Cemaat Bel Altından Vuruyor...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Hanefi Avcı’nın kitabı “Haliçte Yaşayan Simonlar - Dün Devlet, Bugün Cemaat” yayınlandığında, yer yerinden oynayacak sanıldı. Daha doğrusu, içinde vatan sevdasından başka bir şey bulunmayanlar öyle sandı. Hatta cemaat bile öyle sandı ve sessizliğe büründü. Bu gün insanların kış uykusunda olduğunu gören cemaat belden aşağı vurmaya başladı. Emrindeki gazeteler kir atmaya başladı bile. Aslında haklılar da. Böyle bir kitabı okuyup da yeri yerinden oynatmıyorsak, tezgahlarını kafalarına geçirmiyorsak başımıza gelecek her şeyi hak ediyoruz demektir.

Bendeki son bilgi bir haftalık ve kitabın 350,000 civarında sattığını söylüyor.

Yetmişikibuçuk milyonluk ülkede böyle bir kitap yayınlanıyor ve 350.000 satıyor. Vah ki ne vah. Bu bize hiç okumadığımızı gösteriyor. Okumayan bir toplumun demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten bahsetmeye hiç ama hiç hakkı yoktur. Kimse bana “Efendim kitaplar pahalı, biz evi zor geçindiriyoruz” demesin. Birçoğumuz günde beş lira verip sigara içiyor. İstenilse ayda bir kitap alıp okunur. Hatta değişme yöntemi ile çok daha fazlasını okumak mümkün.

Gelen geçen hiçbir hükümetin yandaşı, uşağı olmayan Sayın Avcı bu gün işsiz bir Emniyet müdürü. Oysa istese çoktan vali olmuştu. Yakında Silivri’de görürsek hiç şaşmayalım. Avcı kitabında aynen şöyle bir tespitte bulunuyor:

Alışılmadık Polisler

Polis teşkilatı eskiden birbirini korur, kollar, birbiri aleyhinde şahitlik yapmazdı. Biz bu durumdan şikayetçi idik. Yanlış yapan kendi meslektaşımız da olsa bu konuda şahitlik yapılmasını, bilgi verilmesini isterdik. Ben, teşkilat içersinde rüşvet yiyen, irtikâp yapan polislere karşı en çok tahkikat yürüten kişiyim. Her olayda delil ararız ama polisin karıştığı bir olayda daha ciddi, daha inandırıcı deliller bulmadan o polisi şüpheli yapmayız. Rüşvet alırken, suçüstü, fotoğraf ya da video görüntüleri ile yakalamamıza rağmen teşkilat içinde tahkikatın hissettirilmeden yapılması arzu edilir, keşke daha az ceza alsalar, görevden uzaklaştırılmasalar şeklinde umut edilirdi. Bu, zorlu görevlerde beraber çalışmanın verdiği dayanışma ve yakınlaşma duygusudur.

Oysa şimdi işler değişti. Bir gurup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor. İşlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok. Tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar.

Ben aslında bu psikolojiyi tanıyorum. Bir örgüte, ideolojik bir guruba ya da bir cemaate bağlandın mı, kişisel iradeni ve özgürlüğünü kaybedip o gurubun liderliğinin iradesine kendini teslim ediyorsun. Yanlış ya da doğru diye bir şey kalmıyor, gurubun amaçları her şeyi belirliyor, hak da adalette izafi bir hale geliyor. Tıpkı Simon’daki gibi ideoloji karşısında gördüğün ya da bildiğin değil sana anlatılanlar doğrudur. Böyle bir ruh halinde haksızlığa uğradığını düşündüğün kardeşini bile koruyamazsın. Bu gün de geçerli olan durum aslında bu. Ben içinde bulunduğum tarafın hak, adalet, iyilik, güzellik diyerek Simonlaşmayacağını zannediyordum. O yanlışa düşmek başkalarına mahsustu, bizde böyle bir şey söz konusu bile olamaz sanıyordum, maalesef yanılmışım. Şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslekdaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir guruba bağlanmış, o gurubun disiplinine tabi olmuş örgüt mensupları var.”

Sayın Avcı, içinde büyüdüğü, en alt kademeden en üst kademeye kadar geldiği polis teşkilatını böyle anlatıyor. Hatta gerekli belgeleri gerekli yerlere verdiğini de söylüyor. Derhal harekete geçmesi gerekenlerde “tık” yok. Ama yandaş basın yavaş yavaş bel altından vurmaya başladı bile. Bu durum AKP’nin de cemaat emrinde bir parti olduğu iddialarını güçlendiriyor.

