonucunda suçlu Esad rejimi ise, buna azmettirenler arasında Erdoğan’ın olmadığı söylenebilir mi?
 
11 Şubat 2013’te Cilvegözü sınır kapısında 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan bir diğer olayın Esad’ın el-Muhabarat’ı  tarafından yapıldığına ilişkin kuşkular varsa da, kamuoyunu ikna edecek bir açıklama hala yapılamadı. Reyhanlı 3 ay arayla 2. Büyük şoku yaşadı.
 
Reyhanlı, Hatay’da Sünni Arap vatandaşların yoğun bulunduğu, çoğunluğu Sünnilerden oluşan, ağalık (aşiret) sisteminin de hala devam ettiği özel bir bölgedir. Esad gibi Nusayri (Alevi) birinin terör yarattığı algısı, Sünni Reyhanlı kamuoyunda büyük yankılar çıkarabilir.
 
Sığınmacılar ve kendi imkânlarıyla Suriye’den ayrılanların en çok sığındığı 4 ülke Ürdün, Lübnan, Türkiye ve Irak’tır. Sadece Reyhanlı’da 3 ay arayla çok büyük iki olay meydana gelirken, diğer 3 komşu ülkede benzer olaylar yaşanmadı. Oysa Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı başta olmak üzere, devlet adamlarımız Türkiye’nin “Bölgesel Güç”, “Karar Verici ve Düzen Kurucu Ülke”, “Ekonomik Güç” gibi şişinmeleri az uz değil. Oysa Türkiye ile kıyas kabul etmeyen diğer üç ülkede Suriye krizinden kaynaklanan ciddi olaylar yaşanmadı. Bu sonuç, Türk Hükümetinin sınıfta kalmış olduğudur!
 
Geçen hafta İsrail, 2 gün arayla Suriye’ye 2 ayrı hava saldırısı düzenledi. Lübnan’daki Hizbullah Lideri Nasrallah, Suriye’deki Şii Lübnanlılar sebebiyle müdahale hakları bulunduğunu ileri sürdü. Tüm bunlarla birlikte düşünüldüğünde, Suriye’deki krizin sınır dışına çıkacağı, ya da sınır dışından müdahaleleri getirteceği, yani istikrarsızlığın genişleyeceği ihtimalini arttırmaktadır.
 
Bu arada ABD’deki 3 ayrı düşünce kuruluşunun, Türkiye’nin Suriye muhaliflerinden el-Nusra’ya destek verdiği iddiaları var. Çok okunan bir günlük gazetenin köşesinde yayınlanan konuyla ilgili iddiaya, ne yazık ki AKP hükümeti hala cevap verememiştir.
 
Son Söz: “Analar Ağlamasın!” diye, yanlışlarla dolu ama millete umut pompalayan AKP Hükümeti, Reyhanlı’da onlarca vatandaşın “Anasının ağlamasından” sorumlu olmadığını, Suriye’deki yanlış politikanın “Anneler Günün”nü zehir etmediğini iddia edebilecek midir?
 
 
Prof. Dr. Celalettin YAVUZ
iletisim@politikadergisi.com
 
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.