Aşiretlerin Devlete Mesajı: 29 Mart Seçimleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’ni geride bıraktık. Ortaya çıkan tablonun ekonomik kriz ile bir ilgisinin olmadığı gerçeği ile birlikte, bugün itibariyle iktidar partisinin “alternatifinin” olmamasına rağmen, halk alternatifini kendisi yaratmaya çalışarak hem iktidar partisine hem de muhalefete ciddi mesajlar vermiştir.

   Yerel seçimlerin kendine özgü değerlendirilmesi gerekliliği yadsınamaz. Fakat özellikle bu seçimler  “kimlik siyaseti” üzerinde derin yansımalar ortaya çıkarmıştır. Doğu ve Güneydoğu illerindeki “vatandaşların” sandığa yansıtmış oldukları irade bu anlamda can alıcıdır.

   Devlet adına düşünenlerin “PKK kendini tasfiye edene kadar dağda kalmalı” önermesini değerlendirmesi gerekecektir. Yoksa siyasallaşan etnik milliyetçilik devletin var olan üniter yapısı üzerinde ciddi zorlamalar yapacak güce gelmiştir.

   Hatay ilinde olduğu gibi bir referandum talebi söz konusu olsa; Hakkâri’nin %80’lik bir oy oranının “bağımsız devlet” bile ilan edebilmesi mümkün görünmektedir.

   “Diyarbakır’ı önemsemek” şeklinde dillendirilen devlet politikalarının (Hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı), durumu getirdiği nokta üzerine yeniden bir tartışma açma gayesi güden bu yazı, gerçeklikliğimizi tekrar tekrar sorgulamayı amaç almaktadır.

   Temel sorunun “vatandaşlık” kimliğinin oluşup oluşmaması noktasına gelişi; devletin vatandaşa karşı sorumluluklarını tekrar gözden geçirmesi, sosyal devlet, üretim ve bölüşüm eksenli bir ekonomik modelin sorgulanması gereği Türkiye Cumhuriyeti'nin bir devlet politikası olarak ortaya çıkmazsa olacakların öngörüsünü yapmak zor olmayacaktır.

   PKK dağda kalmalıdır (!?)

   PKK'nın dağda kalması, aşiretlerin ellerini devlete karşı güçlendirdiği gibi, devletin halkıyla olan ve olacak olan ilişkilerinde de açmaza sebebiyet vermektedir. DTP'nin aşiretler için siyasallaşan bir güç olarak yasal zeminde kullanıldığı da göz ardı edilmemelidir.

   Öte yandan siyasalsallaşan Kürt milliyetçiliğinin güç aldığı PKK'nın dağda kalması ve orada yok edilmesi ya da tasfiye sürecinin hızlandırılması çabaları devlet adına daha akılcı bir yol olarak görülmelidir. Elbette bu süreçte vatandaşlık haklarının vatandaşa sunulması devletin en temel görevidir.

   Kendi iradeleriyle yasa dışı siyasal bir hareketin içine dâhil olan ve dağa çıkan kişilerin tercihlerini gayri meşru ilan etmek dünya kamuoyunda da onay görmüştür. Aynı siyasi iradenin sandığa yansıması ise devlet politikalarının gözden geçirilmesinin gerekliliğini ortaya koyar.

   Savaş politikanın ayrılmaz bir parçasıdır. Şekli ne olursa olsun; nizami ya da gayrinizami harp şeklinde yürütülen her “savaş” politik bir ihtiyaca yada politik bir amaca ulaşabilmek için bir vasıta olarak adlandırılabilir. Bu çerçevede PKK silahlı mücadelesinin politik bir karakteri olduğu yadsınamaz. Bu politik karakterin propaganda aracı olarak silah, hali hazırda tüm zorluklarına rağmen PKK tarafından kullanılmak zorunluluğundadır. PKK bu mücadeleyi sürdürebilmek için düne göre hiç olmadığı kadar kirli işlere ve kirli politikaların etkilerine maruz kalmıştır kendi kabullerine ters olarak...

