Ahlâk Hakkında

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve yedi CHP’li milletvekili, İzmir‘de kurulacak yeni üniversitenin adınınZübeyde Hanım Üniversitesi” olması için bir önerge verdi…

Ama Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu önergeye katılmadığını söyledi…  AKP’li vekiller de önergeyi reddetti!

Sonuçta İzmir’deki yeni üniversitenin adı, “Kâtip Çelebi Üniversitesi” oldu…

Türkiye’de ilk kez bir kadının isminin üniversiteye verilmesinde ne gibi bir sakınca olabilir? Bu ülkenin kurucusu olan Mustafa Kemâl Atatürk’ün annesinin ismini bir üniversiteye veren bakan olma onurunu neden istenmez?

Üstelik İzmirliler için Zübeyde Hanım’ın ne kadar değerli olduğunu da bal gibi bilirler.

Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in temellerini her fırsatta berhava edip, şimdilik duvarlara onun pankartlarını ve duvarlarına resimlerini koyuyorlar ama annesine dahi tahammülleri yok.

Bu ahlâklıca mıdır?

***

Önce şu ahlâk nedir bir özetleyelim…

İnternette dinî atıflı epey târif var. Alın size bol uydurmacalı ve ilmî gibi bir girizgâhtan sonra işi İslâm’a götüren bir örnek (http://www.turkcebilgi.com/ahlak/ansiklopedi):

Bir insanın yaradılışı gereği gerçekleştirdiği davranışı dile getiren Arapça hulk sözcüğünün çoğulu olan ahlâk terimi, huy, seciye, mizaç anlamlarını çoğul olarak kapsar. Dilimizde kişisel ahlâk olarak aktöre, toplumsal ahlâk olarak töre ve bilim olarak törebilim terimleriyle karşılanmıştır. Bu bakımdan bilim ve felsefe olarak törebilim terimi Fransızca’daki éthique ve morale terimlerinin her ikisini de karşılar. Ethique karşılığı olarak kuramsal törebilim (Os. Nazarî ahlâk, Fr. Morale théorique), morale karşılığı olarak kılgın törebilim (Os. Amelî ahlâk, Fr. Morale pratique) deyimleri de kullanılmıştır. Morale karşılığı olarak ahlâk ve éthique karşılığı olarak etik diye yazanlar da vardır…

Eski düşünürler bütün bu anlamlarda Yunanca ethik deyimini kullanırlardı. Yunanca éthé deyimi, töre (Os. örf ve âdetler, Fr. Les moeurs) anlamını dile getiriyordu. Daha sonra felsefesel-bilimsel ahlâk anlamında éthique ve kılgın-toplumsal ahlâk anlamında morale deyimleri kullanılmaya başlandığı gibi Lévy-Bruhl tarafından science des moeurs (Os. Örf ve âdet ilmi) ortaya atıldı. Törebilim’den ayırmak için törebilim olarak karşılayabileceğimiz bu yeni bilim, bizzat Lévy-Bruhl’ün de söylediği gibi, ahlâkı da kapsamaktadır. Gerçekte Arapça ahlâk deyimi, tümüyle, moeurs deyiminin karşılığıdır ve bir toplumda gelenek, görenek, aktöre ve alışkılarca belirlenmiş toplumsal kuralları dile getirir.

Ahlâk istemeden, kendini zorlamadan insanda meydana gelen meleke, yâni yerleşmiş huy, seciye, tabiat. İnsanın sözleri, hareketleri ve davranışları ahlakına bağlı olarak meydana gelir. Kötü huylardan kurtulup, iyi huylu olma yollarından bahseden ilme, Ahlâk İlmi denir. Ahlâk ilmi, İslâmiyet’te sekiz yüksek dinî ilimden biridir.

İnsanlar, iyiliğe, güzelliğe ve yükselmeye elverişli olarak doğarlar. Hiç kimsenin huyu yaradılışındaki gibi kalmaz. İyi veya kötü yönde değişir. Böyle olmasaydı, peygamberlerin gönderilmesine lüzum kalmazdı. Hâlbuki onlar insanları hep iyiye, doğruya çağırmışlardır. Peygamber Efendimiz, “ahlâkınızı iyileştiriniz” buyurmuştur. İlim adamları çocuklarını terbiye etmişlerdir.

