Doğru Tarih, Doğru Dil

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

   -Asıl Gerçek-

Tarihin geçmişi gösterme mükemmelliğinin yanında geleceğe de ışık tutma cevheri olduğu herkesin teslim etmesi gereken bir gerçeklik. En azından tarih bunu söylüyor (!).

Vefat etmeden önce mirasının bir bölümünü Türk Tarih Kurumu’na bağışlayan Mustafa Kemal Atatürk de sanırım yukarıdaki cümleyi birçok yerde doğrulamıştır. Mirasını bırakma anlayışı bunun sanırız ki bir göstergesi. Aynı şeyi Türk Dil Kurumu için de yaptığını belirtelim. Bunu belirtirken de tıpkı tarih gibi dilinde geçmişi gösterdiğini ve geleceğe de vurgu yaptığını belirtelim.

Ve sarsıcı bir noktaya da temas edelim: “Dilin söyledikleri tarihi, tarihin gösterdikleri dili oluşturuyor.

Kanıt mı arıyorsunuz? İşte size kanıt;

Mirasını bu iki kuruma aktaran liderin söylediklerine bakmak lazım. Mustafa Kemal’in 20 Ekim 1927 tarihinde yazdığı Gençliğe Hitabe bir tarihi, o tarihin yarattığı akım bir dili oluşturmuyor mu?

Karl Marx örneğini de verelim. Karl Marx’ın düşünceleri bir tarih yarattı ve o tarih bugün herkesin dilinde değil mi? En azından bu tarih dilimize yeni söylemler kazandırmadı mı?

Düşünürlerin söylediği her şey tarihten ileri gelir, bu tarih de yeni söylemleri doğurur. Dolayısıyla tarihin, geleceği anlamlandırması adına gerekli olan araçlarından birisi de dildir.

Şimdi Mustafa Kemal’in neden böyle bir davranışta bulunduğunu daha iyi kavramış olmamız gerekiyor.

   -Çarpıtma-

Peki, yukarıda söylenenleri çarpıtanlar yok mu?

Elbette ki var. Peki, bu çarpıtma nasıl oluyor?

Tarihin çarpıtılması dili de çarpıtıyor ve tarihsel eksen kayması gerçekleşiyor.

Bugün Kemalizm’in olduğundan farklı bir şey gibi gösterilmesi, ya da sosyalizmin sosyal demokrasi olarak tanıtılması çabaları bu ideolojilerin çarpıtılması olarak ön plana çıkıyor. Buna negatif yönde çarpıtma demek her haldeki yanlış olmaz. Pozitif yönde çarpıtma ise, eksileri olan bir şeyin sözde artılarını ön plana çıkartarak, artıların eksileri götürmesi olarak tanımlanabilir.

Şöyle ki,

Kapitalizmin, emperyalizmin kötü noktaları anlatılmıyor. Anlatılmayı bırakın anlatanlar bile dışlanıyor. Dolayısıyla bu akımlar tarihe iyi olarak sunulup söylemleri evrenselleştiriliyor. Dilin kendisini kaybetmesi ise “Tamam kelimesine “Okey” denmesiyle” tezahür ediyor.

   -Günümüzün Türkiye’sinde Durum-

Bu satırların yazarı, geçmişte son isteğiyle bile örnek olmuş bir liderin takipçisi olarak, bu ülkede yaşananlar yüzünden, bahsi geçen liderin, Mustafa Kemal Atatürk’ün, kemiklerinin sızladığı düşüncesiyle yaşıyor.

Bugün dediğimiz zaman dilimi, tarihte demokrasiyi rafa kaldırma düşüncesinde olanların ileri demokrasi söylemlerini kullandığı bir günün son anı olarak karşımızda duruyor. Yarın bu durumun değişeceğine dair kullanılması gereken dil, sessiz bir biçimde kemiği olmadığı halde kemiğe bürünmüş olarak yaşıyor. Diller çatallaşıyor. Yukarıda bahsi geçen pozitif çarpıtma bu ülkenin her yerinde buram buram salgılanıyor.