   ABD ve Avrupa ülkelerinin bazılarıyla olan politik ilişkiler kendi savaşımı içerisinde taktiksel fakat bir stratejinin parçası olarak yaşanmış ve yaşanmaktadır. Konjonktürel bir takım değişimlere adaptasyon, kurumsal kimliği nedeniyle daha kolay ve açıklanası olmuştur. Dün teşekkür ettiklerine bu gün “düşman” diyecek noktaya gelen PKK, yeni gündemlerine ve yeni taktiksel mücadeleye devam edecektir. Strateji açısından hiç bir stratejinin kendisi dışındaki stratejilerden etki dışı kalmayacağı gerçekliğinden yola çıkmak PKK'nin bugün ve yarın ne yapacağına ilişkin öngörülerde bulunmaya kâfidir.

   Bu gün için; PKK Irak'ın kuzeyindeki yerleşkelerinde ciddi sıkıntılar yaşamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kuzey Irak operasyonları, Hava operasyonları ve olası Irak'ın kuzeyindeki özerk yönetimin Irak Hükümeti'nin dile getirdiği çerçevede PKK'nin bulunduğu coğrafyadan koparılma kararlılığı da dahil olursa bu barınma sorunu PKK için daha bir sıkıntı yaratacak noktaya gelecektir.

   Türk Silahlı Kuvvetleri’nin iç güvenlik çerçevesinde yürüttüğü operasyonel faaliyetler ve sınır güvenliği özellikle Hakkari, Şırnak, Siirt, Van kırsallarında bu dönemde önemini koruyacaktır.

   İnsan olarak temennimiz; PKK'nin silah bırakarak dağlardan inmesidir. Vatandaşlık kimliğinin dışında alt ya da üst kimlikler üzerinden politika emperyalizm çağının geçmişte kalan gerçekliğidir. Hangi etnik kimliğe sahip olunursa olunsun, bu dönemde etnik kimlik üzerinden yürütülecek politikalar ulus devletlerde hiç bir etnik guruba fayda yaratacak bir talep olamaz.

   Bugün için Doğu ve Güneydoğu coğrafyasında var olan ve devlet tarafından da sürdürülen, Ağalık, Aşiret, Şeyh-Şıh gibi yapıların ortaya çıkardığı  “ortak iradelerin” de devlet ile ilişkisini gözden geçirmemek mümkün değildir. İktidar partisinin genel başkan yardımcısının istifa ediş sürecinin, etnik kimlik siyasetinin (sözde hizmet siyaseti) etkileri bu feodal yapının kendini sandıkta göstermesidir.

   Devlet aşiret ilişkisinde, aşiretler devlete mesaj göndermiştir.

   Yaygın kullanılan söze atıfla “Kimi oyları sayıyla, kimi oyları kiloyla değerlendirmek gerekir.”

   Aşiretlerin devlet ile olan ilişkilerinde PKK faktörünü, siyasallaşan Kürt milliyetçiliğinin rantlarını talep edecekleri bir dönemde “kiloyla olan oyların” sandığa yansıma biçimi aşiretlerin aldığı ayrıcalıklardan bu noktada tatmin olmadıklarını göstermektedir. İşin içine bir de PKK faktörü bindiğinde aşiretlerinde içinden çıkamayacağı bir Kürt milliyetçiliğinin şimdiden “kontrol altına alma” çelişkilerini askıya almış olmaları yada rantın daha da büyüyeceği umuduyla açıklanabilir.

   Devlet, aşiretler ile olan ilişkilerini doğu ve güneydoğu illeri için tekrar ve tekrar gözden geçirmek noktasındadır. “Vatandaşlık” kimliğinin bir yurttaşa yeteceği bir anlayışın, bir an önce hayata geçirilmesi önümüze koymamız gereken en somut çözüm önerisidir.

   Yerel seçimlerden çıkarılması gereken en önemli mesajın bu olduğunu düşünüyorum.

 

   Erdinc.Aydin@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Geçti ama

29 martta kalmadı bakalım nolcak..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.