İyi ve güzel ahlâkın temeli, ilâhî vahye dayanan dindir. Ancak dine dayanan ahlâk müessesesi insanların ruhlarını tatmin eder, huzura kavuşturur ve maddî-manevî yükselmelerini sağlar. Filozofların bir kısmı, ahlâk müesseselerini hazza, zevke, nefse, maddî bir menfaâte dayandırmak istemişlerdir. Hâlbuki bunların hiç biri ahlâk için kâfi bir dayanak ve insana huzur kaynağı olmamaktadır.

***

Gördüğünüz gibi, bu sekter dinî anlayışa göre, Hz. Muhammed’in dinine bağlı değilseniz, ahlâksızsınız. İşte, benim dinbazlık (dinci+yobaz) dediğim şey bu. “Kılgın-toplumsal ahlâk” gibi neolojizmler (ânında sözlük: yeni kelime uydurma) zâten hep içimi sıkıyor, moralim bozuluyor. Yâni diğer 5000 küsur dinden birinin mensubuysanız, cehennemde cayır cayır yanacaksınız.

Peki, hadi öyle olsun; ben de soruyorum: Hangi İslâm?

Kısacık bir süre ayırıp http://www.keremdoksat.com/2008/12/03/dini-bayramlarda-tatil-ve-hangi-din/ adresindeki sohbetime ve biraz daha zaman ayırıp http://www.keremdoksat.com/2010/01/13/hristiyan-ve-islam-dininde-mezhepler-tarikatlar/ makaleme bir bakın.

Daha da sabırlı olanlar Diyalektik Materyalizm, Freudizm gibi çağdaş dinleri görmek isterseniz http://www.keremdoksat.com/2010/02/09/marx-din-ve-komunizm-muhabbetleri/ yazımı bir okuyun.

Dinbazlığın her din ve ideoloji için geçerli bir kavram olduğunu sanırım anlatabilmiş olacağım…

İngilizcesi olanlar için http://en.wikipedia.org/wiki/Morality, adresinde epey tafsilâtlı bilgi var. Konun evrimsel ve antropolojik, kültürler arası yönlerini yetersiz de olsa anlatıyor.

Moral kelimesinin mânevî, dürüst gibi anlamları da var. Meselâ “moralim bozuk” ifâdesindekindeki gibi demoralizasyon gibi kelimeler de sık kullandığımız şeylerdir. Hâttâ derslerde, terapilerde demoralizasyon, demotivasyon, degregasyon ve depresyon farklarını anlatırız asistanlara, talebelere. Bunun için ayrıca bir makale yazılabilir…

Meselâ Kadim Sparta’da, yakalanmamak kaydıyla çalmak ve zarar vermek makbûldü. Merak edenler Laconophilia anahtar kelimesiyle epey ilginç şeyler görecektir.

Etik kelimesi Mediveal (Ortaçağlar veya eski kullanımla) İngilizce’de ehtik, Medieval Fransızca’da ethique, Lâtince’de ethice, Grekçe’de ēthike (ēthikos’tan) diye geçiyor.

Yâni esas menşei (ânında sözlük: kökeni) Kadim Yunan’dan

***

Vahşi kapitalizmin kuzu görünüşlü yılanı olan Liberalizm ile bütün moral ve etik kodlarımız gevşedi, şirâzesinden çıktı!

Adam gammazlamak, kötü niyetle yalan söylemek, iftira atmak, herkesin bildiğini ve gizli olmayanı yazana müfterî demek, bunu da temcit pilâvı gibi sürekli olarak ortaya atmak ahlâksızlıktır.

Türkiye Cumhuriyeti’ne sövmek ahlâksızlıktır!

Dezenformasyon yapmak ahlâksızlıktır.

Misenformasyon yapmak ahlâksızlıktır.

Bakû’den pek muhtemelen 7000 USD’a aldığı ne idüğü belirsiz profesörlükle küpünü dolduran Kozmik Fasulye ve Gizemli Renk ve Taş Uzmanı, 21. Yüzyılın Lokman Hekim’i Maranki denen adamı(!) (vallahi kafadan atmıyorum, bakın http://www.maranki.com/ mekânına) her hafta televizyona çıkarmak ahlâka aykırıdır!

Paranoidleri, şizotipalleri ve sahtekârları ve onların hezeyanlarını sürekli olarak lânse etmek ahlâksızlıktır!

