AKP bu resmin neresinde?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Gündemi meşgul eden olayları yan yana veya alt alta dizdiğimizde hiçte olağan şeyler yaşanmadığı, üstelik birçok şeyin göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkıyor. Resme biraz geriden bakınca ustaca hazırlanan bir planın en ince ayrıntısına kadar tatbik edildiği, parçalar yerli yerine kondukça ortaya çıkan resmin birilerinin sabah akşam televizyon ekranlarında anlattıkları gibi olmadığı görülüyor.

4 Mart’ta ABD temsilciler meclisinde kabul edilen Ermeni soykırım yasasına Dışişleri bakanımız ve Başbakanımız başta olmak üzere yetkililer, tepkili konuşmalar yaptılar. Gazı kabarmış olan halkın gazını biraz aldılar. Muhtemelen bir veya iki gün daha bu tür konuşmalar devam eder, sonra unutturulur. Zira AKP hükümetinin ABD’ye bırakın herhangi bir misillemeyi, ciddi bir karşı konuşma dahi yapmaları mümkün değildir. Sayın Dışişleri Bakanı “burada bir hükümet var” diyerek hoş bir eskiye özlem konuşması yaptı. Sayın Arınç ise daha gerçekçi olarak, kızar söyleniriz ama küsmeyiz gibi bir şeyler söyledi.


Emperyalizmin planında herkesin bildiği gibi uydu bir Ermenistan ve Kürdistan var. Orada mevcut bir Ermenistan var ama, dört bir yanı kapalı bir ülke. Oysa Karadeniz’e küçük de olsa bir kıyısı olsa nasıl olurdu? ABD, Ermeni soykırım yasasını kabul eder etmez, Ermenilerin soluğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AHİM) alacağı kesindir. Denilebilir ki, “istedikleri kadar gitsinler”. Evet, amaç Türkiye Cumhuriyetinin soykırımcı ilan edilmesi, kulakların buna alıştırılması lazımdır. Planın daha önemli kısmı sıradadır.

Sovyet bloku için özel olarak yetiştirilmiş devasa Türk ordusu ile ABD savaşı şimdilik göze alamaz. Ama bu demek değildir ki asimetrik ve psikolojik savaş yapamaz. İşte bu savaş için Ergenekon davası başlatılmıştır. İlerideki büyük hedef için gerekenler orada yapılacaktır. İlk hedef orduya şu mesajın verilmesidir. “Sizin emekli veya değil paşalarınızı bile tutuklar içeri atar rezil ederim. Üstelik bir suçları olması da gerekmez. Ben iddia ederim, sen aklanmaya çalış. Aklanana kadar yıllar geçer”… Bu mesaj verildikten sonra üst düzey generaller ne düşüneceklerdir? Malum Özal döneminde ABD Irak’a Türkiye ile beraber girmek istemiş, Torumtay Paşa istifa ile sonlanan direnişi ile engel olmuştu. ABD 2003’deki tezkere krizinden de orduyu sorumlu tutmuştu. İleride muhtemel bir İran operasyonunda artık Türk generaller ses çıkaramamalıydı.

Dillerde dolaşan polisteki Fettullahçı örgütlenmeye, bazı Fettullah yanlısı yargı mensupları ilave edilerek açıldığı izlenimi veren bu dava sivillere de ayağınızı denk alın mesajını Kemalist-vatansever insanları o çukura tıkarak veriyor, üstelik bunun ne kadar böyle olduğunu Erzincan’da cemaatleri soruşturan başsavcıyı bile tutuklayarak adeta bando mızıka ile ilan ediyordu. Yasal ve yasadışı telefon dinlemeleri ile insanlara, “düşünmeyin, itaat edin” mesajı veriliyor ve yüreklere korku salınıyordu. Planın bundan sonraki bölümü ise daha tehlikeli.

Emperyalizm, Türkiye’yi bölmeye karar vermiş ve hedefe hızla ilerliyor. Ergenekon soruşturmasında askerlere sorulan soruların arkasına bakarsanız durum açıkça görünüyor. “Kaç kişi öldürdünüz, nerede öldürdünüz, nereye gömdünüz?” gibi sorular. Oysa bu soruların PKK’ye sorulması gerekmez miydi? Almak istedikleri cevap “evet, biz Kürtleri öldürdük”…
Ne idüğü belirsiz gizli tanıkların ifadeleri ile yandaş ve yalaka basın neler yazmadı ki? Asit kuyuları bile açıldı.

