Ajan Yarısı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Şuna inanırım; Her gazeteci ajan yarısıdır. Hele ki savaş muhabirleri…

Zaten ajan da  istihbarat toplayanlara denir. İstihbarat da düşman hakkında bilgi demektir.

Buradan da anşalıacağı üzere, gazetecilere ajan yarısı demek yanlış olmaz. Bu yüzdendir ki, savaşlarda bazı gazeteciler tutuklanır ve ajan olup olmadıklarına dair sorguya çekilir.

Tabii ki bazı gazeteciler ajan yarısı değil direkt ajandırlar ve istihbarat teşkilatlarına çalışırlar. Etrafınıza biraz dikkatli bakarsanız bunu siz de farkedebilirsiniz…

Bu ajan gazetecilere, diğer ajan olmayan gazeteciler kötü gözle bakarlar. Onlara göre bu gazeteciliğe karşı bir hakarettir, ancak ajan gazetecilere göre ise bu diğer gazetecilerin onları çekememesinden başka bir şey değildir.

Şimdi size bir gazetecinin kısa gazetecilik geçmişini anlatacağım. Bu gazetecinin adını vermeyeceğim. Belki böyle biri hiç yoktur. Ancak eğer aşağıda yazdıklarımı yaşamış bir gazeteci ile karşılaşsanız siz ne düşünürdünüz?

Irak’tan döndükten sonra Afganistan’a gitti. Irak’a göre daha ‘güvenli’ sayılırdı Afganistan. Fakat amaç buralarda neler olup bittiğini görmek değildi sadece. Mümkünse El Kaide’ye ulaşmak, koca ‘dünya’yı neden karşılarına aldıklarını öğrenmekti. Kamplarına kadar giderek El Kaide’nin ikinci adamıyla görüştü. Afganlı rehberiyle kamptan dönerken saldırıya uğradı. Yaralandı.

…dilini geliştirmek için Suriye’ye yerleşti. Şam’da yaklaşık 4 yıl kaldı. Denebilir ki, bölgenin kalp atışını oradan izledi. İzlenimlerini Gerçek Hayat’a geçti. Fakat Şam’da sabit kaldığı da söylenemezdi. İsrail, Temmuz 2006’da Lübnan’a saldırdığında oraya koştu. Lübnan’a giden çok az sayıdaki gazeteciden biriydi. İsrail, 2008’de Gazze’ye saldırdı. Gazze’de kalan iki gazeteciden (Muhammed Mürteca’nın canlı yayınlarını unutmayın) biriydi. O saldırıdan sonra İsrail’in başlattığı ablukayı kırmak için uluslararası yardım kuruluşları ve sivil toplum harekete geçtiğinde de o yolculuğu takip eden bir avuç gazeteci arasındaydı. El Ariş’te Mısır güvenlik güçlerinin saldırısına uğrayan konvoyda birçok aktivist yaralanmıştı. Adem’in o saldırıda kolu kırıldı. 2000’li yılların en onurlu yolculuğu olarak tarihe geçecek olan Mavi Marmara’daki gazetecilerden de biriydi. Ve gemiden getirdiği görüntülerle saldırıya ayna tuttu.

Ayaklanmanın Suriye’ye sıçramasından sonra Türkiye’ye dönmüştü. Şahit olduğu olaylardan, katliamlardan etkilenmişti. “Katliamlara şahitlik ettim; insanlar hunharca öldürülüyor” diyordu. 16 Temmuz Gençlik Hareketi’ni de bu nedenle kurdu.

……………………………………………………………………………….

16 Temmuz’a dikkat etmek gerek. Emperyalizmin conileri Ayşe’yi Suriye’de tatile çıkarabilir. Bunlar da Ayşe’nin arkasından Suriye sınırından, Ayşe’ye el sallayacaklar sanırım…

 

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.