Efendilerle, Köle Başları Arasındaki Fark…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

İletişimin sınır tanımadığı günümüzde hiçbir şey gizli kalmıyor. Öyle el altından insanları kandırmak pek de mümkün değil.

Ekonomik gücü ile ülkesine büyük katkılar sağlayan çok zengin bir o kadar da kendine güvenen insanların bir karar alırken gösterdikleri davranış biçimi, kendini köle olarak kabul etmiş ve o felsefe ile düşünen kesimde şaşkınlık yaratıyor.

Bakıyorsunuz çok önemli bir holdingin sahibi konumunu ve gücünü çok de etkilemeyecek bir karar aşamasında bile yönetim kuruluna veya ailesine danışıyor. Alacağı kararın kendine inanan toplumda hayal kırıklığı yaşatmasını istemiyor.

Son örnek ABD başkanı Obama.

Obama’nın Suriye’ye yapacağı bir saldırıya kim karşı çıkabilir? Tabii ki sadece karşı blok oluşturmaya çalışan birkaç ülke. Ciddi politika üreten devletler konuşmalarında ihtiyatlıdırlar. Mesela ABD Suriye’ye operasyon için karşıt ülkeleri ikna etmemişse “operasyon gerekli” diye konuşmaz. Demek ki o cenahta işler tamam. Fakat o ne? Bir de bakıyorsunuz, dünyanın jandarması olan ABD başkanı bu kadar güce ve desteğe rağmen kararı bir de kongreden yani halkından almayı istiyor. Her halde Obama Suriye’den korkmuyor. Bir operasyonda ABD halkının parası gidecek. Bir kısım insan ölecek. Bu yüzden halka danışıyor. Kongreyi halk olarak alıyoruz. Çünkü orada halkın tercihi tamamen o kongreye yansıyor. Bizdeki gibi oyların yüzde otuzunu alıp parlamentonun yüzde atmışbeşini işgal etmiyorlar. Bu itibarla ABD halkının kongrede temsil edildiğini söylemek yanlış olmaz.

Efendiler cephesinde durum böyle. Dünyanın süper gücünün sahibi bile ufak bir operasyon için halkın onayını almak istiyor. Hazır fırsat doğmuş, halkına ne kadar demokrat olduğunu göstermek istiyor, gücü ne olursa olsun onları asla görmezden gelmeyeceğini gösteriyor.

Köleler cephesinde ise durum farklı. Demokrasi denen şeyi sadece halkını kandırmak için kullanan köle başlarına, halkını sürekli göz ardı ettiği, düzmece seçim oyunları ile oylarını gasp ettiği, bu yüzden onu velinimeti değil de tabası veya kölesi olarak gördüğü için diktatör deniyor.

Bu diktatörler, efendilerinden azar işittiklerinde evine gelip karısını çocuklarını döven babalar gibi kendi halklarına gürlüyor, emirlerindeki silahlı güçler ile her türlü kötülüğü yapıyor.

Bizim başbakanın Suriye’ye saldırmak için yanıp tutuştuğunu biliyoruz. ABD nin emrettiği biçimde Suriye teröristlerini desteklediğini de. Ama bu işi bir de halka soralım. Öyle ya komşuya saldırırsak, halkımızın vergileri ile alınmış silahlar gidecek, ister istemez insanlarımız ölecek. Üstüne üstelik çoğu akrabamız olan insanları da öldüreceğiz. Acaba halk bu işe onay verir mi? Başbakan bir referandum yapıp sorsak diye aklından geçiriyor mu acaba? Yoksa “ne sorması, onlar benim malım ne istersem yaparım” mı diyor?

Bütün bunlar kimin ne olduğu hakkında yeterince ipucu veriyor sanırım. Hem başların, hem halkların…

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.