Anayasa'nın Değiştirilemez Maddeleri Değiştirilemez

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Öncelikle şunu belirtelim, ‘değiştirilemez maddesi’ sadece bizim anayasamıza has bir özellik değil. Fransa, İtalya, Almanya, İsviçre, Norveç, Yunanistan gibi birçok Avrupa ülkesinde de aynı madde bulunmaktadır. Dolayısıyla mevcut anayasamızda ki ‘değiştirilemez’ maddesinin ‘Darbe Anayasası’nın bir parçası olması evrensel kurallarla çelişmez!

Bu Avrupa ülkelerinin anayasalarında ki değiştirilmezlik maddeleri devletin yönetim şekli, demokrasinin genel tanımı ve temel insan hakları gibi maddelerle ilgilidir. Bizim değiştirilemez denilen maddelerimizde de aynı kavramlar vurgulanmakta ve bu Avrupa ülkelerinden farklı olarak Atatürk Milliyetçiliği, milletin bölünmez bütünlüğü, milli marşımız İstiklal Marşı, başkentimiz Ankara ve bayrağımız gibi temel kuruluş değerlerimiz değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez şeklinde koruma altına alınmıştır.

Anayasalar devletin yönetim şeklini belirten ve nasıl işleyeceğini belirleyen temel kurallardır. Her ülke kendi tarihine, kimliğine ve kültürel değerlerine göre anayasasını hazırlar, çerçevesini kendi özel şartlarına göre belirler. Mesela Almanya’nın 1949’da kabul ettiği anayasası Hitler’in Almanya’sından dersler çıkararak ‘insan onurunun dokunulmazlığı, insan haklarının dokunulmaz ve vazgeçilmezliği, zulme karşı direnme hakkı’ gibi maddeleri değiştirilmesi teklif edilemez maddeler olarak kabul etmiştir. Bizim anayasalarımızda tarihte bir millet olamamanın sıkıntıları ve Anadolu’nun kozmopolit yapısı, sadece darbe anayasalarında değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren  her anayasa değişikliğinde temel esas alınarak hazırlanmıştır.

Değiştirilemez maddesine getirilen genel eleştirilerden birisi de ‘hiçbir kuşak daha sonraki kuşakların kaderini sonsuza dek belirleme hakkına sahip değildir’ şeklinde yapılmaktadır. Değiştirilemez maddelere baktığımızda T.C.’nin demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olduğunun vurgulanması bu eleştirileri yapanları tatmin etmiyor, gelecek kuşakların farklı değerlere sahip olabileceğini belirtip onların tercihlerini kısıtlamak anlamına geldiğini söylemekten geri kalmıyorlar. Bu değiştirilemez maddelerin içeriğine baktığımızda gelecek kuşakların, bu maddelerdeki değerlerden farklı değerlere sahip olması bir tercih meselesi değil, bu değiştirilemez değerler üzerine kurulan devlet için yıkım arzusu taşıdıklarını anlamayacakların saflıklarından faydalanma meselesidir!

Rahatsız oldukları Atatürk milliyetçiliği kavramını bile bile politize eden aydın kisvesine bürünen bu kişiler, Atatürk’ün ‘bu ülkenin kuruluşunda payı olan herkes Türk Milleti’nin parçasıdır’ şeklinde ki hiçbir etnik ayrım gözetmeyen tanımını görmezden gelmekte, temenni ettikleri ulus devlet profili dışındaki bir anayasanın ve bu devletin tıpkı Yugoslavya, Irak ve Suriye gibi uzun ömürlü olmayacağını ya bilmemezlikten gelmekte ya da öngörememektedirler.!

Bir diğer eleştiri de demokratik bir anayasada anayasa koyucunun ideolojik tercihleri ve belirli siyasetleri zorunlu kılma gibi bir hakkı olmadığı şeklindedir. Bu eleştiri kısmen haklı olsa da mevcut değiştirilemez maddelerin bir ideolojik tercih olduğu teşhisi göreceli bir durumdur.  Bu maddelerin siyasetçiler ya da askerler tarafından ya da Anayasa Mahkemesi tarafından belli bir bakış açısıyla dar bir çerçevede kullanılması anayasa koyucunun sorunu değildir. Bu açıdan baktığımızda her dönemde ve her devlette yasalar belli gruplar tarafından kendi çıkarları çerçevesinde kullanılmış ve kullanılmaya devam etmektedir! Buna en güzel örnek Hitler’dir. Martin Luther King’in dediği gibi Hitler’in Almanya’da yaptığı her şeyin yasal olduğunu unutmayın..Hatta benzer bir örnek de kutsal kitaplar için vermek mümkündür! Bu eleştirileri yapanlara göre  kutsal kitaplarında değişmesi gerekir demek ki…Teşbihte hata olmaz..!
 

Bir diğer noktada; siyasi partiler yasasından tutun, basın özgürlüğüne, kadın haklarından tutun sivil toplumun yönetime katılımı kadar birçok sorunu çözmemiş, YÖK gibi anti demokratik kurumların mevcudiyetini sürdürdüğü bir tabloda ve  bu sorunlar hakkında en ufak bir rahatsızlık duymayanlarla birlikte hazırlanacak anayasanın mevcut anayasadan daha demokratik olacağını iddia etmekse doğmamış çocuğa bulunduğumuz bu tehlikeli coğrafyada kürtaj yapmaktır..Napolyon’un dediği gibi bir devletin politikası coğrafyasında saklıdır..Politikacıların masa başında attığı naralarda değil..!

 

Oğuz Kemal ÖZKAN

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.