BOP Eşbaşkanları ile Terör Çözülemez

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Aylin SAPAZ

   Hükümet iradesinin terörle mücadele konusunda yine tavizler verdiği dönemden geçiyoruz. Artık hiç kimse şaşırmıyor, verilen tepkiler gün geçtikçe azalıyor, yine bir uyuşturulma sürecinden geçiyoruz.

   Türkiye'nin doğusunda PKK terör örgütünü kollayanlar, yardım ve yataklık edenler gün gibi ortadadır. Gün gibi ortada olan hükümet bugünlerde Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “ırzına geçmeyi” elden bırakmıyor...

   Milli iradeyi yıllardır tabansız politika izleyerek uyutan hükümet, aldığı emirle Barzani ve Talabani’yi dostları ilan ederek terörle mücadele konusundaki çıkışlarını bir kez daha gözler önüne serdi.  Barzani ve Talabani'yi dost ilan edenler, ABD'nin çıkarları için çalışanlar PKK ile nasıl mücadele edebilir?

   Bu zihniyet iktidara hükmettiği sürece toplumsal adalet, birlik beraberlik, barış, eşitlik ve özgürlük kavramları uygulamaya nasıl geçebilir?

   Avrupa Birliği ile sürdürülen ve sürdürülmekte olan ilişkilerin Türkiye açısından ne anlam ifade ettiği, Türkiye'ye neler kazandırdığı ya da neler yitirildiği artık irdelenmiyor; irdelemek bir yana, konu bile edilmiyor. Sürdürülen tek yanlı ilişkiler, seçeneği olmayan tek yol olarak görülüyor ve bu ilişkiler, yalnızca resmi politikalarda değil düşünsel gücü yüksek olması gereken akademik çevrelerde de araştırılıp sorgulanmıyor; yalnızca övgüye dayalı yaymaca yapılıyor. Oysa halkın yaşam koşullarını, bağlı olarak ulusal çıkarları doğrudan ve olumsuz biçimde etkileyen bu ilişkilerin dikkatlice sorgulanması ve uygulanabilir sonuçlar çıkarılması gerekiyor.

   ABD silahları PKK’lı teröristlerin elinde çıkıyor. ABD bombalarıyla askerlerimiz şehit ediliyor. ABD PKK’yla temaslarını artık yalanlama ihtiyacı bile duymuyor ama aynı zamanda ABD hâlâ Türkiye’den müttefiklik adına İran’a karşı lojistik destek isteyebiliyor.

   Terörle mücadele konusunda en çok acının yaşandığı, en çok tavizlerin verildiği dönemlerden bir tanesi kuşkusuz AKP hükümeti döneminde oldu. Cezaevinden tavsiye edilen PKK’lılar bugün TBMM'de milletvekili oldu. [ABD]dullah Öcalan'ı İmralı'dan çıkarmak için açılım adı altında türlü oyunlar oynandı.

   Türkiye’de her türlü ihanet bedelsiz kalıyor, hatta ödüllendiriliyor. Birileri Türkiye’ye karşı ihanet planlarına ortak oldu. Türk askerine kurşun sıktı ve Türk milletine karşı terör uyguladı. ABD, PKK ve AKP  tarihte bir ilki gerçekleştirdiler. Bir devlete karşı hem isyan örgütlemek, hem kurşun sıkmak hem de o devletin zirvesinde oturmanın mümkün olabildiğini gösterdiler. Türkiye terörizmin en az riskle ve en büyük kazançla yürütüleceği bir ülke haline getirildi. Örnek olarak Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı azınlık mebuslarının hem devletten para aldıkları, hem kabineye girdikleri hem de devlete karşı isyan örgütledikleri bir karargâhtı; şimdi Türkiye tıpkı Osmanlı gibi aciz bir duruma sürüklendi.

   Hükümet yetkililerinin de söylediği gibi artık sokaktaki çocuklar bile her şeyin farkında. Türk halkı aslında şu günlerde bir yol ayrımında.  İçimizdeki hainler temizlendiğinde bize dışarıdan hiçbir gücün  hiçbir şey  yapamayacağının farkında. Bu durumda bizlere düşen görev halkımızın kenetlenip tek bir hedef için, ülke bütünlüğü için dostumuzu düşmanımızı iyi analiz etmek olacaktır.

