Ergenekon Operasyonu / Hukuksuz Hücum

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yamaç Kona

 

   Bu yazımda Ergenekon operasyonu ile ilgili gerçeklere, Türkiye'nin darbe geçmişine ve Kemalizm'e değineceğim.

   Ergenekon operasyonu kapsamında 1 Temmuz tarihinde bir grup kişi daha gözaltına alındı. 2. dalga gözaltılar, öncekinde olduğu üzere terörist topluyormuşçasına gece saatlerinde kelepçelerle yapıldı. Hiçbir iddianame ortada yokken sorgusu alınmak istenen insanlara suçlu muamelesi yapıldı. AKP'nin de hukuk anlayışını kavramış olduk. Kendisine hukuk ve demokrasi ister; ama yaptığı işte eser dahi yoktur. İnsanın kendisiyle çelişmesi böyle olsa gerek.

   1 Temmuz'da yapılan gözaltı dalgasının zamanlaması da ilginçtir. 1 Temmuz tarihinde kapatma davasına ilişkin bir gelişme yaşanmıştır. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya kapatma davasına ilişkin sözlü açıklama yaptı. Ancak bir rastlantı eseri(!) tutuklamalar o güne denk geldiği için bu sözlü açıklama, Ergenekon'un gölgesinde kaldı. İktidarın oyunlarından biri...

   Ergenekon operasyonu sadece Atatürkçü, laik, ulusalcı kesimi değil; tüm AKP muhaliflerini hedef almaktadır. Gözaltına alınan herkesin tek ortak noktası AKP muhalifi olmasıdır. AKP'nin bu toplama operasyonuna hukuksal açıdan bakarsak, kesinlikle Türkiye'nin hukuk anlayışına ters düştüğünü söyleyebiliriz.

   Ergenekon Operasyonu’ndaki hukuksal yanlışlara örnek vermek gerekirse; iddianamesi bile hazır olmayan bir operasyon kapsamında nasıl olur da bazı 'zanlılar' bir yıl boyunca tutuklu kalabilir? 1 yıl boyunca bu insanlar hangi suçlamalarla yattılar? Nasıl olur da bu insanlar bir hiç uğruna alıkonulabilir? İnsanlar tutuklandıktan 1 yıl sonra önümüze 2500 sayfalık iddianame koyuyorlar. Ama o iddianamesiz geçen 1 yıl, bir hiç uğruna geçti gitti.

   Bir diğer örnek ise sorgulamaya götürülme şeklindeki uygunsuzluk. Hiçbir insan suçu kesinleşmeden, hukuksal herhangi bir işlem gerçekleştirilmeden, gece saatlerinde evinden apar topar kelepçeyle çıkarılamaz. Kelepçe takmanın ve sorgu almanın da bir adabı vardır. Kelepçe sadece zanlı kaçma girişiminde bulunduğunda veya çevresi ya da kendisine zarar vermeye kalkıştığında takılır. Sorgulama için de zanlılardan polis merkezine gelmeleri rica edilebilirdi.

   Ergenekon operasyonu kapsamında zanlılara yapılan muamele yanlıştır. Bu davranışlar AKP'nin,  Türkiye'nin laik, demokratik, hukuk devleti yapısına saygısızlığını göstermektedir. Bu ülkenin her vatandaşı, her ne görevde olursa olsun, Türkiye'nin hukuk devleti yapısına saygı göstermek zorunluluğundadır. Kendisine hukuk arayan AKP, kontrolündeki olaylarda hukuksuzca davranmaktadır.

   Ergenekon operasyonu, ağırlıklı olarak Atatürkçü olan cepheye karşı bir 'hukuksuz hücum'dur. Ergenekon operasyonu, dayanaksız olarak ağır, gurur ve onur kırıcı suçlamalarla, hukuksal kanıtlardan kaçınarak gerçekleştirilen Atatürk'ün manevi varlığı olan Atatürkçülüğü yıpratma amacı güden, görünürdeki amacı yasadışı olan bir örgütlenmeyi ortaya çıkarmak olan hukuk dışı bir operasyondur. Bu operasyonun tek cümlelik özeti budur.

   Operasyonun usulünü ve amacını gördük. Şimdi iddialara göz atmakta fayda var.  Söylendiği üzere operasyon siyasi amaçları için yasadışı yollara başvuran, aşırı milliyetçi, darbeci yasadışı bir örgütlenmeyi ortaya çıkarmaktır. Bu, operasyonun görünürdeki kandırmacası tabiî ki. Asıl amacına daha önce değinmiştim.

