Alaturka Demokrasi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ozan ÖMERCİ

Bu güne kadar Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine verdiği destekle bilinen İngilizlerin ünlü The Economist dergisi; birkaç senede bir tekrarladığı dünyada demokrasi endeksi araştırmasının 2010 tarihli son bulgusunda, Türkiye’yi demokrasi ve kusurlu demokrasiler arasında bile saymayarak 89. sırada (bir önceki çalışmaya göre iki sıra gerileyerek) otoriter ve demokratik rejim arasında bir melez (hybrid) rejim olarak ilan etmiştir. Bu bulgulardan da anlaşıldığı üzere küreselleşme çağında ulusal sınırlar içerisinde yapılan hiçbir antidemokratik uygulama gizli kalmamakta ve medyadaki yaygaraya rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslararası gözlemcilere göre hızla demokrasi olmaktan uzaklaşmaktadır.<?xml:namespace prefix = o />



Rejimleri 4 temel kategoride değerlendiren The Economist, ilk sıraya tam demokrasi ülkelerini (full democracies) koymaktadır. Buna göre tam demokrasiler; temel hak ve hürriyetleri sağlama almış, dahası bunların yeşermesi için toplumda bu yapıya uygun bir siyasal kültür oluşturmayı başarmış olan istikrarlı demokrasilerdir. Bu ülkelerde sistemin işleyişi ciddi bir sıkıntı ile karşılaşmazken, hükümetin gücünü sınırlamak için de güçlü bir “checks and balances” adı verilen denetleme mekanizması kurulmuştur. Bunlara ek olarak, bu ülkelerde yargı erki bağımsızlığını elde etmiş ve toplumda kararlarının tartışılmaz bir noktaya taşınması başarılmıştır. Norveç, İzlanda, Danimarka, İsveç, Yeni Zelanda, Avustralya gibi ülkelerin ilk sırada yer aldığı bu kategoride, bu ülkeleri diğer bazı Avrupa ülkeleri ve ABD, Kanada, Uruguay, Güney Kore, Kosta Rika, Japonya, Mauritius gibi diğer kıtalardan bazı ülkeler takip etmektedir. İkinci sırada yer alan kusurlu demokrasiler (flawed democracies) kategorisinde, genellikle demokratik rejimi inşa etmiş ancak siyasal katılım ve medya özgürlüğü konusunda bazı sıkıntıları olan, dahası siyasal kültür olarak henüz demokrasiye tam olarak uygun bir ortam yaratamamış ülkeler gelmektedir. Bu ülkelerin orta vadede tam demokrasiye dönüşmesi beklenebilirken, Türkiye örneğinde olduğu gibi bu kategoriden daha da geriye giderek hybrid (melez) ya da otoriter (authoritarian) rejim kategorisine düşmek de mümkündür. Derginin araştırmasına göre bu kategoride Fransa, Yunanistan, Slovenya, Bulgaristan, Romanya ve benzeri bazı Avrupa ülkeleri ile, Güney Afrika, Şili, İsrail, Tayvan, Botsvana, Panama, Brezilya, Meksika, Papua Yeni Gine, Endonezya, Moğolistan gibi diğer kıtalardan bazı ülkeler yer almaktadır. Genelde Latin Amerikalı ülkelerin ağır bastığı bu kategoriye Avrupa’dan bazı önemli ülkelerin girmesi ilgi çekicidir.