   Bütün bu vahim olaylar devam ederken Tayyip Erdoğan'ın başbakan olarak seyirci kalması PKK ve teröre yardımını desteklemekte, onların cüretini artırmakta, moral olarak da Türk milletine ve Silahlı Kuvvetlere zarar vermektedir. Şurası gerçektir ki, AKP ile bölücülük arasında gizli bir işbirliği vardır.

   Tarihin tekerrürden ibaret olunduğu bilinci yok edildi, kendi çıkarları uğruna ülke menfaatlerini hiçe sayan sahte kahramanlar türedi.

   Artık bir kültür haline gelmiş şefkat, yüreklendirme, gizli mazeret;  olsa olsa toplumun doğuş döneminde geçerli olabilir.

   Gerçekleri görmekten kaçan kadrolar hala durumu saptırmayı sürdürüyorlar… Gelişmiş toplumlarda yaşam şefkatle değil başarıyla ölçülür, ancak başarılı insan yüreklendirilir.

   Türk ulusu artık yeni acılar, yeni uyuşturulmalar, yeni yalanlar, yeni oyunlar… vs. istemiyor.

   Türk ulusu acılara gömülmeden moralini yüksek tutarak terörle mücadele konusunda taviz verenleri uyarmalı, teröre karşı mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne de desteğini sürdürmelidir.

   Türk Silahlı Kuvvetleri ebedi Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’ün açtığı yolda, ulusunun kendisine olan güveninden güç alarak yoluna devam edecektir.

   Ordumuzun savaştığı ve şehit verdiği cepheleri bugün genç nesillere unutturan, unutturmaya çalışanlar, aslında geçmişimizi unutturmak istemektedirler. Bugün hala “al bayrak” altında yaşıyorsak bunun tek nedeni vardır: “Kahraman Ordumuz”.

   Türk ulusu terör belasını yok edebilir, nasıl mı?  “Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.” Yeter ki ülkenin bütünlüğünü savunanlar tüm kışkırtmalara, yalanlara, samimiyetsizliğe, timsah gözyaşlarına rağmen kol kola girip yan yana yürümeli…

   Bağımsızlık uğruna binlerce şehit verirken, binlerce masum insan katledilirken, insan hakları savunucuları “Allah” adıyla her yerde boy gösterip Büyük Orta Doğu Projesi eşbaşkanlığına soyundular. Büyük Orta Doğu Projesi Eşbaşkanının “Diyarbakır bir yıldız olabilir” söylemini kullanarak bağımsızlık savunucusu olduğu düşünülebilir mi?

   PKK destekçileri ABD emirleri doğrultusunda sıcak ilişkiler kurmaya devam eden zihniyet ülkeyi sarmışken terör çözülemez. PKK’nın ekonomik gücünü bankalarda koruyan AB ülkelerine karşı kılını kıpırdatmayan aciz bir hükümet terörü engelleyemez. Büyük Orta Doğu Projesi eşbaşkanlarıyla terör çözümlenemez…

   Şehitlerimizi anmak ve yaşatmak için biz “Şehit ve Gazi Aileleri” olarak buradayız.

   Peki siz neredesiniz?

   Samimiyetten uzak ideolojik çıkarlar peşinde yola devam ediyorsunuz.

 

   “Diren ey memleket! Kara kışta, kavuran yazda, bir avuç hainin ortasında, düşman kuşatmasında,  sağcı faşistlere, solcu faşistlere, emperyalist esirlere, satılmışlara, satanlara rağmen diren. Diren, Kuvayi Milliye şehitlerinle, gencecik yiten bugünkü şehitlerinle, Nâzım gibi şairlerinle, evrensel sevgiyi büyütenlerinle yediden yetmişe dayan. Diren ey memleket, senin için düşlerimi vermişim, ruhumda atan canı mı vermeyeceğim?” (Medine AKBABA)

 

 iletisim@politikadergisi.com

 

 

 

 [Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 24’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi salık veririz. Sayı 24’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.