Referandumda evetlerin fazla çıkması ile cemaat şimdiye kadar giremediği birkaç önemli noktayı daha ele geçirdi. Her şey önümüzdeki seçimlerde belli olacak. Hür, özgür, demokrat ve birey mi olacağız, yoksa cemaatin kölesi mi? Bu konuda çok çalışmamız gerekiyor. Sadece oyumuzu doğru partiye vermemiz yetersiz. (Birçoğumuzun yazlıklarını tercih edip oy kullanmadıklarını biliyorum ve yüzüm kızarıyor.) En azından şu kitabı alalım, en az iki sefer okuyalım ve okuması gerekenlere de okutalım.

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

ben bu kitabı okumadım ve okumayacağımda.

cemaat ve tarikat sızmalarını çok daha önce UĞUR MUMCU ve NECİP HABLEMİTOĞLU'da yazmışlardı. ölüm tehditleri almalarına rağmen tanık oldukları konuları,belgeleriyle birlikte korkmadan açıklamaya devam ederek canları pahasına açıkladılar, ve bedelini canlarıyla ödediler. bir kaç yılda unutuldular.
mustafa balbay içeride. erzincan cumhuriyet baş savcısı ilhan cihaner içeride.
ADD.başkanlığı yapmış ŞENUYGUR içeride ve yalnız.
herbiri mücadele ettiler ve emekliliklerinin yaklaşmasını beklemediler.
ülkemizde cemaatin kadrolaşması yeni değil. eminim onlarca yıl tanık oldu hanefi avcı bunlara. peki neden şimdi kitap yazarak,bazı şeyleri zamanı gelince açıklayacağını söylüyor. ben okumadım siz okudunuz bu durumda neden mücadele etmediğini, bu günlere kadar üç maymunu oynadığını kitabında yazıyormu ?
ayrıca bu güne gelene kadar neden beklemiş ? ve bu saatten sonra ne değiştirecek ?

NECİP HABLEMİTOĞLU ' ölüm tehditlerine rağmen tamamladı kitabını ve 2002 yılında öldürüldü. ''KÖSTEBEK'' adlı kitabı raflarda ilgi bekliyor. ayrıca kitabını yazarkende tehditlere aldırmadan savcıları göreve çağırıyordu.
millet olarak biraz vefalı olmamız gerekiyor önce. reklamı iyi yapıldığı için herkesin yoğun ilgi göstererek aldığı bir kitaptan önce tarihin acı kan dolu sayfalarına ve daha cesur ve canları pahasına adlarını yazdıran basın şehitlerimize vefa göstermeliyiz. önce onlrın kitaplarını okumalıyız ve hiç çıkar ve maddi beklenti içine girmediler onlar. saygılarımla.

Hanefi Avcı

Geregek Necip hablemitoğlunu gerek Uğur Mumcuyu çok okudum. Her ikisi de Türk demokrasisinin, insan haklarının yılmaz savunucusudurlar. Onların değerlerini yadsımak tabiiki mümkün değil. Ancak Hanefi Avcının durumu farklı. Aslında çok rahat fetullahçı diyebileceğimiz bir kişi. Böyle bir kişi isyan ettiğine göre, hemde başına ne geleceğini bilerek isyan ettiğine göre bu olayın iyi incelenmesi gerekiyor.

Hanefi Avcı günah çıkarıyor

Kitabın okunmasından yana değilim. Yararlı olduğunua inanılan her kitap okunur. Ben kitabı yeni okumaya başladım. geniş bir değerlendirmeyi kitabı bitirince yapacağım. Ancak okuduğum ilk yüz sayfada Hanefi Avcı resmen günah çıkarıyor. Bilindiği gibi kendisi 12 Eylül döneminin işkencecilerindendir. Mersin'de Ali Uygur isimli devrimciyi işkencede ölümüne sebep olmuştur. Kendisine bu yüzden "Takunyalı faşist" lakabı takılmıştı. Bütün bunlardan sonra kendini temize çıkarmaya çalışması ve devrimcilerinden aslında bu ülkeyi sevdiğini onların herbirinin çok okuyan, zeki insanlar olduğunu ve kendi görüşlerinin yanlış olduğunu söylemek işkence yaptığı ve hayatlarını kararttığı onlarca genci geri getirmiyor.

Saygılar
A.İhsan

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.