Dilenci…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

“Selam verdim almadılar, rüşvettir deyu” anlayışından açıkça dilenme anlayışına geçtik artık. Haber bomba gibi patladı. Başbakana Bayram namazından çıkışta mikrofon uzatıp dilenen muhabir günün konusu oldu. Kınayan kınayana. İşin komik tarafı kınayanların büyük bölümü de gazeteci takımı. Neymiş efendim? Gazetecilik onuruna yakışmamış. Bu cümle benim gibi birçok kişiyi hayrete düşürdü. Birkaç istisna dışında o gazetelerde onur mu vardı? Biz mi bilmiyorduk?

Patronların yağcılık karşılığı aldığı avanta işler hiç de gizli kapaklı yapılmıyor artık. Eh hal böyle olunca da muhabirin harçlık dilenmesi çok da göze batmamalı. Kendini savunan muhabir ben işimi yaptım, gündem oldum, demiş. Aferin diyoruz.

Karga seslilerin (Kargadan özür dilerim) çıplak vücutların sergileyip şarkıcı oldukları, sineme oyuncusu denen yeteneksizlerin bilmem hangi tezgahlardan geçtiği ülkemizde bir muhabirin böyle kariyer peşinde koşması da anlaşılır bir şeydir.

Aslında sistemimiz tamamen sadaka ile yaşama sistemini dönüştürüldü. Herkes bir yerlerden bir şey bekliyor. Gidip de bir yerlerde çalışıp ekmeğini taştan çıkaracak yerde bir partinin dağıttığı kömür ver gıda karşılığı oyunu verinin bunlardan farkı nedir ki?

Muhabiri veya onu bunu sorgulayacağımıza artık sistemi sorgulama zamanımız geldi diye düşünüyorum. Nereye gidiyoruz? Uzun yıllardır yavaş yavaş, son on yıldır ise hızla dönüştürülüyor, parçalanıyoruz. Başta bağımsızlığımız olmak üzere Mustafa Kemal’in dehası sayesinde kazandığımız değerler bir bir elimizden kayıp gidiyor. Ilımlı İslam felsefesi gereği millet sadaka kolik yapıldı ve uyuşturuldu. Dikkat ediniz. PKK güneydoğuyu özerklik adı altında bizden kopartmak istiyor, bir avuç insan dışında kimsenin sesi çıkmıyor. İtiraz edenler hainlikle damgalanıyor, uyuşmuş toplum sahip bile çıkmıyor.

Ekonomi batağın içine girmiş, üretmeden tüketmek, borç üstüne borç yapmak kimseyi rahatsız etmiyor. Nasıl ki kişisel borç ödenmediğinde bir süre borcu takla attırabilirsin ama sonuçta icra gelir evini elinden alırsa, yarın dış alacaklılar ya borcunu öde, ya da topraklarını ver diyeceklerdir. Uyuşmuş toplumun umurunda bile değil.

Kör topal giden sorgulayıcı eğitimden temelli vaz geçiliyor ve beyni ortaçağ karanlığı ile sislenmiş nesiller yetiştiriliyor, ne oluyoruz diyen yok.

En kötüsü bizi yönetenler yeni anayasayı terör örgütü iye eşgüdüm içinde hazırlıyorlar, yarın da kendi deyimlerinle hap gibi yutturacaklar, yani bizi terör örgütüne kurban edecekler, millet öyle bakıyor.

Her birisi bir halk hareketine neden olması gereken böyle durumlar maalesef halkı hiç etkilemiyor. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş. Belki aç, belki tok, ama insan olmanın onuru ile dimdik ayakta durup hiçbir haksızlığa izin vermememiz gerekirken nereden bir haksız kazanç elde ederizin peşindeyiz. Bu durumda daha çok dilenci çeşidi görürüz.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.