Adalet ve Kalkınma Hareketi…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Wkileaks belgelerinin bir hayal ürünü veya istem dışı bir şekilde sızmış doğruluğu şüpheli bilgiler olmadığı artık tamamen belli olmuştur. Emperyalizmin insanları alıştırmak, yıldırmak, korkutmak için kullandığı bir yöntemdir bu sızma hareketleri.

Devamlı olarak birer ikişer sızan haberlerle dünya kamuoyu istenilen durumlara hazırlanırdı.  Wkileaks sızıntısı ile büyük bir şok gerçekleştirilmiş ve malum amaçlar yolunda ilerlenmiştir. Artık meydana gelen birçok olay kızgınlık ve öfke yerine korku yaratıyor.

Bu belgelerden “Adalet ve kalkınma” denen hareketin neden oluşturulduğunu anlıyoruz. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da kurulan ve “Adalet ve Kalkınma” adı verilen bu örgütler, başta Fas olmak üzere, Suriye, Pakistan, Moritanya, Malezya, Endonezya ve Eritre’de rejim karşıtı olarak faaliyet gösteriyorlar. Bu örgütler ABD den aldıkları destek ile giderek partileşiyorlar. Kurulur kurulmaz partileşen Adalet ve Kalkınma bir tek bizde var.

Özellikleri hepsinin aynı. Hepsi neoliberal, özelleştirmeci. Ülkelerinin değerlerini özelleştirme adı altında babalar gibi yabancılara satmaktan, ulusal direnci kırmaktan yana. Ayrıca hepsi ılımlı İslam hayranı. Artık ılımlı İslam’ın, İslam’ın Hıristiyanlaştırılmış şekli olduğunu hep biliyoruz. Dış politikaları ise hemen hemen aynı, batı ile çok sıkı iş birliği…

Önce Fas’ta sonra bizde, daha sonrada Mısır’da partileşmişler. Libya’da muhalefetin öncüsüydüler. Şimdi de Suriye’yi yıkmaya çalışan muhaliflerin başındaki gurubun adı da “Adalet ve Kalkınma hareketi”.

ABD Demokrasi Konseyi, “Sivil Toplumu Güçlendirme İnisiyatifi” adı altında yürüttüğü Suriye programında, ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan aldığı 6.3 milyon doları Suriyeli isyancıların başındaki “Adalet ve Kalkınma Hareketi”ne ve bu harekete bağlı Barada TV’ye aktarmış. Ne kadar ilginç değil mi?

“Adalet ve Kalkınma” hareketleri, küresel krizin ABD’de meydana getirdiği ekonomik depremin “tsunami dalgası”nı Kuzey Afrika ve Ortadoğu’ya yönlendiren bir dalgakıran görevi yapıyor. Krizin ortaya çıkarttığı hasar, “şeffaflık projesi” adı altında bütün dünyaya dağıtılıyor. Bu arada rejimleri yıkılan ülkelerin, enerji kaynakları ile madenlerine de el konuluyor tabi. Bizde bu işler biraz sessiz ve sedasız yapıldı. Petrolümüz yok. Sudan elde edilecek enerji ise, HES ile işbirlikçilere çoktan teslim edildi. Doğa tahrip edilmiş, ormanlar yok oluyor kimsenin umurunda değil. Madenler deseniz neredeyse tamamı 75 yıllığına yabancılara kiralanmış…”

Ama bütün bunlar vahşi batının üzerimizdeki emellerinin tamamına ulaştığı anlamına gelmiyor. Kendilerine birçok sözler verilmiş ve kullanılmış olan Kürt sorunu ne olacak? Bölünecek Türkiye’den ayrılıp Süleymaniye’ye mi yoksa Diyarbakır’a mı bağlanacaklar? Birde yıllardır kullanılan PKK kadroları var. Onlar ne olacak? Bunlar için düşünce fırtınaları estirildiği kesin. Ama net bir kararın verilmemiş olduğunu düşünüyoruz. Ondan sonraki aşamada ülkemizde bir Alevi- Sünni ayrışmasının başlatılması hiç de sürpriz olmayacaktır.

Şu kesindir ki, batının planlarında orta doğuda güçlü bir Türk devleti yoktur.

Adalet ve Kalkınma hareketinin büyük desteği ile ortadoğuyu şekillendirmeye çalışan BOP projesine göre bu bizim eller yirmiiki devletçiğe ayrılacaktır. Etkisiz, kuvvetsiz, emperyalist tabası devletçikler oluşturulacaktır.

Bayram öncesinde içinizi kararttım sanırım. Ama bunlar benim belgelere ve olaylara baktıkça gördüklerim. Siz isterseniz moralinizi hiç bozmayın. Herkesin ramazan bayramını kutluyorum.

İzmir 2012

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.