Sıfır sorunlu dış politika söylemleri altında, çok kutuplu bir savaşa gidildiği apaçık ortadayken, biz ülkelere hiçbir dönemde bu kadar kafa tutmadık diye olayların üstü örtülüyor. Suriye Devlet Başkanı Esad ile yenilen yemekler, insanların boğazına dahi takılmadan mideden çıkıyor. Sonrasında bu yemekten alınan vitaminlerde Esad tehdit ediliyor. Daha çok şey söylenebilecek bu noktada doğru tarih öğrenilerek doğru dilin yaşatılması yine bu satırların yazarı tarafından hayat meselesi olarak tarihe not düşülüyor.

Ve,

Asıl gerçekte de belirtildiği gibi tarihe düşülen bu not, ona uygun dili de beraberinde getirme umudunu taşıyor.

Okumadaki sabrınıza ve ilginize sonsuz teşekkür ederim.

Gökhan DAĞ

Gokhan.Dag@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Sevgili kardeşim yazın

Sevgili kardeşim yazın nedeniyle sizi tebrik ediyorum..
Allah kaleminize, yüreğinize ve size kuvvet versin..
Fevzi MORAY

Çok teşekkür ederim Fevzi

Çok teşekkür ederim Fevzi Bey. Saygılarımla..

Gerçeği Doğru Anlamak

Uğur Mumcunun bir konuşmasında bahsettiği, ''Atatürkçülük maskesi takan Abdulhamit'ciler'' gibi, günümüzdede Atatürkçülük maskesi takanlar bulunmakta,( Bazılarının maskesi yakın geçmişte düşmüş olduğu haldedir ) bir çok Atatürkçünün,Kemalizm'i tanımadığı gerçeğini kavramadığını gerçeğini bilmek zor değildir. Bu gün Atatürk ve Devrimlerini apaçık eleştirilenler arasında kendilerini başka ülkelerin akımına kaptıran gençlerimizde bulunmaktadır. Sosyalizm,Marksizm,Maoizm gibi ve başka adlı sistemlere kendilerini yakın bulanlar, ne yakın buldukları sistemleri tanımakta,nede Kemalizmi yeterinde tanımamaktadır. Şahsen farklı ülkelerin bu akımların hakkında bir şey bilmiyorum;itiraf etmek gerekirse. Ancak bu bir eksiklik gibi görünsede değildir aslında. Çünkü başta iktidarın bu sömürü düzeni olsun,uyguladığı politikaları olsun,Amerikan emperyalizmi olsun,Siyonizm olsun,bütün bunlara karşı çıkanlar,protesto edenler,itiraz edenler, bunları Atatürk Devrimlerinin bir eksikliği veya yanlışlığı olarak görmektedir. Değerli Dostumuz Sayın Gökhan Dağ'ın bu makalesinden itibaren,görüşü ne olursa olsun,insanların Tarihimizi,Atatürk Devrimlerini,Kemalizm'i iyi tanımak için çalışmaya başlamaları gerekmektedir. Ayrıca karşıt görüşle bir şeyleri karşılıklı tartışmak için,kendi savunduğu değerleriçok iyi tanımak gerektiği gibi,karşıt görüşüde her yönüyleanaliz etmek gereklidir. Kısacası içinde bulunduğumuz durum,tarihimizi iyi değerlendirme,iyi hafıza,kendi görüşümüzü ve muhalefet ettiğimiz görüşü iyi tanımaktan,farkında olmaktan başlayarak,kurtuluşumuzun kapısını açan bir anahtar olma fırsatını taşımaktadır. Teşekkürler Sayın Gökhan Dağ.

Çok teşekkür ederim, İrfan

Çok teşekkür ederim, İrfan Ağabey..

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.