Üçüncü sırada yer alan ve Türkiye’nin de dâhil olduğu hybrid (melez) rejim kategorisi; seçimlerin dahi henüz tam anlamıyla özgür ve hilesiz olarak yapılamadığı, hükümetin diğer siyasal partiler ve halk üzerinde seçim öncesi ve seçim sürecinde baskı kurabildiği, siyasal katılımın az ve demokratik siyasal kültürün düşük seviyede olduğu ülkeler için kullanılan bir kategoridir. Bu ülkelerde yolsuzluk çok yaygın olup, hukuk devleti anlayışı henüz oturmamıştır. Bu nedenle yargı bağımsız değildir ya da sıklıkla siyasetin konusu olmaktadır. Sivil toplum örgütleri zayıf ve genelde devlet ya da hükümet tekelindedir. Medya ve gazetecilere yönelik yoğun baskılar bu ülkelerin temel karakteristiğidir. Toplamda 89. sırada yer alan alaturka demokrasimiz, Nikaragua, Malavi, Zambiya, Tanzanya, Senegal, Mozambik, Irak, Ermenistan, Rusya, Pakistan, Venezüella ile aynı kategoriyi paylaşmaktadır. Son sırada yer alan otoriter rejimler ise; siyasal çoğulculuğun olmadığı, seçimlerin hiç yapılmadığı ya da göstermelik olarak yapıldığı, genellikle diktatörlükle yönetilen geri kalmış ülkelerdir. Bu ülkelerde medya tamamen devlet tarafından kontrol edilmekte ve gazeteciler üzerinde büyük bir baskı bulunmaktadır. Buna ek olarak, sivil toplum neredeyse hiç gelişmemiş ve yargı bağımsız değildir. Son sıralarında Kuzey Kore, Çad, Myanmar, Türkmenistan, Özbekistan, İran, Suriye, Çin gibi ülkelerin yer aldığı bu kategori demokratik açıdan en geride kalan ülkeleri belirtmektedir.


Bu araştırmadan da görüldüğü üzere ülke içerisinde yapılan yoğun propaganda çalışmalarına karşın, Türkiye henüz bırakın ileri demokrasi olmayı, normal bir demokrasi olmayı dahi başaramamış bir ülkedir. Bu nedenle hükümetin ve diğer devlet kurumlarının Cumhuriyet'in 100. yılına yaklaşırken bu utanç tablosunu bir nebze olsun düzeltmek adına, bir an önce medya özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı gibi konularda olumlu adımlar atmaları ve artık halkı kandırmak adına pembe tablolar sunmaktan vazgeçerek Türkiye’nin gerçekçi bir durum analizini ortaya koymaları gerekmektedir. Alaturka demokrasinin gerçek bir demokrasiye dönüşmesinin vakti çoktan gelmiştir.


Araştırmanın tamamını incelemek isteyenler için; http://graphics.eiu.com/PDF/Democracy_Index_2010_web.pdf


iletisim@politikadergisi.com


 

Yorumlar

demokrasi

Sayın Ozan Örmeci, bunu birilerinin söylemesine gerek yoktur. Türkiyenin rejimi melez bir rejimdir. ülkeyi yönetenlerin iş başına nasıl geliğine bakarsak; rejimin cumhuriyet olduğunu söyleyebiliriz. fakat, ülkeyi yönetenlerin devletin kurumlarına bürokrasiye hükmediş biçimine bakarsak; rejim su katılmadık saltanattır!
Bu, cumhuriyeti bilmeden, cumhuriyeti anlamadan cumhuriyet anyasası yapılmış olmasının sonucudur. Bu ülkede kimse cumhuriyetin ne olduğunu bilmiyor! üniversitede ders veren hoca bile bilmiyor!
Bir anayasa düşünün ki; seçilmiş milletvekillerinden hükümet oluşuyor, bu hükümetin yürütme olduğu ifade ediliyor! Burada ki cehaleti kimse anlamıyor! hükümet hem yasama, hem yürütme durumunda böyle bir rejim cumhuriyet olamaz! çünkü yasama ile yürütmenin ayrı faaliyet göstermesi, yasamanın yürütmeyi tahakkümü altına alamaması gerekir! (almaması değil) alamaması gerekir.
Hükümet hem yasa yapıyor, hem devleti yapılandırıyor. yani genel müdürü valiyi bilmem neyi makama oturtup kaldırıyor. sistemin emir kulu hailne getirdiği bu bürokrasi vaziyeti idare ediyor.
Bunun neresi cumhuriyettir. Bu ülkenin bu günkü sonuçla karşılaşması cumhuriyetsizliktendir! Bunu anlamak, bunu söylemek mi kötüdür? yoksa rejimin cumhuriyet olduğuna iman edip, ülkenin cumhuriyetten yoksun kalmasına neden olmak mı kötüdür? Kimse rejimin cumhuriyet olmadığını söyleyen adama kulak vermiyor!
Vermezsen ne olur? Cumhuriyetsizlik ülkenin elden gitmesine kadar sürer.
ister anlayın ister anlamayın gerçek budur!

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.