Çağdaş İnsan(!?)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

ÇAĞDAŞ İNSAN; emeğinin yüceliğine, düşünce özgürlüğüne, demokrasinin erdemine inanan ve bunun için de savaşım veren kişi demektir.

Toplumun mutluluğu için çalışmayan, çabalamayan, gayret göstermeyen, vurdumduymaz, kendini geliştirmeyen, kimliğini egemen kültürün tahakkümüne terk eden insan, “Çağdaş” olamaz.

İnsan, kendine dayatılan acımasızlığa ve baskıya karşı tepkisini koyabiliyor, çürüyen değerler içinde yeni bir devinim içine girebiliyorsa çağdaş insandır.

Yaşam durağan olamayacağına göre çağdaş insan, bu gerçeği hiçbir zaman göz ardı etmemelidir.

***

Türkiye, “Çağdaşlaşmaya” ve “Çağdaş İnsan/Vatandaş” oluşturmaya Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Cumhuriyet devrimiyle başlamıştır.

Tabii ki daha önceleri de Türkiye için çağdaşlaşma hamleleri atılmış; fakat bu yapılan reformlarda istenilen başarı elde edilememiş, yenilikler reformcu kişilerle anılmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunun gerçekleştirdiği 17. ve 18. yy.daki yenileşme hareketleri de, sanırım “Çağdaşlaşma” adına olmuştur… Demin de belirttiğim gibi sadece yenilikçi kişilerin çabalarıyla gerçekleştirilmiş olduğundan ötürü de, istenilen başarı elde edilememiştir.

Türkiye, çağdaşlaşma ve muadil devletlerin düzeyine çıkma serüvenine “Cumhuriyet Devrimiyle” başlamıştır, diyebiliriz.

***

Bugünün Türkiye’si, Atatürk’ün zamanına göre hayata geçirdiği önemli değişikliklerle hâsıl olabilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması ve Cumhuriyet rejiminin ilanı, ülkemizi daha “çağdaş” yönetebilmek adınaydı…

Saltanat ve Halifelik makamlarının ilga edilerek egemenliğin millete devredilmesi ve Türkiye’nin geleceğinin demokratik teamüller gereği millet iradesinin uhdesine tevdi edilmesi, sanırım “Çağdaşlaşma” hamlelerimizin kilometre taşlarının en önemlileri idi…

Böylelikle, çağdaş insan/vatandaş oluşturulması yolunda önemli adımlar atılmıştır.

***

Her ne olursa olsun ülkemiz, çağdaşlaşma yolundan taviz vermeden yoluna devam etmiştir.

Bunca demokratik yaşamın kesilmesine yönelik ara rejim diyebileceğimiz darbe teşebbüsleri ve darbelere rağmen ülkemiz, rotasını daima çağdaşlaşma yönüne kırmıştır.

Acaba, bugün için de “çağdaşlaşma” hedefimiz devam etmekte mi?

Kul ve köle anlayışından “Vatandaş” mertebesine yükselen insanlarımız, bu zamana kadar gerçekleştirilmiş çağdaşlaşma hamlelerinin ve hareketlerinin farkında mıdır?

Cumhuriyet devrimi, ülkemizin en önemli çağdaşlaşma atılımı idi… Osmanlı İmparatorluğunun yüzyıllarca hüküm süren varlığının, dramatik şekilde son bulması, emperyalist devletlerin bu coğrafyalardaki bitmez-tükenmez hırsları ve hedefleri, herkesin kolaylıkla kotaramayacağı bir “Türk Mucizesinin” var edilmesi…

Evet, bu Türkiye için çok önemli bir dönüşüm idi…

***

2014 Türkiye’sinde Cumhurbaşkanlığı seçimi, ilk defa halk tarafından gerçekleştirilecek.

Halk, oyunu kullanarak kimin Cumhurbaşkanı olacağına kendi “hür iradesi” ile karar verecek!

Acaba, Türkiye için bundan sonraki gelişmeler daha çok çağdaşlaşma adına mı olacak; yoksa birer birer Cumhuriyet kazanımlarından dönüşler mi yaşanacak?

Laiklik? Laiklik ilkesi, önümüzdeki süreçlerde acaba yine içi boş tartışmalara malzeme edilerek aşındırılmak istenecek midir?

