Brüksel’e Rest (?)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bir zamanlar hiciv ustaları vardı (Şimdilerdeki gibi kendi söylediklerine kendi gülenler veya küfürlü konuşmayı komedi sananlar değil). Mesela Zeki Alaysa – Metin Akpınar gibi. Şimdi öyleleri yok. Onların yerlerinde de sağ olsunlar her şeyi en iyi kendilerinin bildiğini iddia eden siyasetçilerimiz var.
 
Sabah yataktan kalkıp, mahmurluğu atmak üzere kahvemi pişirip bilgisayar başına geçip tam gazetemi açtım ki, birden kendimi o büyük ustaların mükemmel yapıtı olan “Yasaklar”ın en can alıcı yerinde buldum sanki. Uzun uzun güldüm. Sevgili Egemen Bağış, Allah da sizi güldürsün. Başlığa bakar mısınız. “Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin iyi niyetli yaklaşımının sürekli engellendiğini söyledi ve Avrupa Birliği’ne, “Fişi çeken biz olmayız. Bu zevki Avrupalılara bırakırız” diyerek meydan okudu”
 
Sevgili Okur. Bana söyler misiniz, bu ülkede iktidara biat etmeyi yaşam biçimi seçenler dışında Avrupa Birliği’nin bizi kabul edeceğini düşünen kaç kişi var acaba? Ha, eğer Sayın Bağış o sözleri kendilerine biat eden kitle için söyledi diyorsanız, bunu baştan belirtse de bizler boşuna haberi okuyup zaman kaybetmesek olmaz mı?
Hatırlanacaktır; AKP iktidara geldiğinde ABnin ipine sımsıkı sarılmıştı. Öyle ki, AKP sayesinde Avrupa Birliği’ne gireceğimiz kesin havaları yaratılmıştı. Ucu açık, ne idüğü belirsiz bir tarih alındı diye Başbakanın keyiften dört köşe halkı selamlayışını, yandaş basının bir taraflarını yırtarcasına övgü yarışına girdiği günler daha hatırımızda. Bizler o zaman böyle bir şeyin olmayacağını, bunun işin doğasına aykırı olduğu yazıp söyledikçe vatan haini bile ilan edilmiştik.
 
Bu gün geldiğimiz noktayı Sayın Bağış çok güzel anlatmış “Fişi çeken biz olmayız. Bu zevki Avrupalılara bırakırız” işte uzun yıllardır AB ye gireceğiz diye gerek dış ülkelerin, gerek içteki işbirlikçi uzantılarının bizi getirdiği nokta burası. Fişinin çekilmesini bekleyen bir onulmaz hasta. AKP ve onun zihniyetindeki iktidarlar dizisinin Türkiye’yi getirip bıraktığı nokta işte bu. Sanırım bundan sonra iktidar yetkilileri çıkıp da ülkenin nasıl kalkındığından, refahtan falan söz etmezler. Bulunduğumuz komadan nasıl kurtuluruz ona kafa yorarlar.
 
Berlin duvarının yıkıldığı gün Avrupalının Türkiye’yi ortaklığa alma düşüncesi de yıkılmıştı. Gerek ABD, gerek AB Türkiye’yi her zaman mallarını satacakları bir pazar, istediklerinde kullanacakları bir ileri karakol, madenlerini sömürecekleri bir geri ülke olarak gördüler. O yüzden de Türkiye’yi alacak gibi yapıp almayarak kendi amaçlarını yerine getirmek için çabaladılar. Ülkemizde kendi oluşturdukları iktidarlar sayesinde de bunu gayet güzel becerdiler. Bütün bu müzakereler, toplantılar Türk halkını kandırmaya yönelik oyunlardı. Özellikle Türk halkı diyorum çünkü hükümetler hiçbir zaman bizim AB üyesi olamayacağımızı biliyorlardı. Oyunun birer parçasıydılar.AKP hükümetini bu konuda diğerlerinden ayrı tutuyorum. Onlar halkı kandırmak işini çok daha ileri götürdüler diye düşünüyorum. Kendi zihniyetlerine göre ülkenin işleyiş düzenini her bozmaya çalıştıklarında AB normları dediler. Daha ne zaman ve hangi şartlarda üye olma ihtimalimiz bile belli değilken onların kanunlarını bizim kanunlarımızın üzerine koyarak egemenliğimizi fiilen başkalarına devrettiler.

Bu satırları okurken kiminizin “fena mı AB normları” dediğini duyar gibi oluyorum. Tabii fena değil ama hem yöntem yanlış, hem de, iktidar bu ithal kuralları tam bir keyfilik içinde kabul ederek fayda değil zarar getirmesini sağlıyor. AB bizi neden almaz, sorusuna birçok yanıtlar verilebilir. Ama can alıcı ve belirleyici iki neden vardır.

1.      AB kendi sanayisi ve iş imkânları ile milyonlarca işsiz ve niteliksiz Türkiyeliye iş bulabilecek durumda değildir.
2.      Yaşadığı yere uyum sağlamak yerine orayı kendi köyüne benzetmeye çalışan Türkiyeliden çok korkmaktadır.
 
Bunları her hükümet bilir. Bilirde doğruları söylemek işine gelmez. Ben Sayın Egemen Bağış’ın bu demecinden sonra yine ikide bir hükümet yetkililerinin AB normları diye geveleyip geveleyemeyeceklerini merak ediyorum. Kendilerine muhalif olan kesimi kandırmaları imkânsız ama bundan sonraki tavırları kendi kitlelerini ne kadar kale aldıklarını, onlara ne kadar saygı duyduklarını gösterecektir.
 
İzmir. 2011
cem.tamturk@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.