Apolitikleştirme Süreci ve Akp

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yamaç Kona

Türkiye'de sağ ve sol yanlış tanımlanmaktadır. AKP kendini sağcı, CHP ise solcu olarak nitelendirmektedir. Bunun son zamanlardaki nedeni AKP'nin halkın apolitikliğinden faydalanıp, kendini sağ olarak nitelemesi, buna karşın CHP'nin ise insanları daha çok çekebilmek ve ortamı zıtlaştırmak için kendini sol ilan etmesidir. Ama bunun temel nedeni AKP'dir. Sağ olarak ifade edilen ideolojinin en uç tarafı “faşizm”dir ve bu ideolojinin Türkiye'de uygulanması imkansızdır. Çünkü faşizan ideoloji cumhuriyetin, demokrasinin ve egemenliğin temel ilkelerine ters düşmektedir.

Bu kutuplaşma ve apolitiklikten yararlanarak oy toplama telaşına düşen ve kendini “sol” olarak tanıtan, kabul ettiren CHP de büyük bir hata yapmaktadır. CHP sol olmaz olamaz. Çünkü CHP'nin benimsemesi gereken ideoloji “Kemalizm”dir. Kemalizm ne sol'dur ne sağ'dır. Kemalizm'in sağ ile alakası yoktur ancak sol'a yakındır. Kemalizm halkın çıkarlarının ön planda olduğu ancak devletin çıkarlarının da var olduğu ve kullanıldığı bir ideolojidir. Bu yüzden sol'un en uç noktası olan Komünizm de Kemalizm'den farklıdır. Komünizm'de her şey halk üzerine kuruludur. Bütün kazanç halkındır. Devletin hiçbir malı yoktur. Bütün devletin elinde olan mallar halkın hizmetindedir ve kullanımındadır. Kazanılan halkındır. “Ne kadar okursan o kadar rahat yaşarsın.” diye de düşünülebilir. Doğrudur da. Ata'mızın farkı da budur. Hiç kimsenin yapamadığını yaparak, bir orta nokta bulmak.

Apolitikleştirme Süreci

80'lerdeki zıtlaşmaları ortadan kaldırmak için bir apolitikleştirme süreci başladı. O zaman için iyi bir karardı. Çünkü ancak o zaman kavgalar bitecekti. Ama bunun içinde bulunduğumuz dönemde aşırıya kaçıldığının kanıtlarını görebiliyoruz. Artık insanlar o kadar ilgisizleşti ki Cumhurbaşkanı'nın ismi dahi bilinmiyor. Bu apolitikleştirme yüzünden 80'lerdeki Deniz'ler, Mahir'ler gibi insanlarla devrim yoluna çıkamazsınız. Tabii ki bu ilgisizleştirme, halkı bitkileştirme çalışmasında emperyalizmin de etkisi yok sayılamaz. Emperyalizm insanları tüketmeye itiyor, üretmeyi unutturuyor. Üretim unutulunca üretim için gerekli olan bilgi öğrenilmek istenmiyor, gerek duyulmuyor. Ve zaten insan parayla rahat ettiği için ülkesinin geleceğiyle ilgilenmiyor, bitkileşiyor.

AKP bu süreci daha vahimleştirmeye çalışmaktadır, hızlandırmaya çalışmaktadır. Bu amaca örnek olarak seçim propagandalarının “mazot fiyatlarına” kadar indirgenmesi, yani Türkiye'yi 5 yıl yönetecek insanı vereceği mazot fiyatına bağlamak. Bunu ilk çıkaran GP olmuştu. Ama tabii ki AKP bunu genişleterek ilerleterek, bir çatışma ortamı yaratarak halkı kandırmaya meyilli medyanın ilgisini mazota çekti. Oysa bir seçim öncesi halkın öğrenmesi gereken daha farklı şeylerdir. Bir seçimin açıklamalarını, konuşmalarını mazotla meşgul etmek kadar saçma bir şey olamaz.

Mazot, seçim ve cumhurbaşkanlığı gündemden düşünce artık “yeni gündem”i belirlendi Türkiye'nin. Artık “Yeni Anayasa” gündemde. Yeni Anayasa ile etkiler, başbakanlığın etkisindeki kurumlara kaydırılıyor. Askeriyenin güçleri kısıtlanıyor. Her şey başbakana bağlanıyor bir bakıma. Ama yine medya ırak tutuyor bu gelişmeleri halktan. Gül-Erdoğan birliğinden biri medyayı oyalarken diğeri gerçekten önemli değişiklikler yapıyor

Çoğu şey gibi bu apolitikleştirme de bir araç hatta küçük bir elemanıdır emperyalizmin. Artık her şekilde insanın kafası bulandırılıyor. Artık yeni nesil burada yaşamak istemiyor çevresi de itekliyor: “Kaç kurtar kendini!” diye. Çünkü vaatlere rağmen hala yaşam kalitesi düşüyor ve belki bu hükümetin asalaklaştırdığı insan grubu artık herkesi rahatsız ediyor.

AKP öyle bir dönemde geldi ki, insanlar her şeyle kandırılabilirdi geldiği dönemde. AKP bunu gayet iyi yaptı. İnsanların apolitikliğinden yararlanabildi. Apolitikliğin en basit tanımı kendi çıkarlarını, devletin çıkarlarından kat kat daha fazla önemsemek. Ama bilmiyor ki bu devletin çıkarları tehlikeye girerse; yatacak bir yeri, yiyecek sıcak yemeği ve istediği zaman söyleyebileceği sözleri olmayacak. Aksine dolaylı olarak köle olacak ve artık verdiği oylarla değil taşıdığı taşlarla yaptığı insanlık dışı işlerle yemek bulacak. Yani kimse Ulu Önder'in değerini bilmiyor.

Faşizmin önünün açıldığını “sekülerizmin” ortadan kaldırmaya çalışılmasından anlayabiliriz. Çünkü sekülerizm bizim devletimizin en önemli yapı taşlarından biridir.

Yamaç KONA

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.