Bizde 60 Otel Yapardık

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Andreas Lordos’un mülakatını okudum geçenlerde bir gazetede. Kendisini ve ailesini çok iyi tanıyorum. Konstantinos Lordos’u da iyi tanıyorum. Daha doğrusu ailenin tüm fertlerini tanıyorum. Ne de olsa Serde Mağusa’lılık var, 74 öncesi Maraş’ta çalışmış olmak var.

Düz bir mantıkla tek taraftan bakarsak, çalışkan ve dürüst görünebilirler. Apartmanları ve otellerine ilaveten fabrikaları da vardı Lordos’ların.

Bir başka tanıdığım Maraşlı Rum anlatısında  “Maraş’ı narenciye ve dondurma satarak” inşa etmiştik diyordu.

Özellikle Andreas Lordos tam bir playboy’muş o Rum’un anlatısına göre.

Belli ki 1963-1974 döneminde bizler soykırıma uğrarken onlar rüya gibi günler, geceler yaşamışlar.

Bizler parasız, pulsuz, işsiz, elektriksiz, susuz, geleceğimize simsiyah bakarken onlar masmavi bulutlar, pespembe hülyalar içindeymiş.

Yollarda yürümemiz yasaklanmış, yakalananlar kuyulara atılıp üzerlerine yanmamış kireç dökülerek işkenceyle yok edilirken, Lordos gibi Rumlar bu soykırıma ses çıkaracaklarına günlerini gün etmişler, şimdi de kalkmış, “12 bin gece hep Maraş’ı özledim” diyor.

Varsın desin.

Niye son derece rahat ve soğukkanlılıkla “Varsın desin” dediğimi birazdan anlayacaksınız.

Kıbrıs Türkçemizde bir deyim var “Yukarıdaki (Allah) gonnara toplamaz” diye.

Aynen öyle oldu aslında.

1974 öncesinde bir mühendis olarak iş bulamadığım için düz işçi olarak Maraş’taki inşaatlarda çalışırken, EOKA’cı müteahhit ile EOKA’cı başkalfası beni çağırtıp övünürlerdi “Bu inşaatın sermayesi, size vermediğimiz Dünya Bankası yardımlarının sıfır faiz ve 20 yıl vadeli parasıdır” diye. Ardından da bir kahkaha patlatırlardı.

Adı Messios olan EOKA’cı müteahhidi bir keresinde ölümden kurtarmıştım. Üzerine hızla gelen bir aracın kendisine çarpmasına ramak kala üzerine atılınca paldır küldür kaldırımın üzerine yuvarlanmıştık birlikte.

İyi bir adamdı. Zaman zaman EOKA’cı damarı tutar beni işten atar, birkaç gün sonra da aratırdı.

 İnşa ettikleri binaların sermayesi biz Kıbrıslı Türklere verilmeyen Dünya Bankası Yardımları ile Kalkınma kredilerinin yüzde 30’luk bölümü idi.

Günümüzde bizlerle ortak bir devlet kurmak için müzakereler yaptığını iddia eden aynı Rum Hükümeti, bu paraları sadece ve sadece Rum yatırımcılara vererek golifa gibi dağıttılar ve “sıfır” faiz, 20 yıl vade ile Maraş’ta yatırıma dönüştürdüler.

Şimdide Sayın Andreas Lordos çıkmış, “ilk yatırımımı Maraş’tan aldığı arsalar üzerine inşa ettiği apartmanları satmasıyla başladığını, buradan elde ettiği gelirle de otellerini inşa ettiğini” söylüyor.

Çok merak ediyorum, yazısında söylediği gibi “Domates ve limon satarak” kim zengin oldu da, Giriye (Bay) Lordos bu satıştan kazandığı paralarla apartmanlar, oteller, fabrikalar yapmış.

Tüm servetinin üzerinde Kıbrıslı Türklerin ahı ve hakkı olduğunu bilmiyor herhalde.

Zaten Makarios hükümeti ve onun kahrından ölümünden sonra başa geçen Kiprianu, Vasiliu, Klerides ve Papadopulos hükümetleri büyük bir başarı ile 1963-1974 yılları arasında yaşadıklarımızı tarihlerinden ve okul kitaplarından silip çıkartmak için elden geleni yaptılar.

Şimdi konuştuğumuz Rumlara 1963-74 döneminde neler yaşadığımızı anlattığımızda ağızları açık kalıyor ve “banayiammu” (Aman Allahım) diyorlar.

Sıfır faizle, 20 yıl vadeli kredi bulsaydık, biz Kıbrıslı Türkler, bırakın Maraş’ı, Londra’yı inşa ederdik bu adada.

Sadece gülüp geçiyorum Rumların bu laflarına.

1963-74 döneminde bize uyguladıkları soykırımı, el koydukları taşınmaz mallarımızı, zirai ürünlerimizi, hayvanlarımızı ve yıllarca ekip biçtikleri tarlalarımızı elbet bir gün geri ödeyeceklerdi.

Allah yukarıda sadece bizi seyretmiyor, zamanı gelince ilahi adaletini de uyguluyor.

 

Prof. Dr. Ata ATUN

ata.atun@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.