Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Nida (!)
- Güneş Baskı Teknikleri ve Bursa’da Bir Sergi
- Aydın Kimdir?
- Tezgaha Serilmiş İnsan Halleri
- Yoksullukla Savaşın Sahte İkiz Melekleri
- VT
- Emperyalizm ve Gericiliğin Ortasında İran
- Yaşamak mı?
- Huzur Saygıdadır
- Neler Oluyor Bize?
- Yar Bana Bir Bahane Medet
- Ah Öteki / Halk, Millet, Ulus, Toplum
- Politika Dergisi - Tayfun Özkaya Mülakatı
- Hayal Kırıklığı (Ian Craib)
- P—Kitap: Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor
Ekonomik Tetikçi John Perkins’ın İtirafları Yaşadıklarımıza Ayna Tutuyor
“Bir ulusu yok etmenin ve köleleştirmenin iki yolu vardır; birisi kılıçla, diğeri borçladır.”
John ADAMS (1735 – 1846)
Chas. T. Main Şirketi eski şef ekonomisti, John PERKİNS
“Bir ekonomik tetikçinin itirafları” kitabının yazarı:
“Biz, ekonomik tetikçiler, küresel imparatorluğun yaratılmasında gerçekten sorumlu olanlarız ve çok farklı bir şekilde çalışırız. Belki de en sık kullanılanı, öncelikle şirketlerimize en uygun kaynakları olan ülkeleri bulur ve gözümüzü üstlerine dikeriz. Petrol gibi… Ardından Dünya Bankası veya onun kardeşi başka organizasyondan o ülkeye büyük bir kredi ayarlarız; fakat gerçekte asla o para, o ülkeye girmez. Ülke yerine, o ülkede projeler yapan şirketlerimize gider. Bizim şirketlere ilaveten o ülkedeki enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, birkaç zengin insanın kar sağlayacağı şeyler… Bunlar toplumun çoğunluğuna yaramaz. Yine de o insanlar yani bütün ülke, bu borcun altına sokulur. Bu borç, ödeyemeyecekleri kadar büyüktür ve bu planın parçasıdır, geri ödeyemezler. Ardından biz “ekonomik tetikçiler” gider onlara deriz ki; “Dinleyin, bize bir sürü borcunuz var ve ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü, petrol şirketlerimiz için oldukça ucuza satın. Ülkenizde askeri üst kurmamıza izin verin veya askerlerimizi desteklemek için dünyanın bir yerine asker gönderin (Irak gibi…) ya da bir daha ki BM seçiminde bizimle oy verin.” Elektrik şirketlerini özelleştiririz, sularını ve kanalizasyon sistemlerinizi özelleştiririz ve ABD şirketleri veya diğer çokuluslu şirketlere satarız. Bu, mantar gibi biten birşey ve çok tipik, IMF ve Dünya Bankası bu şekilde çalışır. Ülkeyi borca sokarlar ve bu öyle büyük bir borçtur ki, ödenemez. Ardından yeniden borç teklif edersiniz ve daha fazla faiz öderler. Koşullara bağlı ve iyi yönetim talep edersiniz. Aslında bu onların kaynaklarını satmalarını sağlar. Buna sosyal hizmetleri, teknik şirketleri, eğitim sistemleri de dahildir. Adli sistemlerini, sigorta sistemlerini yabancı şirketlere satarız. Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbedir!”
Şirketokrasinin izlediği politikalar nedeniyle dünyada her gün ortalama 24.000 insan açlıktan ölmekte, çoğu çocuk olan, başka on binlerce kişinin kurtulması, sadece maddi nedenlerle mümkün olmadığı için çeşitli hastalıklara teslim olmaktadırlar. Dünya nüfusunun yarıdan fazlası günde 2 dolardan az bir gelirle hayata tutunmaya çalışır.
Ekonomik Tetikçi Kimdir?
Ekonomik Tetikçi: Net Görüntü İçinde Saklanmak
Küresel imparatorluğun çıkarlarına hizmet edenler birçok farklı rol oynayabilir. John Perkins’in ortaya koyuşuyla, ekipteki her kişi bir ünvana sahiptir. Mali analizci, sosyolog, ekonomist v.s. Ancak bu unvanların hiçbiri, kişinin kendi tarzınca bir ekonomik tetikçi olduğunu ortaya vurmaz. Bir Londra bankası, tüm personelini saygın üniversitelerden diplomaları olan insanlardan seçer. Kent’de ya da Wall Street’de görmeyi umacağı marka giysilerle kuşanmış insanların oluşturduğu bir offshore şube açar. Ancak bu kişilerin gündelik işi, zimmete geçirilmiş fonları gizlemek, uyuşturucu satışlarından gelen paraları aklamak ve çokuluslu şirketlere vergi kaçırmakta yardım etmektir. Bunlar ekonomik tetikçidir. Bir IMF ekibi, çok gereksinilen ( ve karşılığı, eğitim bütçelerinde kesinti yapmak, ekonomilerini Kuzey Amerikalı ve Avrupalı ihracatçıların tapon mallarının akışına açmak olan ) ilave borç paketleriyle silahlanmış halde bir Afrika başkentine gider. Bunlar da ekonomik tetikçidir. Bir danışmanlık firması, Bağdat’ın Birleşik Devletler ordusunun koruması altındaki “Yeşil Bölgesinde” iş yeri kurar, Irak petrol rezervlerinin yağmalanmasına zemin hazırlayacak yeni yasaların çıkartılmasını sağlar. Bunu yapanlar da ekonomik tetikçidir. Ekonomik tetikçi yöntemleri, yasal (hatta devlet ve yetkili kurumlara dayatılan) yöntemlerden, eksiksiz bir yasa katalogundaki başlıkların hepsini ihlal eden gri bölgelere uzanır. Bunlardan yararlananlar, hesap sorulamayacak, kınanamayacak kadar güçlü insanlar, birinci dünya çevreleri içine yuvalanmış elitlerle onların üçünü dünyadaki müşterileri, dünyayı istediği doğrultuda düzenleyerek çalışanlardır.
