Aşk Olsun Sana Çocuk

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

İleri demokrasi sağ olsun, referandumdan bu yana en imkânsız görülen yasaları hukuka uydurmamıza imkan tanıdı. Darbecileri yargılayabiliyoruz artık (!). Kafasına esen memleket yönetimine el koyamıyor! Koyamaz!

Moda oldu esas 12 Eylül’e 2011-2012 politika sezonunda giydirmek. Vatana millete hayırlı olsun!

 

Ya öncesi?

 

Mesela 1971…

 

12 Mart’ta bir muhtırayla hükümet düşürüldü. 1961 anayasasının bir kısmı büyük hukukçularca(!) ilga edildi.

 

Peşi sıra faturanın kesilmesi gerekti de türküdeki gibi çevirmediler mi Deniz’in yolunu?

 

Üç sembol isim yargılamalar sonucunda –hiçbir suç işlememelerine rağmen-  “TCK’nın 146.maddesi hükmü uyarınca” idam edilmeyi hak ettiler(!)

Ardından gidenler ise onları hatırlattığı için suçu ve suçluyu övmekle cezalandırıldılar.

 

6 Mayıs’ta üç fidan, üç yoldaş, üç devrimci devrimi yapmışlardı aslında.

 

Hiçbir zaman yaşlanmadan kalmayı başarmışlardı. Esaslı bir devrimdi. Kendilerinden 40 yıl sonra bile her mitingde en önde, her mitingde ellerde, her mitingde dillerdeydi. İşte Devrim buydu.

 

1972’nin 6 Mayıs’ı Ankara’ya yağmurlu bir günle gelmişti. Gökyüzü bulutluydu. Gökyüzü ağlıyordu.  Aradan 40 yıl geçti. Dillerde aynı türkü, aynı söz, aynı dava, aynı slogan ve her adımda en önde yürüyen aynı Deniz. Deniz hâlâ 24 yaşında.

Onları yargılayan savcı yardımcısı “boyun eğselerdi affedilirlerdi” diyebildi. İdamlara parlamentoda iki elini kaldırarak onay veren Demirel, “günün koşullarında asılmaları gerekirdi” dedi.

 

Boyun eğmediler!

 

Doğru bildiği yolda yürüdüler…

 

Ve 40 yıl geçse bile her eylemde en öndeler ve el üstünde taşınıp yürüyorlar.

 

Ve nice 40 yıl geçse de yürümeye devam edecekler.

 

Onlar bir kez şerefiyle öldü.

 

Onları asanlar Yusuf’un da darağacında söylediği gibi şerefsizlikleri ile her gün öldüler.

 

Ve 6 Mayıs, onlar için bir buluşma noktası oldu. Erdal Öz 37 yıl sonra 6 Mayıs’ta, avukatları Halit Çelenk ise 39 yıl sonra aynı günde onlarla buluştu.

 

6 Mayıs, devrimcilerin ölüm yıl dönümü değil, Buluşma yıl dönümüydü ve bu yıldönümü bu senede devam etti.

 

Nazım Usta’nın dediği gibi:

 

Ölenler dövüşerek öldüler, güneşe gömüldüler

Vaktimiz yok onların matemini tutmaya

Akın var güneşe akın

Güneşi zapt edeceğiz güneşin zaptı yakın!

 

 

İlker EKİCİ

ilker.ekici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.