Asker (?) ve Bilinmesi Gerekenler

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Fevzi Moray

 

  Değerli dostlar ve kahraman silah arkadaşlarım;

   Acımasızca yıpratılmaya çalışılan kalemizi gözümüz gibi korumamız gerektiğini her fırsatta sizlerle paylaşmaktayım. Ancak Kutsal camiamızdan olmayan Adnan PELVANLAR’ a ait aşağıdaki yazıyı okuyunca çok etkilendiğimi ve içimin oldukça burkulduğunu itiraf etmeliyim. Sayın PELVANLAR’ in bizim adımıza dile getirdiklerini takdirle karşılamakla birlikte, hala olaylara sessizliğimizin (!) şaşkınlığını yaşıyorum.  
   Malumunuz olduğu üzere kanımızdan beslenen sapkınlarca ‘cazibeli coğrafyamız’ Emperyalistlere yangından mal kaçırılır gibi satılmaktadır. Unutmayalım ki, dünyada bizden başka bağımsız yaşayan ülke de kalmamıştır. Neden mi bir tek biz ayakta kalabildik? Çünkü Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün bizlere emanet ettiği kutsal topraklarda 87 yıldır huzur ve güven içinde uyuyorsak, fedakar askerimiz sayesindedir de ondan.  

Kan emiciler bunu fark etmiş  olmalı ki, bitaraf (Atamıza bağlı) olan son kalemizi bertaraf ederek hedeflerine kısa zamanda ulaşmak istemektedirler. Ne zaman ki asker yasalarla tayin edilen asli görevlerini yerine getirecek girişimde bulunuyor, hemen Okyanus ötesinden malum silahlar ateşleniyor. ‘Seçimle gelen iktidarın yasal olmayan yollarla indirilmesi’ senaryosu ve Ergenekon muamması (!?) devreye sokuluyor.  
Okyanus ötesi dedim de aklıma geldi. Bütün dostlarıma Sayın Mustafa BALBAY’ in ‘ZULÜMHANE’ adlı kitabını okumasını öneririm..Özellikle 78 ve 79’cu sayfaları okuduğunuzda Edelman’ı daha yakından tanıma , sahte darbe notlarını kimlerin tezgahladığını ve WikiLeaks gerçeğini öğrenme  imkanı bulacaksınız.
Şimdide Yasalarımızın TSK’ ya verdiği görevlere bir göz atalım.. Anayasa’nın 117’nci maddesine dayanılarak TSK İç Hizmet Kanununun 35 maddesinde ve İç Hizmet yönetmeliğinin 85 maddelerinde askerin (Türk Milletinin) görevleri açıklıkla belirtilmiştir. ( yazının sonundadır)  
Fakat üzülerek belirtmeliyim ki, göz bebeğimiz olan Yüce Silahlı Kuvvetlerimiz, tarihin hiç bir döneminde Akbabalarca bu kadar baskı altına alınmamıştır. Ayrıca ne yazık ki kutsal ocağa uzun yıllar hizmet etmiş bizlerden, hiç utanmadan yaratılan ‘kahredici ortama’ sessiz kalmamız istenmektedir. Acımasızlar, biz emeklilerin etkinliğinin yalnız kalem kullanmakla sınırlı olduğunun bilincindedirler. Bir de buna satılmış medyanın baskıları eklenince sınırlı mücadelemizde çoğalmakta ve dolayısıyla etkin olmakta zorlanıyoruz.  
Ülkenin korunmasında ve kollanmasında birinci dereceden sorumluluğu olanlar da, susmaya devam ederse eğer, arkamızda ülkemizi savunacak güç bulmanın imkanı olmayacaktır.  
Yine yazılarımda Asker olarak Beklemenin (!) ve Bilinçli sessizliğin(!) günümüz savaşının ilk ve en önemli kuralı olduğunu sıkça dile getirmekteyim. Ancak ‘insaf be kardeşim’ dedirtecek şekilde askerin üzerine gidilmesi, sabır taşını bile çatlatacak seviyeye gelip dayanmıştır.  
Geceleri Türklüğünü unutan vatansızların, Türk Silahlı Kuvvetlerini sindirmek ve etkisiz hale getirmek istemeleri, Türk Milletini yüreğinden hançerlemektedir. Ayrıca biliyorsunuz gizli güçlerden nemalı ayarlı basın mensupları, meydanı boş bularak zehir saçan kalemleriyle Türk askerine yükleniyor da yükleniyor. Ülkenin korunup kollanmasında önemli görevleri olan askerimizin gurur ve onurunun bu derece ayaklar altına alınışı kabul edilebilir mi?  
Dokunaklı gelişmeler karşısında Kutsal ocağa özveriyle hizmet vermiş bizlerin, sessizliğinin altında yatan nedenleri bilmesi en tabii hakkı değil midir? Gerçekleri bildiğimizde biraz olsun yüreğimize su serpileceği göz ardı edilmemelidir..
Ha bu arada bizlere düşen görevleri de tekrar dikkate almak zamanıdır...
Ülkenin hazin durumu karşısında önemli olan; TESUD’ a ADD’ ye ve benzeri sivil toplum kuruluşlarına üye olan biz askerlerin aşağıda dile getirilenlere şu ana kadar ne yaptığıdır(!).
Yine önemli olan; ruhumuzu karartan , ülkenin ışığını söndürmeyi, rejimini değiştirmeyi hedefleyen düşmanların (!) yaptıkları karşısında Türk Milleti olarak şu anda ne yapmakta olduğumuzdur(!).. 
 
 
Keşke her zaman olduğu gibi aşağıdaki yazıyı da elimin tersiyle itebilecek gerekçelerim olsaydı. Ama gerçeklere ne kadar sırtımızı dönebiliriz ki? Yurdunu ve insanını seven bir Türk vatandaşı olarak uzun zamandır TSK' in suskunluğunun arkasında kabul edilebilir bir neden vardır diye umutla beklemekteyim.
Umutlarımızı umutsuzluğa dönüştürmek, bizleri çökkünlüğe sürüklemek kimsenin hakkı olmamalıdır.
Değerli silah arkadaşlarım, ölene kadar değişmeyecek ilkelerimizi ne çabuk unuttuk. Benim hala içimde sönmeyen ilkelerimden ilki, askerin siyaset yapmaması ve fakat olayları çok yakından takip etmesidir. Burada bir sorun yoktur. 
Ülke çıkarı söz konusu olduğunda güven sorunu yaşayan siyasilerin (!?)ruhunu okumanın, niyet ve maksatlarını bilmenin ve ona göre tavır koymanın ‘Siyaset yapmak’ olmadığını, bilakis asli görevin ifası olduğunu savunurum ben. Burada da sorun yok gibi görülüyor.
Ama bu vatan hepimizindir.
Bunun bilincinde olan TSK’ in Vatan savunması söz konusu olunca yerinde ve zamanında gerekli müdahaleleri yapacağına, ümidi tükenmiş, kanı çekilmiş Türk insanını ayağa kaldıracak taze kanı zamanında vereceğine inanırım ben. Yalnız burada zamanlama konusunda çekincelerim vardır benim.(!)  
Ümitsiz olmamamız gerektiğini , içinde bulunduğumuz çıkmazdan bizleri kurtaracak Türk Silahlı Kuvvetlerinden , milleti şahlandıracak kararların iyi bir zamanlamayla alınacağına adım gibi inanıyorum..
Bunun darbeyle, müdahaleyle uzaktan yakından alakası olamaz..
Söz konusu olan vatanı dış ve iç düşmanlardan korumak ise gerisi teferruattır. Unutmayalım ki; kutsal ocağın yıkılması , büyük zorluklarla kurulan , uğrunda sayısız şehitler verilen Türkiye cumhuriyetinin tarihten silinmesi anlamına gelecektir. 
 
 
Sonuca gel derseniz , Ülkemizin En Güvenilen Ve En Etkin Kalesi , Kahraman Türk Ordusudur. Ve bu kaleyi hiç kimse yok etmeye muktedir olamayacaktır (Nokta..)
 
Ocak 2011 İZMİR  
 
Saygılarımla.
Fevzi MORAY
                                                              ***** 
 

 
 
Sayın PELVANLAR’ in Özgeçmişi : Deneyimli bir siyasetçidir.Uzun  süre  MHP'de fiilen siyaset yapmıştır.,  Osman PAMUKOĞLU Paşa'nın kurduğu Hak ve Eşitlik Partisinin kuruluş aşamalarında büyük hizmetleri bulunmuştur. Dürüst, doğrucu bir karaktere sahip olduğu  Türk kamuoyunca dile getirilmektedir.
NOT:
İç hizmet kanunu 35 Madde: ’Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.’ 
 
İç hizmet yönetmeliği 85’inci madde : ’Vazifesi, Türk yurdu ve Cumhuriyetini içe ve dışa karşı lüzumunda silahla korumak olan, Silahlı Kuvvetlerde her asker kendine düşeni öğrenmeğe ve öğrendiğini öğretmeğe ve icabında son kuvvetini sarf ederek yapmaya mecburdur.’
 
  
Adnan PELVANLAR 
Emekli general, subay ve astsubaylarımıza, 
Geçenlerde bir grup emekli astsubay özlük hakları ile ilgili isteklerini miting yaparak duyurdular.  
Astsubaylarımız kendi maddi çıkarları için sokaklara döküldüler.  
Emekli general ve subaylarımızdan bu konuda bir ses yok. Demek ki emekli maaşlarından memnunlar.  
Zaten bakıyorum bilhassa üst rütbeli subaylar, generaller gayet rahat bir hayat sürüyorlar. Ortalıkta görünmemelerinin nedeni herhalde bu diyorum…  
Ülkenin sorunları karşısında kasaba, kasaba gezen, TV’den TV’ye geçen kaç general ve subayımız var? Em. Tümgeneral Osman Özbek, Em. Albay Erdal Sarızeybek, Em. Tümgeneral Armağan Kuloğlu başka da aklıma gelen isim olmadı… Ayrıca Parti kurarak farklı bir mücadele yolu açan Em. Tümgeneral Osman Pamukoğlu. Sayıları 5 veya 6, bilemedim 7, hepsi bu kadar… Bir de internet üzerinden seslerini duyurmaya çalışan çok az sayıdaki emekli subaylarımız.  
Tabii bu arada saçma sapan konuşan generaller hariç… Her şeyleri Fenerbahçe olanlar gibi…   
1950’lerde emekli olana generallerin geçimlerini sürdürmek için kitap tercüme ettiklerini biliyoruz. Acaba 1960 darbesinde bu düşük maaşların etkisi var mıydı?    
Konu para olunca sokaklara dökülen astsubay kardeşlerimizin; cezaevinde suçsuz yere yatan silah arkadaşlarının hakkını aramak akıllarına gelmez mi? Silivri’ye gidip duruşmalarda bulunup destek vermek akıllarına gelmez mi? Özlük haklarınız düzelirse sizler de ortadan kaybolacak mısınız?  
Ey emekli general ve subaylarımız sizler neredesiniz? Yazlıklarınızda, çiftliklerinizde, sahil kenarındaki evlerinizde mi?  
Türk Silahlı Kuvvetlerinin tesislerinden yararlanıyorsunuz… Orduevlerine girip çıkıp, kalıyorsunuz…   
Demek ki keyifler yerinde…   
Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı sürdürülen operasyonlara ne diyorsunuz? Bunlar sizi rahatsız etmiyor mu?   
Emekli maaşlarınıza yeterli zam alamazsanız ne düşünürsünüz? Sokaklara dökülür müsünüz? Zammı aldıktan sonra tekrar evlerinize mi kapanırsınız?  
Emekli general, subay ve astsubaylara sesleniyorum;
·        Suçsuz yere cezaevinde yatan silah arkadaşlarınız için bir şeyler yapmak içinizden gelmez mi?
·        Halkımızın, Ordumuza karşı olan güvenini sarstılar, kalkın insanlarla konuşun, kaybedilen güveni tekrar kazandırın…
·        Toplantılar düzenleyin, insanların katılımı için çalışın… Mitingler yapın…
·        Silivri’deki duruşmalara katılın, destek verin, moral verin…
·        Tutuklu silah arkadaşlarınızın aileleri ile dayanışma içinde olduğunuzu tüm iletişim araçlarını kullanarak herkese gösterin…
·        Hiçbir şey düşünemiyorsanız, yapamıyorsanız bari Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk adlı eserini okuyun… Belki yararı olur…  
Not: Tüm emekli ordu mensuplarına iletilmesi rica olunur.  
"BENİ  İNKÂR EDECEKSİNİZ. HATTA BÜHTANLA YADEDECEKSİNİZ. HİNT'E, YEMEN'E VE MISIR'A GİDEN FİKİRLERİM, ORADA FİLİZLENEREK GELİP SİZİ BOĞACAKTIR." MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL.

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.