Denetim Ağı
Küresel Kuzeyin Denetim Ağı:
G8 Ülkeleri – Çok Uluslu Şirketler – Dünya Bankası – IMF
Az Gelişmiş Ülkelere Akan Fonlar:
* Şişirilmiş projeler için verilmiş borçlar
* Yapısal düzenleme borçları
* Gelişim kredileri
* Silah yardımları
* İhracat kredilendirme kurumları aracılığıyla sağlanan fonlar
* Offshore operasyonları
Yardım, Kredi ve Yatırım Sağlama Koşulları:
* Kaynak geliştirme imtiyazları
* Paylaşım sözleşmelerinde tek yanlı yararlılık
* Yerel elitlerle ortaklık
* Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi
* Gümrük tarifelerinin tek yanlı indirimi
* Gereksiz savunma ve güvenlik gücü oluşturulması
* Özel şirket projelerinin gerçekleştirilmesi için kamu yatırımı
* IMF bütçe denetimleri
Paranın Birinci Dünyaya Geri Akış Yolları:
* Kontratlar, borç ödemeleri ve şişirilmiş projelerden alınan bedeller
* Hileli ihaleler
* Anapara kaçışı
* Offshore hesaplarına yatırılan paraların komisyonları
* Manipüle edilen emtia piyasaları
* Zimmete geçirilip, offshore hesaplarına aktarılan paralar
* Silah satışı anlaşmaları
* Tahsisli hizmet ve tedarikçiler
* Vergi kaçırma, para aklama
* Para transferlerinde bedel kaçakları
Uygulama:
* Hileli seçimler
* Rüşvetler
* Askeriyeye ve güvenlik güçlerine sızmalar
* Yerel para biriminin ve faiz oranlarının manipüle edilmesi
* İşbirliğine yanaşmayan liderlerin öldürülmesi
* Yerel milislerin ve güvenlik güçlerinin kullanılması
* Askeri müdahale
YAPILAN BU İTİRAFLAR ÜZERİNE TÜRK MİLLETİ OLARAK GÖRMEMİZ GEREKEN GERÇEKLER
1917 yılında Bolşeviklerin isyanı ile tercihini “Sosyalist rejimden” yana kullanan Rusya, bu paylaşım savaşı sonrasında sınırlarını Orta Avrupa’ya kadar genişletmiş, hatta Almanya’nın iç kısımlarına kadar geldiği için, Berlin kenti bir duvarla ikiye bölünmüştü. Aslında bölünen yalnızca Almanya değildi; siyasi ve sosyal anlamda Avrupa bölünmüştü.
Kısaca özetlemek gerekirse:
Marshall Planını uygulamak, Avrupa’nın ortak mirasını koruyup geliştirmek ve üye olan ülkelerin yaşam standartlarını aynı düzlemde kurgulayabilmek için kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütüne ( OEEC, 1949 ), o mirasın sahiplerinden sayılarak, kuruluşundan hemen sonra çağırılan üç ülkeden biriydik. Teklifi kabul ederek, hiç ihtiyacımız olmadığı halde Marshall yardımını alarak üye olduk. O dönemde, coğrafi durumunuz müsait değil diyerek, Türkiye’yi NATO’ya almak istemeyenler, OEEC’ye ortak mirasçı vasfıyla bizi örgüte dahil ettiler. Daha sonra ne oldu da bu fikirden vazgeçtiler? Bunun cevabını John Perkins veriyor. Bizim ekonomik kaynaklarımızı ele geçirip, toprak bütünlüğümüzü yok edip, bizi devlet olarak ortadan kaldırıp, dünya üzerinde hâkimiyeti kurgulamak ve Ortadoğu’yu ele geçirmek için bizi Avrupa Birliği yerine Büyük Ortadoğu Projesine dahil ettiler.
Saadet.Toksoz@PolitikaDergisi.com
[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 15’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 15’i indirmek için buraya tıklayınız. ]
- Saadet TOKSÖZ içeriği
- 12860 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder