Birleşmek, Yine Birleşmek ve Sonra Tekrar Birleşmek

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Bir tarafta kendilerine “dinci” ya da şeriatçı denen tümü ile “siyasi” bir örgütlenme var… Diğer tarafta ise, tam bağımsızlıktan ve laik Cumhuriyet’ten yana olan insanlar. Bu ikinci kesim Cumhuriyet insanının iki temel ilkesi mevcut:
·        Dinin, politika dışında tutulması, politik çıkarların perdesi - paravanası haline getirilmemesi.  Yani siyasal mücadelede, insanların inanç dünyalarının işe karıştırılıp, istismar konusu yapılmaması.
·        Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız bir siyasete kavuşturulması.
Böylece din, insanların moral ve manevi dünyası ile ilgili tümü ile kişisel bir olgu olarak saygınlığını koruyacak, kutsallığını muhafaza edecek… Ve içine politika karıştırılmasının önüne geçilerek kişilerin dini inançlarının istismardan kurtarılması temel ilke haline gelecek…
Gerçekte İslam’ı siyasete karıştırmak ve inancı bir ticari meta haline indirgeyerek oy kazanma aracı haline getirmek, dinin özüne, esasına ve varlık nedenine tümü ile aykırı bir yöntem… Din adına seçmeninden oy isteyen bir siyasi parti, toplumun kutsadığı inanca ait değerleri, kendi siyasi amaçları uğruna kullanıyor demektir. İşte İslam dinini bir ticari meta haline getirerek bundan kişisel çıkar umanların temel korkusu, bu niyetlerinin deşifre edilmesi yönündeki çalışmalardır.
Bunun böyle olması da son derece normal bir olgudur. Çünkü, Laik Cumhuriyet’in savunucularının karşı olduğu şey, onların ekmek parası haline getirdikleri bu çirkin yöntemdir.

Laik Cumhuriyet’in savunucuları, “dinin siyasete alet edilerek kullanılmasına karşı çıkmaktadırlar. Gerçekte inanca saygı budur. Bu kesimin laik Cumhuriyet’i savunanlara karşı sürdürdükleri düşmanlık politikasının ardında yatan temel neden, işte bu olgudur. İslam’da ibadet gizlidir. İnsanların dini inanç ve duygularını, toplum içinde bir gösteriş biçiminde ortaya koymaları, kendi kişisel inançlarını toplumsal bir gösteriye dönüştürmeye çalışmaları, dinin temel ilkelerine de taban tabana zıttır.
Gösteriş ve abartı, hem dini ve hem de ahlaki planda günah olduğu kadar, ayıptır da...
Ancak, bütün bu gerçeklere rağmen, ülkemizde, açık kartlarla oynanan büyük bir oyun sahnelenmektedir.

Üç koyan, on-üç alacağını ummakta... İnsanlarımızın din duyguları haraç-mezat pazarlanmakta, siyasal hesapların malzemesi yapılmaktadır. Ve bütün bu katakulli gidişat, kılı kırk yaran bir üç-kâğıtçılık marifeti olarak, her gün yeniden tezgâhlanmakta; yeniden hesaplanmaktadır...
Bu hesaplamaların içindeki en iri kalemlerden birisi ise, yabancı çıkarları ile kurulan ittifaklar, ortaklıklardır! Çünkü dini siyasete alet ederek bu ülkenin insanını gütmeye çalışan güçler, düdüklerini yabancı çıkarlarının taşeronluğunu yapmadan kolay kolay öttüremezler… Bu ittifak Osmanlı döneminde de vardı. Kurtuluş Savaşı’nda da… Cumhuriyet Türkiye’sinde de var… İşte tüm insanlarımız, bu ittifakın altını, üstünü, sağını, solunu, öncesini, gerisini, 19 Mayıs’ını, Lozan’ını, Erzurum ve Sivas’ını, Ankara’sının taşını ve gözlerinin yaşını silip, iyice bilip, öğrenmek ve bilinçlenmek zorundadır! Bunun başka yolu yoktur. Vatandaş ve yurttaş ve bu “aziz” millet; ancak böyle bir bilince ulaşıp birleştikleri takdirde bu mücadeleyi kazanabileceklerini görmek, bilmek, bunun böyle olduğunu önüne gelene söylemek, anlatmak ve birleşmek, yine birleşmek ve sonra tekrar birleşmek zorundadır…
Ne zaman mı? Hemen şimdi. Yani bugünden başlayarak…
faruk.haksal@PolitikaDergisi.com
LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
www.soruyusormak.com
www.dnm-ler.com
www.kitlecizgisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.