Türkiye’nin en Atatürkçü şehri olan İzmir’de kurulacak olan yeni üniversiteye Zübeyde Hanım Üniversitesi yerine Kâtip Çelebi Üniversitesi isminin özellikle konması moral açıdan en azından yanlıştır.

Yakında köylere üniversite açacaksınız, gidin oralara koyun!

   Günümüzde bütün bunlar yapılıyor mu?

      Her ân yapılıyor!

         Ekseriyetini geri ve orta zekâlıların teşkil ettiği;

            câhil ve feodal toplumumuz da bunlara inanıyor.

               Halkın cehâletini kötüye kullanmak ahlâksızlıktır!

                  Ahlâklı adama ahlâksız demek ise en iptidaîce ahlâksızlıktır…

Kerem.Doksat@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

"Çizmeyi Aşmak" / Goya'ya ve Çoban'a Atfen...

 

"...Ekseriyetini geri ve orta zekâlıların teşkil ettiği;
            câhil ve feodal toplumumuz da bunlara inanıyor..."
 
Yazmışsınız M.Kerem Doksat, ekseriyesinin ahlaksızlık ettiğini söylerseniz size katılırım. Ancak ekseriyesinin orta ve geri zekalı olduğunu söylerseniz size katılmam mümkün değildir...
 
Sizi orta ve geri zekalı diye tanımladığınız insanlar;
 
 600 TL ile çocuk okutarak, ayakta kalabilen dahilerdir! Böyle biliniz hocam!
 
Ahlaklarından şüphe edebilirsiniz, ahlaksızlıklar karşısında (onlara yapılana karşı) meşrulaştırabilirler ahlaksızlıklarını ama ne zekası kıttır, ne evrim sürecinde sandığınız gibi (yahut tarihsellikte şekillenen insan ve toplum açısından) kişisel olarak cahil kalmaya ne de feodal kalmaya ayak direrler onlar!
 
Asıl onlar sizin hayal dahi edemeyeceğiniz yaşam şartları içerisinde yaşarlar, yaşatırlar hatta Büyük Türk Milletinin bizatihi kendisidirler düşündüğünüz aksine...
 
Evet ahlaksızdırlar!
 
Çünkü; büyüklerinden ne görürlerse evlatlar evvela onu yaparlar!
 
Çizmeyi aşmamak gerek mevzu bahis "halk" ise...
 
 
Erdinç AYDIN
 

Bu mesaja cevap

Bu öfke dolu "yorum" maâlesef ne kadar haklı olduğumu gösteriyor; bilgi sâhibi olmadan fikir sâhibi olup bir de kızmak, tipik bir davranış ne yazık ki. Türkçe'niz dahi nâkıs: Çizmeyi aşmamak gerek EĞER MEVZÛU BAHİS OLAN halk ise olmalı.

Bilimsel bir vâkıa olarak, herhangi bir topluluğun (cemaât, halk, millet) zekâları ölçüldüğünde ortaya bir çan eğrisi çıkar. 110'a kadar olan normâl, sınırda ve geri zekâlılar her toplumun yaklaşık %75'ini teşkil eder. Mühim olan eğitim ve öğretim sâyesinde bu grubun da bilgi, görgü ve farkındalık seviyesini yüseltmektir.

Ben Türkiye'nin dörtte üçünü gördüm, hayâl edemeyeceğim bir Türkiye realitesi de yok; ülkesinden bîhaber bir züppe asla olmadım. 600 TL ile ayakta durabilmekle ahlâk arasında bir lâf ettiğimi de hatırlamıyorum ama siz edebiliyorsunuz.

Buna mukabil, feodalite ve cehâlet bu memleketi Atatürk'ten sonra yönetenlerin maâlesef hâlâ desteklediği gerçeklerdir. Ayrılma (Seperation) ve Bireyleşme (Individuation) fazlarını aşamayan insanlar ancak bi'at ederler. Türk milletinin ekserîsinin geri zekâlı olduğunu söyleyen -bence ahlâksızın dik âlâsıdır- Aziz Nesin'den sizin söylediğinizin farkı yok. Nasıl olup da Türk milletine ahlâksız dersiniz, bunu anlamak ise mümkün değil!

Sonuç olarak, neye, neden, niçin kızıp da kalkıp böyle öfke kusmamak için gene eğitim, demokratik düşünce (hür tefekkür, hür irfan) gerekiyor.

Sizin için de bunları diliyorum...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.