Anlaşmaya Bakın, Hizaya Gelin

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Şubat 2013’de yapılacak Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerine favori aday olarak hızla ilerleyen DİSİ (Demokratik Seferberlik Partisi ), Genel Başkanları Nikos Anastasiades’in seçilmesini garantilemek için DİKO (Demokratik parti) ile bir “İşbirliği Protokol”u imzaladı.

DİSİ ile DİKO’nun Kıbrıs Rum siyasi yelpazesindeki yerleri birbirine çok yakın.

DiSi, ‘Yunan Milliyetçiliği’ne canı gönülden bağlı Kıbrıslı Rumların çoğunlukla yer aldığı sağcı bir parti.

DIKO da DİSİ gibi, Kıbrıs ‘Rum Milliyetçiliği’ne sıkı sıkıya bağlı ve adanın sadece Rumlar tarafından idare edilmesi fikrini kendine ülkü edinmiş bir parti.

İkisini bir kazana koyarsanız kaynarlar. Bu nedenle de Rum cumhurbaşkanlığı yarışında anlaşmaları zor olmadı. DİSİ cumhurbaşkanlığını alırken, DİKO’nun da Meclis Başkanlığı ile Bakanlar Kurulunda asgari 3 koltuk alacağını şimdiden söyleyebilirim. Hatta 2013 seçimlerinden sonra kurulacak kabinenin Dış İşleri Bakanı’nın, Rum Ortodoks Kilisesinin de takdisini almış Erato K. Markulli’nin olacağını da…

DİSİ ile DİKO arasında imzalanan anlaşma toplamda 9 madde. Bu 9 maddenin birkaç tanesi de kendi içinde alt maddelere bölünüyor. 

Anlaşmanın “Giriş” bölümü evlere şenlik.

“Kıbrıs Helenizmi’nin fiziki ve milli açıdan hayatta kalma sorunu olan Kıbrıs sorunu, herkesin sorunudur. Gerek Cumhurbaşkanı gerekse siyasi liderlerin milli sorunumuzu başarı ile ele alınmasını tek başlarına yüklenmeleri mümkün değildir. Bu yüzden Kıbrıs sorununun, kapsamlı ve talep edici bir strateji temelinde, birlik içinde ele alınması gerekmektedir.”

Cümle içinde geçen ve çok masum gözüken “Kıbrıs Hellenizm”i deyiminin Rum siyasi literatüründeki açılımı, adanın tümüne Rumların sahip olması, adayı Rumlardan oluşmuş “Üniter” bir devletin yönetmesi ve geri kalanların da azınlık statüsünde Rumlara biat etmesi demektir. Bu amaç doğrultusunda da 9 maddelik bir işbirliği anlaşması yapmışlar.

1. madde, “Parti Başkanları Konseyinin Kurulması.

2. madde, “Ulusal Konsey”in toplanma yöntemi ve Cumhurbaşkanını bağlayıcı kararları. Bu madde içindeki en önemli husus, müzakerecinin ve/veya müzakere heyetinin yanında “Ulusal Konsey alt komite”sinin yer alacağı. Bu koşulun çevirisi, “Türklerden gelecek her öneriye –OHİ- yani –HAYIR- demek için hep birlikte çalışılacak ve asla “EVET” denmeyecek”tir. 

3. maddeye bayıldım açıkçası. Müzakerelerin 500 yıl daha süreceğinin müjdecisi. Bu maddeye göre “Cumhurbaşkanı tek başına Kıbrıs Rum tarafının müzakerecisi olmayacak ve müzakereci olarak siyasi ve hukuki bilgisi olan bir kişiyi atayacak.

4.madde “Müzakere başlıklarıyla ilgili çalışma gruplarının oluşturulması.”  

5. madde “Çözüm ile ilgili kapsamlı öneri çerçevesi” Bu 9 alt maddeden oluşuyor ve

 “Milli konunun ortak bir şekilde ele alınmasını sağlama alma konusunda, Kıbrıs’ı Türk işgalinden ve yerleşiklerden kurtaracak, onu yeniden birleştirecek, işlevsel ve yaşayabilir bir çözüm ile ilgili kapsamlı bir öneri çerçevesinin birlik içinde hazırlanması” ifadelerini taşıyan ilk paragraf ne içerik taşıdığını gözler önüne seriyor.

Bu cümle Rum siyasi literatüründe “KKTC lav edilecek, Türk Askeri bir daha gelememek üzere gidecek, 1974 sonrası KKTC vatandaşı olmuş herkes adadan dışarı atılacak” demek.

6. madde “Çözümüm Özelliği”başlıklı ve çözümün nasıl olacağını tanımlıyor. 6. Madde kendi içinde 10 alt madde içeriyor ve tavsiyem, ‘okumanıza hiç gerek yok’ yönünde. Özet olarak, Bakınız 5. madde, Bakınız 3.madde ve Bakınız 2. madde demem daha doğru olacaktır.  

7. madde “Yeni Tür Müzakereler” başlığını taşıyor ve 8 alt maddesi var. Kısaca “Uluslararası veya da Çok Taraflı Konferans olmayacak ve süresi 500 yıl sürecek her tür müzakerenin kabul edilebileceğini içeriyor.

8. madde, Uluslararası Konferansın nasıl toplatılamayacağının formülünü veriyor.

9. ve son madde ise “Dış Politikamızın Yeniden Belirlenmesi” başlıklı. Bunu da okumanıza hiç gerek yok. Tüm yollar Roma’ya çıkar misali “AB’yi, BM’yi, ABD’yi, Rusya’yı ve NATO’yu nasıl oyuna getirip Türkiye’yi Kıbrıs’tan çekilmesi için politik olarak sıkıştırırız”ın yol haritasını çiziyor.

Ve biz Kıbrıslı Türklere, Şubat 2013 Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, kim seçilirse onunla masaya oturup müzakerelere devam edebileceğimiz ve kısa bir zaman dilimi içinde de Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunabileceği söylenmekte.

Buna “üfürükten tayyare” diyorlar yerel halk dilinde. Tam da öyle gerçekten.

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.