Parlamenter demokratik rejimden “Başkanlık” yönetimine geçiş, acaba önümüzdeki günlerde bir çağdaşlaşma hamlesi mi olacaktır; ya da ülkemizde onca sene kesintilere rağmen varlığını sürdüregelmiş demokratik parlamenter rejime deli gömleği giydirmek mi olacaktır?

***

Çağdaş insan, toplumda meydana gelen gelişmelerden asgarî seviyede dahi olsa haberdar olmalıdır.

Çağdaş insan, düşünmeli ve sorgulamalıdır…

Çağdaş insan, kendisine bir şeylerin dayatılmasına izin vermemelidir…

Çağdaş insan, ülkesinin müdahil olduğu konularda ve gelişmelerde millî bir tavra ve düşünceye sahip olmalıdır.

Aynı zamanda… Çağdaş insan

Evrensel hukuk kurallarına inanmalı, demokrasinin erdemini bilmeli ve temel hak ve özgürlükler bağlamında elinden gelen siyasal savaşımı da vermelidir.

Çağdaş insanın duyargaları sürekli açık olmalıdır. Ülkesinde ve dünyada cereyan eden gelişmelere karşı kayıtsız ve duyarsız olmamalıdır…

***

Bilmem farkında mısınız?

Türkiye’de estirilen değişim rüzgârlarının şiddeti arttıkça, “Değersizleştirme” süreci de hızlanıyor.

En anlamlı ve önemli değerlerimiz bile, değersizleştirme furyasından payını alıyor(!)

Bu bağlamda topluma için için işleyen “Kayıtsızlık” duygusu da, endişe verici boyutlara ulaşmakta…

Geçmişte, ülkemiz ve toplumumuz için önemli olan ve hatta lafı edildiğinde bam telini sızlatacak hususlar, artık gündeme bile gelemiyor!

Gündeme gelenler ise, yeterince ilgi göremiyor.

İlginç değil mi?

Ülkemizin geleceğini, birliğini ve bütünlüğünü yakından ilgilendiren konular, medyada genişçe yer bulur, kamuoyunun duyarlılığı hep üst düzeyde tutulurdu…

Sanki… Şimdi bir yozlaşma ve değer kaybı yaşıyoruz…

***

Evet…

Medya ve ülkemizdeki misyonu gündemimizi çarçabucak değiştirmekte pek mahirce kullanılmakta.

ATATÜRK, okullardan ve toplumun hafızasından silinmek isteniyor.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yerine, çakma lider konmaya çalışılıyor.

Atatürk’ün çağdaş Türkiye’si; hırs ve ihtiraslarına yenik düşmüş, emperyalist güç odaklarının güdümünden kopamayan politikacılar vasıtasıyla, sanki her gün geriye götürülmeye çabalanıyor…

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün çağdaş Türkiye’sinin çağdaş yurttaşları, yurttaş oldukları unutturularak, tam bir itaat ve biat ile tekparti “Yoldaşı” yapılmaya çalışılıyor.

***

Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından gerçekleştirileceği kritik dönemeçte çağdaş insanlara, erdemli insanlara, her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olacaktır.

Çağdaş insan, kendisine zülüm eden, kendisine bir şeyleri dayatan, kendi yaşam tarzına saygı duymayan, çeşitli vesilelerle mahalle baskısına cevaz veren siyasal zihniyetlere “boyun” eğmez.

Eğmemelidir de…

Çağdaş Türkiye’nin çağdaş insanları, bakalım ne kadar “Çağcıl” bir anlayışla demokrasiye, Cumhuriyet Türkiye’sine, çocuklarının geleceklerine ve istikbaline sahip çıkacaklar, göreceğiz…

Zaman, yine her şeyin şahidi olacak…

Zaman; Türkiye’nin çağdaş yurttaşlar ülkesi mi, yoksa iradeleri ellerinden alınmış ruhsuzlar ülkesi mi olacağını da gösterecektir…

 

Erhan SALMAN

erhan.salman@politikadergisi.com

Yorumlar

Nerde Çağdaş İnsan ?