Ahmet Türk’ün sözlerini hatırlayın. “Kürtlere soykırım yapıldı”…
Bir ufacık delil bulsalar soluğu mahkemede alacaklar. Tabii Lahey Adalet Divanında… Sonra ne mi olacak? Siz bu soykırım davasını uluslararası mahkemeye taşıdığınız zaman soykırıma uğrayan milletlerin kendi kaderini tayin hakkı vardır, uluslararası yardım isteme hakkı vardır. Birleşmiş Milletler hiç kimseye sormadan, karar dahi almadan müdahale etmek zorundadır. Kürtler konusunda böyle bir dava açıldığı zaman, olacak şey şudur:
BM gelir Güneydoğu’ya müdahale eder, der ki burası artık benim denetimimde, ben bu soykırımı engelliyorum. Ondan sonra da derler ki uluslararası kuvvet toplayalım, artık burada kim kuracaksa tampon bölgeyi o kurar. Şimdi bizim askerlerimiz gidiyor seviniyoruz ya, Bosna’ya gitmişler seviniyoruz, ondan sonra Lübnan’a gittiler seviniyoruz. Başka ülkelerin askerleri de gelir mesela Çekler, Macarlar falan Güneydoğu’ya yerleşirler, Türklerin Kürtlere bundan sonra soykırım uygulamaması için (sözde soykırım) müdahale ederler. Başka bir deyişle Kuzey Irak’ta kurulmakta olan Kürt devleti için ilave topraklar hazırdır. Tabii bu operasyon yapıldığında artık Ermenistan’a da Karadeniz’den bir liman verilir.

AKP bu resmin neresindedir? AKP her ne kadar 12 Eylül ürünü ise de, ABD’nin Sovyetler çöktükten sonra yerine düşman olarak Radikal İslam’ı koymuş olmasından dolayı, her an ordudan kendine bir darbe gelebileceği şüphesini içinde taşır. Zira ABD’nin ipi ile kuyuya inenlerin dışarı çıktığı pek görülmemiştir. AKP de bu yüzden ABD’nin ordumuz üzerindeki operasyonuna uygulayıcı güç olarak katılmaktadır. Mevcut ekonomik ve siyasal durum öyle gösteriyor ki, eğer bir dönem daha iktidarda kalınacaksa bunun bedeli şu anki politikayı sertleştirerek devam ettirmektir. Yoksa iktidarı kaybettikleri anda Yüce Divan Yolu görülecektir.
 
cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Ben bir soykırım yapıldığına

Ben bir soykırım yapıldığına inanmıyorum, yalnız trajik olaylar yaşandığı kesin. Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Fakat tehcir kararını alanın kim olduğu bir türlü sorgulanmıyor. Kararı Osmanlı Genelkurmayı aldı. Genelkurmay başkanı kim Alman bir orgeneral. Sadece başkan mı orgeneral? Hayır. KK, DK ve HK komutanları da Alman. En önemli ordu 1.Ordu komutanı da lise tarih kitaplarından bildiğimiz üzre Liman von Sanders. Eğer bir katliam varsa burda Türkler de Ermeniler de oyuna gelmiş provoke edilmiş saf figüranlar. Sorumlusu Almanlar diye düşünüyorum.Türkiye her 2 devlet de arşivlerini açsın teklifini bu yüzden yaptı. Fakat ermenistan açmaya cesaret edemedi. Açılsa Almanlar ve özelde Rotschild ailesi ile karşılaşabiliriz.

Korkunç Tuzak

Muhterem Tamtürk kardeşim. Yazdıklarınıza tamamen katılıyorum. Tespitleriniz yerinde. Mevcut siyasinin bir ABD ürünü olduğun her ne kadar anlatmaya çalışsak nafile. Ergenekon, balyoz ve kafes eylem planlarının TSK üzerindeki bir oyun olduğunu söylesek yine nafile. Siyasiler öyle bir metot kullanıyorlarkı halkın bir anda şaftı kayıyor. her yalana inanıyor. Anlaşılan, günümüz siyasileri toplumu telkin yoluyla etkilemeyi iyi bellemişler. Çoban önde, kavalını çalar, koyun arkadan kavala yürür. Allah büyüktür.... Kaleminize sağlık

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.