Akiller ve Tıkanan “Barış”(!) Süreci

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

AKP hükümeti, “Açılımı" halka anlatamayınca, bu görevi 63 kişilik bir “Akil” adamlar ekibine havale etti. Türkiye’de 7 bölge için 9'ar kişiden oluşan ve AKP’nin PKK ile ortaklığının halka propagandasını yapmakla görevli bu Akil insanlar ekibi, bir bölge hariç Türkiye’nin her tarafında halk tarafından hiç te hoş karşılanmıyorlar. Hatta bazı kentlerde ekipler, büyük protestolarla karşı karşıya kaldılar.

Akil İnsanlar Ege Heyeti Temsilcisi Baskın Oran, kentte iki gün boyunca yaptığı açıklamalarla büyük tepki topladı.

Akil İnsanlar Heyeti Karadeniz'de de tepkiyle karşılandı. PKK'lılarla görüşülmesini, akil insanlar heyetinin oluşturulmasını eleştiren Karadenizliler sorularıyla toplantıda soğuk rüzgârlar estirdiler.

Akil İnsanlar İç Anadolu Heyeti tarafından Hilton Kayseri Otelinde düzenlenen ’Akil İnsanlar ve Sivil Toplum Örgütleri Kayseri buluşması’ konulu toplantıya gerginlik nedeniyle ara verildi. Toplantılarında hiçbir Türk bayrağı bulundurmayan, toplantının açılışını geleneksel İstiklal marşıyla yapmayan İç Anadolu heyeti, daha sonra seyircilerin İstiklal marşını okuması sırasında da ayağa bile kalkmadılar.

Akillerin Kayseri’de rezil olmasına çok sinirlenen eski İç İşleri Bakanı ve şimdiki Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay “Bundan sonra o tür şeylere müsaade etmeyeceğini, daha fazla güvenlik tedbiri alınacağını” ilan etti.

19 Nisan’da da Akil adamlar Marmara grubu üyeleri İzmit’te de büyük protestolara maruz kaldılar.

İstisna olarak Akil Adamlar Güneydoğu heyeti, bir tek Diyarbakır’da şehrin belediye Başkanı Osman Baydemir tarafından kapıda karanfillerle karşılandı.

Bir haftalık Akil Adamların karşılaştığı bu tablo, çok net olarak halkımızın AKP’nin “Çözüm”(!) Sürecine olan tepkisini göstermektedir.

Barış süreci henüz tam başlamadan tıkandı sayılır. Ama propagandası çoktan başladı bile. AKP, PKK’lı ve BDP ’li ortakları ve yandaşları, hep bir ağızdan koro halinde “4 aydır hiç adam öldürmedik” diye  sevinç çığlıkları atmaktalar.

Sürecin şimdilik başlangıçtaki en büyük çıkmazı, PKK’nın sınır ötesine çekilmesinin hukuki konumu olarak görünüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sınır ötesine çekilecek teröristler için kılıf hazırlamaya çalışırken, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’ndan ve diğer bazı hukukçulardan bu sorunun çözümünde  “genel af” kullanılabileceği uyarısı geldi.

Çünkü “af kanunu” çıkmadan, çekilme işleminin hukuken çözülmesi, hemen hemen olanaksız görünüyor!

Buna rağmen AKP ve Başbakan Erdoğan ısrarla “Barış” sürecinin büyük bir başarı olduğundan bahsediyor; yanına terörist başı Öcalan’ı, PKK’nın meclisteki uzantısı BDP de alarak ısrarla ana muhalefet partisi CHP’yi bu sürecin içine çekmeye çalışıyor.

Hatta Öcalan, “CHP bu sürece katılmazsa biter!” diye de CHP’yi uyarmaktan geri kalmıyor. Teröristi, işbirlikçisi, bölücüsü vs. hep birlikte CHP’yi bu bataklığa çekmek için aralarında sözleşmişler belli ki!

Peki, bu ne çelişkidir diye sormazlar mı insana? Madem, süreç mutlaka büyük başarı getirecekse eğer, neden AKP en büyük siyasi rakibi olan CHP ile mutlaka bu başarıyı paylaşmak ister? AKP o kadar enayi mi?

Hiç sanmıyorum. AKP; CHP değil, hiçbir rakip siyasi partiyle bitini bile paylaşmaz! Ama asıl mesele o değil! Asıl mesele bir suç ortağı bulmakta yatıyor!

Allahtan CHP, durumun erken farkına vardı da bu tuzağa düşmedi. AKP ve diğer CHP’yi bu tuzağa düşürmek isteyenlere okkalı bir yanıt veren CHP’li Sayın “Emine Ülker Tarhan, “Ampul-Kandil ittifakı” yaşandığını belirterek, “CHP’yi açılıma bulaştırma gayreti acizlik ve hadsizliktir” dedi.

Akil insanlar komisyonunda yer alan Doğu Ergil, Akil adamların üç sorunu olduğundan bahsediyor.

"Birincisi; az konuşmayı bilmiyoruz. Büyük toplantılarımız özellikle STK temsilcileriyle oluyor. Herkes yarım saat konuşmaya çalışıyor. İkincisi; tahlil yapmıyoruz; sürekli olarak kafamızdaki sabit fikrin ifadesinde ısrar ediyoruz. Üçüncüsü; hep ezberler üzerinden konuşuyoruz, fikirler üzerinden değil" diyen Doğu Erbil; Akillerin aslında, hiç te akıllı olmayan, az düşünen çok ve ezbere konuşulanlardan oluştuğunu açıkça itiraf etmektedir.

Zaten AKP’nin istediği de düşünen akıllı insanlar değil ki! Erdoğan onları; düşünmeden, olayın bilincine varmadan, papağan gibi Başbakan Erdoğan’ın barış söylemlerini ezbere halka yutturması için seçmedi mi?

Başbakan; bizim gibi, ülkeyi bölünmeye ve iç savaşa sürükleyebilecek böyle bir süreci eleştirenlere “süreci sabote edenler” olarak saldırmaktadır. Herkes barış istiyor, bir tek biz, bu sürecin tehlikesine ve riskine işaret edenler savaştan ve çatışmadan yanaymışız!

İnsan, bunu söylerken biraz utanır! Libya’da Kaddafi’yi linç eden ve dışardan açıkça desteklenen savaşı kim maddi ve askeri olarak destekledi? Başbakan Erdoğan değil miydi? İki yıldır komşumuz Suriye’de süren kanlı iç savaşı emperyalistler adına ve çıkarına organize eden ve açıkça destekleyen kim dir? Erdoğan ve AKP hükümeti değil midir?

2002 yılında iktidarı devir aldığında neredeyse sıfırlayan terörün tekrar hortlamasında kimin gevşek, iradesiz ve isteksiz politikaları başrolü oynadı? Elbette 2002 den beri iktidarda olan Erdoğan ve AKP hükümetinin!

Ne zamandan beri “Arap Baharında” şahin olanlar, şimdi birden bire barış güvercini oluverdiler?

 

Mehmet ÇAĞIRICI

mehmet.cagirici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.