Çağdaş insan olmak birey olmakla alakalı bir konudur. Ancak ülkemizde birey olmuş,kişilik sahibi aklıyla özgürce düşünen sorgulayan insan sayısı ne kadardır? Azınlıktadır,çünkü çağdaş insanın yetişip yaygınlaşabilmesi için eğitim sisteminin akıl,bilim ve teknolojik gelişmeleri eksen alması gerekir. Peki Türkiyede öncelikle akp iktidarı dönemiyle birlikte tüm okullar birer medrese ve imam hatipe dönüşmüşken, çağdaş kafalı insan nasıl yetiştireceksiniz?Akp iktidara geldiğinde imam hatip okulu sayısı 70 bin iken 12 yıl içinde bu sayı 500bine çıkmıştır.Nerde yetişecek çağdaş insan. Bir zamanlar köy enstitüleri ülkenin en ücra köşelerinde yoksul köylü çocuklarına gerçekten bilimsel,akılcı ve teknik eğitimi vermişler,ve o okullardan yetişen pek çok aydın,sanatçı yazar işte bu okulların açtığı olanak sayesinde ortaya çıkmışlardır. Mustafa kemal,kemalist devrimi işte bu yüzden aydınlanma devrimi olarak tasarlamış,önce milli eğitime el atarak,insanı kişilik sahibi,aydın düşünceli,çağdaş kılmak yolunda ciddi adımlar atmıştır. Ancak onun vefatıyla inönü önce köy enstitülerini kapatmıştır. 1950 den sonra da demokrat parti ve menderes,eski tas eski hamam halk çocuklarını eğitimsiz,dolayısıyla kişiliksiz,dinsel baskının sonucunda da biat eden,şabloncu,her şeyi parada maddede gören bir kültürü Türkiyeye hakim kılmışlardır. Bu özünde emperyalist bir kültürdür. Bugün gidin sokakta yurttaşa sorun para mı değerlidir, yoksa bilgi mi diye çoğunluk para diyecektir. Tabii ülke birden bu kültürsüz duruma birden gelmedi bunun arka planında abd emperyalizmin Türkiyeye dayattığı kültür emperyalizmin payı büyüktür. Ekranlarda 24 saat amerikan filimleri yetmez gibi Türk sineması yabancı filimlerin istilasına uğramış,edebiyat ve sanat hayatı bundan olumsuz yönden etkilenmiştir. Artı insanlar her sözde bilgiyi Tv kanallarından alırken,düşünme,sorgulama,haberin arka planında ne gibi diyalektik süreç var onu algılayamamakta ve doğruyu bulmakta hatalara düşmektedir.Çağdaş insana toplumda ihtiyaç çok fazladır,ancak bu insanı yaratacak zemini nerede bulacağız? Eğer bugün batılı toplumlar bu konuda ilerde ise bunun asıl nedeni laik aydınlanma devrimini tüm boyutlarıyla hayatlarına yansıtmalarındandır. Bu pazar seçim var örneğin,ancak millet geçim derdine düşürüldüyse,adaylardan üçü de birbirine yakınsa hangisini seçecek.Boykot çözüm olamaz.Çünkü boykot erdoğanın işine yarıyacaktır. Chpnin adayı çağdaş olabilir,çünkü aslında çağdaşlık çağa özgü,çağın adamı demektir bir ölçüde,ama ne denli soldadır?Ne denli kemalisttir? Hep bu sorular aslında bizim az gelişmiş ya da gelişmekte olan bir toplum olmamızdan kaynaklanmaktadır. Türk halkının seçimi bizim çağdaşlık göstergemizdir. Kimi seçiyoruz? Seçtiğimizi kişi hangi niteliklere sahip.Biatçı gelenekten gelen imam hatipden yetişen bir kişi bu ülkeyi,hele cumhurbaşkanı olduğunda laik demokratik özgürlükçü sosyal adaletçi bir sosyal yapıya kavuşması için ne yapacaktır,icraatları ve vaadleri nelerdir bu konuda?Ülkemizde ulusal gelirin yüzde doksanını nüfüsun yüzde beşi yani 2-3 milyon parababası paylaşırken çağdaş insanın yetişmesi çok zor. İşte bu yüzden sosyalizm bir gün mutlaka bu ülkede kemalist devrimi taçlandırıp,sömürüsüz sınıfsız toplumu inşa ederek Türkiyenin bu çarpık dışa bağımlı kapitalist düzenine son vererek insana kişilik kazandıracak, parababalarının saltanatı son erecektir.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.