AKP Ulus Devleti Yıkabilir mi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

2002 genel seçimlerinden itibaren AKP, her seçimde daha da güçlenerek sandıktan çıkmayı başardı. Türk siyasi tarihinde hiçbir partinin ve liderin gerçekleştiremediği bu başarının sırrı ne idi acaba?

ABD desteği mi?
Güçlü lider mi?
Koalisyon hükümetlerinin istikrarsızlığı mı?

Benzeri birçok sebep sayılabilir. Bugün AKP’lilerin Dünya liderliği, Ortadoğu liderliği, cihan devleti kurma gibi hezeyanlarına bakarsak bu başarının tek mimarı liderleri ve partileri..

Makro düzeyde ve gerçekçi olarak bakarsak aracılık işlevini yerine getirerek küresel ekonomiye kapıları sonuna kadar açmalarıdır bu başarının altında yatan gerçek sebep.

Oysaki, küresel ekonominin kontrol edilemez gücü, denetime tabi tutulamaz statik ve merkezi olmayan varlığı ulus devletlerin varlığını tehdit ederek prensiplerini tek tek yok etmeye çoktan başlamıştı, hem Türkiye’de hem dünyada.
Muhalefetse AKP’nin iktidara geldiği dönemlerde bu gerçeği görememiş ya da en azından Kemal Derviş devri politikalarını kendisi de destekleyerek ve iki partili bir siyasi yapı oluşmasının önünü açarak adeta AKP’nin ekmeğine yağ sürmüştü.
 

Küresel ekonomiye kapıları açmanın getirdiği psikolojik destek ile siyasi yapı, sıcak para ile ekonomik ve ticari yapı şekillendirilerek merkez sağda alternatif bir parti çıkması önlenmişti.

 

Koalisyon hükümetlerinin istikrarsızlığın temel sebebi olduğu yönünde ki yaygın kanı adeta iş dünyasının temel sloganı olmuştu. Oysaki onların derdi kaynakların bölünmüş erklerden değil tek elden temin edilmesini sağlamaktı. Nitekim bugün sermayenin artan gücü, zengin fakir arasındaki gelir uçurumu ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler bu aldatmacanın en temel göstergeleridir.

 

Bugün sınırların ve iktidarların, ülkelerinin rejimlerinden çok enerji kaynaklarının zenginliğine göre belirlenmeye çalışıldığı bu coğrafyada, PKK gibi bir örgütün de barış süreci adı altında farklı bölgelere yönlendirilmesinin altında yatan gerçekleri de göz önüne alarak küresel şirketlerin artık devletlerden daha güçlü ve etkili olduğunu anlamak gerekiyor.

 

Bu küresel şirketlerin enerji kaynaklarını elde etmelerini kolaylaştıracak lider ve yönetimlerle çalışma isteği özellikle son 10 yılda tüm dünyada etkisini göstermektedir. Bugün ABD şirketleri Çin’e sattığı mallardan daha fazlasını Çin’de üretiyorsa küresel ekonominin, globalleşmenin geri döndürülemezliğini ve devletlerin birbirlerine bağımlı hale gelmelerinin yarattığı etkileri hangi ideolojide olursak olalım görmezlikten gelemeyiz. Uluslararası hukuka ve anlaşmalara uyma zorunlulukları da cabası…

 

Elbette, özellikle ulus devletlerin varlığını adeta pamuk ipliğine bağlayan bu sürecin AKP gibi kapıları yabancılara tanınan ayrıcalıklar, avantajlarla ve KİT satışlarıyla açmanın savunulacak bir tarafı yok. Ancak zaman göstermiştir ki toplumun demokratik kültürü sandık demokrasisinden ibaret bir ülkede iktidar olmanın en önemli yolu bu kapıları açık tutmaktan geçmektedir.

 

Dolayısıyla AKP’yi üç dönemdir iktidar yapan güç, küresel şirketlerdir, küresel ekonomidir. Ulus devletin zayıflamasının en son sebebidir; AKP’nin geçmişten gelen Cumhuriyet ya da Laiklik düşmanlıkları ve bugün rejimi kendi dünya görüşlerinin tehdit etmesi. Zaten kendi dünya görüşlerini kapitalizme ve oryantalizme çoktan kurban etmişlerdir, kendi tabanlarını uyutma başarısını göstererek…

Bu yüzden ulus devleti, Türk Milleti’nin varlığını sürdürebilmesinin en önemli unsuru olarak görenlerin; AKP’nin ulus devleti yıkma gibi bir düşüncesinin olsa bile buna tek başına gücünün yetmeyeceğini ve artık devletin her kademesine yerleşmiş globalleşme gerçeğini göz önüne alması gerekmektedir.


Sandık demokrasisi ile yakın zamanda hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşünürsek muhalefet partileri dünya gerçeklerinden kopmadan akılcı, üretken politikalarla, uzun vadeli planlamalarla çok çalışmayı ve cemaatçilerin, dincilerin yaptığı gibi gelecek nesilleri eğitmeyi, örgütlemeyi laftan öte icraatlarda bulunarak görev edinmelidir.

 

Bu yazının tek amacı politikayı hem yerel hem evrensel kurallarına ve realiteye göre oynama gerçeğini hatırlatmaktır. Büyük tablo kaçırılırsa, sorunların gerçek sebepleri günlük siyasi kavgaların içinde, kısır çekişmelerin arasında unutulursa hiçbirimiz bu oyunda oyuncak olmaktan kurtulamayız.


Oğuz Kemal Özkan

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.