   Bu iddia ile operasyon çerçevesinde gözaltına alınan insanları karşılaştırınca trajikomik bir tablo karşımıza çıkıyor. Darbecilikle, yasadışılıkla, aşırı milliyetçilikle suçlanan insanların % 90'lık dilimi Atatürk ilke ve devrimlerine gönül vermiş, Kemalist insanlar!

   Bu nitelikteki insanları darbecilikle suçlamak, kendini komik düşürmek istemektir; çünkü hiçbir Kemalist, darbe yanlısı olamaz. Ama tabii ki iyi darbe vardır, kötü darbe vardır; buna sonra değineceğim. Kemalist insan darbe yanlısı olamaz, çünkü Kemalizm akılcılıktır, bilimselliktir; darbe ise bağnazdır, bilgiye açık değildir. Kemalizm özgürlükçü ve demokratiktir; darbe baskıcı ve anti-demokratiktir, monarşiktir. Kemalizm çağdaşlık peşinde koşar; darbe ise dışa kapalıdır, kabuğuna çekilmiş vaziyettedir. Yani darbecilik, Kemalizm'in yoluna zıttır, tüm ilkeleri çatışmak, çarpışmaktadır.

   Kemalizm akılcılık, açık görüşlülük ve demokrasi üzerine kurulu olduğu sebebiyetiyle darbecilikle ilişkilendirilmesi akıl dışıdır, komiktir. Kemalizm'e gönül vermiş insanların bu suçlamalara maruz kalmasında ise kesinlikle bir art niyet mevcut olup, bu suçlamalar kesinlikle yalandır.

   Darbecilik ile Kemalizm'in ne kadar zıt kavramlar, ideolojiler olduğunu yazdım. Ancak darbe kavramının da derinlerine inmek şarttır. Lakin her darbe kötü değildir, her darbe zararlı değildir. Bunların yararlı olanları da mevcuttur, ülkeyi nizama sokan ve faşist rejim uygulamaya kalkanları susturan darbeler de vardır.

   Türkiye'de iki iyi darbe olmuştur: 27 Mayıs Darbesi ve 28 Şubat süreci (post-modern darbe).

   27 Mayıs Darbesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk askeri darbesidir. 27 Mayıs Darbesi Demokrat Parti'nin faşizan tavırları ve ülkeyi karışıklığa sürüklemesi nedeniyle gerçekleştirilmiş bir askerî darbedir. DP'nin anayasa ihlalleri, asker karşıtı tutumu darbeyi gerekli kılmıştır. Bu iyi bir darbedir, çünkü ülkenin durumunu iyileştirmiş ve asker baskıcı-sert bir tutum sergilememiştir.

   28 Şubat süreci ise diğer bir iyi darbedir. Post-modern darbe şeklinde adlandırılır. 28 Şubat sürecini meydana getiren olaylar kesinlikle daha kritiktir. Refah-yol hükümetinin irticaya yönelik hareketleri çok barizdir. Tüm bunları açıklamak için en az 10 sayfaya gereksinim vardır; bu yüzden buraya yazmıyorum.

   Sonuç şudur ki her darbe kötü darbe değildir, baskıcı değildir. İyi darbeler de vardır. İyi darbeler,  iktidar tarafından anayasaya uymayan davranışlar gerçekleştirildiğinde hükümeti devirip, ülkeyi olması gerektiği hale sokarlar. Kötü darbeler ise farklıdır. Onlar baskıcı, totaliter, monarşik esaslara dayanır. Kemalizm'e ters düşen işte bunlardır.

   En nihayetinde şu açıkça bilinmelidir ki; Türkiye'nin anayasal, laik, demokratik düzenine karşı hareketler asla amacına ulaşamayacaktır. Bu ülke vatandaşıyla, anayasasıyla, askeriyle, yargı gibi kolay ele geçirilemeyen denetleme kurumlarıyla çok güçlü bir yapıya sahiptir. Bu sistem kolay yıkılamaz; çünkü hala Atatürk'ün manevi önderliğinde toplanacak milyonlarca yürek vardır. Biz elbet bu tür iktidarları defedeceğiz; ancak onların amacına ulaşma yöntemiyle, anayasayı çiğneyerek, el altından iş yürüterek, insanları kandırarak değil; Kemalizm'in ışığında yapacağız!  AKP'nin darbecilikle suçladığı insanların çoğu aydın insanlardır. AKP'ye göre bunun darbecilik şeklinde nitelendirilmesi gayet doğaldır; çünkü yasadışı olan, iktidardır. Aydınlar buna dikkat çektiği için AKP iktidarı lekeleme kampanyası yapmaktadır. Kemalizm Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının savunucusudur. Asıl yargılanması gereken iktidardır! Zaten yargılanmaktadır. Güzel ülkeme aydınlık yıllar diliyorum!

 iletisim@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.