Askeri Vesayete Götüren 2 Yol. Olan ve Olması Gerekenler

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Gökhan YILMAZ

Duayen Gazeteci Ali Dağlar’ın bir kitabını okuyorum. İsmi, Ordunun Dayanılmaz Ağırlığı, Basının Dayanılmaz Hafifliği…  Olması gerekenden çok ama çok iyi bir dille bahsediyor Sn. Dağlar. İki konu üzerine yoğunlaşmış ve ben de öyle yapacağım.

Demokrasi-Özgürlükler Alanı ve Sivil Toplum Gücü…

Şimdi –yapıtın içeriğinden de yararlanarak- bazı olan ve olması gerekenleri karşılaştıralım. Darbelere, askeri vesayetlerin önünü açan en büyük iki nedeni irdelemek adına...

Olan; Ülkemizde uzun, çok uzun yıllardır sistemin göbeğine oturmuş İslami-Sağ geleneği ne yazık ki halkların politika yapma hak ve görevini elinden almıştır. Oysa, özellikle Batı toplumlarında toplum sorunlarıyla ilgilenmek, ulusal ve uluslararası anlamda kamusal meselelere kafa yormak her yurttaşın doğal bir ihtiyacı ve geleceğinin teminatıdır. Ülkemizde demokrasi ve özgürlük alanı daralmış, bu alana daha az fikriyat sığar olmuş ve kişiler maalesef ‘’birey’’ olma yolunda epey negatif yol almışlardır. Hukuk, basın vb. alanlar üzerinde, artarak süre gelen baskı rejimi uygulanarak, askeri bir sistem vücut bulmaktadır.

Olması gereken; (Ordunun Dayanılmaz Ağırlığı, Basının Dayanılmaz Hafifliği Kitabı Sf:11-12) ‘’Özgürlükçü demokrasi, kamusal çıkarlara ilişkin bütün sorunları, yine kamunun gözleri önünde her yönüyle tartışılmasını, toplumsal yarar açısından gerekli görür ve bu çatışmayla en doğrunun ortaya çıkacağı inancına dayanır. Özgürlükçü demokrasilerde devlet mekanizmasını elinde bulunduranların, toplumsal ve siyasal güçler tarafından sürekli denetlenmesiyle sağlıklı bir düzenin kurulabileceğine inanılır. (Örneğin basın açısından düşüneceksek) Alman Federal Anayasa Mahkemesi’nin bir kararında da belirtildiği gibi: ‘’Özgür, devlet gücü tarafından güdülmeyen ve sansüre tabi olmayan bir basın, özgürlükçü devletin temel öğesidir.’’

Olan; Her yıl sayıları iyiden iyiye azalan ‘’aydın’’ sınıfına tabi insan sayısı, maalesef sivil toplum gücünün öne çıkması ve kayda değer bir etki yaratması olanağını engellemektedir. Resmileştirme, askerileştirme ve makine yaratma konusunda devlet kurumu elinden geleni yapıyor ve sivil toplum buna seyirci kalıyorsa, özgürlükçü demokrasi hamurunun mayası henüz o ülke sınırlarında oluşmamış, oluşamamış demektir. Ülkemizde, askeri vesayet bitirilmeye çalışılırken hemen akabinde sivil vesayetin başlatılması, her dönem bir korku hegomonyası oluşturmaya çalışılmasının en belirgin emaresidir.

Olması gereken; (Ordunun Dayanılmaz Ağırlığı, Basının Dayanılmaz Hafifliği Kitabı Sf:21-22)  ‘’Sivil toplum, gerçekte özgürlüklerin insanlar için bütün uygulanabilirlikleriyle var oldukları toplumdur. Sivil toplumu kendi sürerlilikleri içindeki yatay ve dikey geçişleriyle yaratan düzendir, onun bağrındaki tarihsel güç ilişkileridir. Çağdaş siyasal bilimler kuramına göre, modern devleti geleneksel devletten ayıran özellik, bir toplumda halkın siyasete katılma ve siyasetten etkilenişinin artmış olmasıdır. Bir toplum ne zaman kurtarıcıya ihtiyaç duymuş, hele hele üstyapı kurumlarından birinin içinden yanılsamaya dayalı, propagandayla parlatılan kahraman görünümlü kişilere bel bağlamışsa, o ülke rejimi en hafif deyimiyle yarı diktatörlüğe meyil duyuyor denilebilir. Sivil toplum, örgütlü toplumdur. Onun kahramanlara ihtiyacı yoktur. Oksijeni bilgi ve düşüncenin serbestçe dolaşımıdır.(Fikir hürriyeti)

Sivil toplum gücü gelişmiş bir ülkede, müttefiki özgürlükçü demokrasinin de gereği olarak kurtarıcıya, ordu müdahalesine çanak tutulmaz, ihtiyaç duyulmaz.

Türkiye’de askeri vesayet geleneği nedenlerinin baş mimarı olarak gördüğüm iki sebep bunlardı. Demokratik-Özgürlükçü bir ortam olmayışı ve Sivil toplumun sıfır gücü korkarım ki bizi daha çok askeri vesayetlere taşıyacak, çemberimizi daraltacaktır…

 

Gökhan YILMAZ

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Ülkemizdeki Demokrasinin Hali

Sn. Gökhan Yılmaz'ın kendince saptadığı; ülkemizde "Demokrasi-Özgürlükler Alan" ın darlığı ve "Sivil Toplum Gücünün" olmayışı, ülkemizi bir vesayetten diğerine taşımaktadır. Ona göre özgürlükçü demokrasi de fikir özgürlüğü ve basın özgürlüğü çok önemlidir. Fakat daha da önemlisi, ona göre, güçlü ve örgütlü bir sivil toplumun varlığıdır.

Sn. Gökhan Yılmaz'ın bu düşüncelerine katılmamak olanaksız!

Fakat bütün bu eksiklik ve yetersizliklerin nedeni; sadece devlet yönetimini elinde tutanların demokrasiyi bilmemelerinden değil, istememelerinden kaynaklanıyor.

O zaman kendimize şu soruyu sormakla yükümlüyüz: Neden istemiyorlar? Yanıtı çok basit; çünkü demokrasi onların işlerine gelmiyor. Özgürlükçü demokrasi neden işlerine gelmiyor? Çünkü halktan vekalet alarak iktidara gelenler; halktan gizli, halkın çıkarlarına aykırı

politika yaptıkları için! Onlar yaptıkları kirli ve halkın çıkarlarına aykırı işlerin halk tarafından bilinmemesini de sorgulanmamasını da istemiyorlar; o kadar! Onun için demokrasiden yana değiller. Ama demokrasi varmış gibi hareket ediyorlar.

"Vesayet" meselesine gelince..

Sn. Gökhan Yılmaz; BOP eş başkanı olan Başbakan Erdoğan tarafından "Askeri Vesayet" halkı ve bazı liberalleri kandırıp Türk Silahlı Güçlerine karşı yıpratma kampanyası yürütebilmek için düşünülmüş siyasi bir yemdir. Çoğu da bu yemi ısırmış durumdalar. Neden TSK yıpratılıyor? Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti tasfiye edilmek isteniyor; buna en güçlü direnci TSK göstereceğinden bu direncin kırılması şarttır.

Neden TSK'yı yıpratmak için "Askeri Vesayet" yemi kullanılıyor sorusunun yanıtı ise çünkü TSK'nın geçmişinde gerçekten bir çok darbeler olduğu için bu argüman halk nezdinde indandırıcı bir argüman da ondan!

Ama en son askeri darbe olan 12 Eylül 1980 den bu yana tam 32,5 yıl geçti. Bu süreç içinde tam 11 sivil hükümet değişti. Fakat hiç biri ne özgürlüklerin önündeki engelleri kaldırdılar ne de % 10 seçim barajı, dokunulmazlıklar, siyasi partiler ve seçim yasaları vs. gibi bu faşist darbenin yaptığı yasal düzenlemeleri kaldırdılar!

Şimdi burada "Askeri Vesayet" mi var? Yoksa "Sivil Aymazlık" ve hatta "sivillerin demokrasiye olan ihaneti mi?" söz konusu! Buna artık siz karar verin!

Cevap

Maalesef suçun büyük bölümü bizde, haklısınız çıkarımlarınızda...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.