Ermeni ve PKK Terörünün Ortak Hedefleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Fırat Özdemir

   Ermeni terörü Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da devam etmiştir. 1970lerde Lübnan'da Hınçak Partisi çizgisinde kurulduğu bilinen ASALA Ermeni terör örgütü yıllar içerisinde yüzlerce terör eylemi gerçekleştirmiş ve başta Türk diplomatları olmak üzere birçok masum insanın hayatlarına mal olmuştur. ASALA terörü Kafkaslarda da faaliyetlerini sürdürmüş ve özellikle Azerbaycan-Ermenistan arasında yaşanan Dağlık Karabağ savaşlarında çok etkin bir rol oynamıştır.

   Görüldüğü gibi, Ermeni terörü uzun ve etkili bir geçmişe sahiptir. Dolayısıyla Ermeniler terör konusunda tecrübe kazanmış ve ün salmış milletlerden birisidir. Ermeni terörünün baş hedefi Türkiye'dir ve Türkiye'ye karşı direkt hareketin kendisini güçsüzleştirdiğini düşünen Ermeni terörü, kendisine daha etkin bir araç temin etmiştir; ‘PKK Terörü.’ Daha kuruluşundan itibaren ASALA, Kürt gruplarıyla organik bir ilişkiye girmiştir. Bu ilişkiye Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Suriye, İran başta olmak üzere bazı Batılı devletler de destek vermiştir. 8 Nisan 1980 tarihinde Beyrut'ta ASALA-PKK ile birlikte bir basın toplantısı yaparak, Türkiye'ye karşı Ermeni-Kürt Birliği kararı aldıklarını açıklamışlardır. Basın toplantısında ASALA'nın lideri Agop Agopyan, “Biz aynı dava için çalışan iki toplumuz. Ermenistan ve Kürdistan'ın, yani ülkemizin kurtuluşu için savaşıyoruz.” demiştir. 30.11.1980'de Tahran'da dağıtılan ASALA-PKK ortak bildirisinde; Ermeni, Kürt ve Arap halklarının bölgede emperyalizme ve Türkiye'ye karşı işbirliği yapmaları gerektiği dile getirilmiştir.

   Gerçek anlamda, Kürt ve Ermeni gruplarının bir arada bulunması pek mümkün değildir. Sevr Anlaşması sırasında ve öncesinde Batılı devletler, gerek Ermenilere ve gerekse Kürtlere aynı topraklar üzerinde devlet kurdurma sözü vermiştir. Öngörülen Ermeni ve Kürt devletlerinin sınırları tam olarak çizilmeyerek bu iki toplum arasında rekabet ve ileriye yönelik husumet çıkartılmaya çalışılmıştır. Kendilerini Batı nezdinde Ermenilerden çok daha güçsüz olarak gören Kürtler, Batının taksim planlarına şüpheyle bakmıştır. Zaten genel halk Türk’üyle Kürt’üyle Batı planlarını ve Ermeni tehdidini yaşama ve hür olma haklarına uzanmış bir tehlike olarak görmüş ve bu tehdide karşı ortak olarak sert bir tepki göstermiştir. Uzun bir süredir Ermeni tehciri sırasında yaşanan Ermeni kayıplarından genel olarak Ermenilerin geçtiği güzergâhtaki Kürt gruplarını mesul tutan Ermeni milliyetçileri daha sonra, garip bir şekilde Kürt-Ermeni ittifakını kurmuşlardır.

    PKK terör örgütüne baktığımız zaman; Ermeni izini, oldukça bariz bir şekilde görebiliriz. Evvela takip edilen yöntem, Ermeni terör örgütlerinden örnek alınmıştır. PKK ilk iş olarak, kendi halkı üzerinde eylem yaparak kendisine karşı direnen çevreleri kırmak ve kendisini Kürt halkının biricik temsilcisi durumuna getirmek istemiştir. PKK tıpkı Ermeni terör örgütleri gibi Marksist bir temele oturtulmuştur. Hâlbuki, Kürtler arasında bu tür ideolojiler oldukça yenidir ve pek taraftar toplayacak fikirler değildir. PKK etkisi ve sempatisiyle kendisini Marksist gibi gören grupların çoğunluğunda bile bu tür ideolojik bir altyapı ve bilinç söz konusu değildir. PKK kamplarının yakın bir zamana kadar, Suriye ve Lübnan’da bulunması sebebiyle, militanların buralarda Ermeniler tarafından eğitilip onlar tarafından organize edildiği bilinmektedir. Ermenilerin PKK’ya çok önemli maddi kaynak sağladığı, yine bilinen bir gerçektir. Hatta son zamanlarda yapılan operasyonlar sonucu, zor duruma düşen PKK’nın Ermenistan yahut Ermenilerin işgali altındaki Dağlık Karabağ’a çekilmeye başladığı basında sıklıkla yer almaktadır. Örgütünün çökertilmesi yönünde alınan diplomatik ve askeri tedbirler karşısında çözülme aşamasına giren PKK’ya karşı Ermeni diasporası elinden gelen maddi desteği sağlamak telaşındadır.

   PKK, Ermeni patentli bir terör uygularken; unutulmaması gereken en önemli unsur, Kürtlerin Ermenilerle kesinlikle aynı ve benzer olmadığıdır. İşte bu noktada, PKK sürekli bir terör örgütü olarak kalmaya mahkum olacak ve Kürt halkının siyasi temsilcisi olamayacaktır; çünkü Kürtler, Türkiye’deki diğer unsurlar gibi bin yıldır Türk toplumu ve kültürünün ortak bir parçası olarak yaşamışlardır. Bin yıldır ortaya konulan milli ve kültürel değerler Anadolu’da yaşayan her insanın paylaştığı ve hiçbir zaman etnik temellere göre ayrılmayan; ancak kültür kapsamında farklılaşan ve zenginleşen değerlerdir. Yakın tarihimize baktığımızda, bugünkü Türkiye nüfusunun önemli bir kısmını son bir yüzyılda Osmanlı Devleti’nin dağılması üzerine Rusya’dan, Kafkaslardan, Türkistan’dan, Balkanlardan ve Ortadoğu’dan gelen topluluklardan oluşmaktadır. Türk siyasi hayatının ve kültürünün geniş coğrafyalara yayılmış olması hasebiyle oluşan toplumsal hoşgörü ve tolare sayesinde, bütün bu Anadolu’ya sonradan yerleşen gruplar; menşeleri, dilleri ve kültürleri her ne olursa olsun, hiçbir sorun olmadan genel Türk halkına katılmış ve barış içerisinde yaşamışlardır. Kaldı ki bu kadar uzun tarihi süreç içerisinde bu topraklarda ne Kürtlerle nede başkalarıyla etnik kökenli bir çatışma yaşanmamıştır. Anadolu’da birlik içerisinde yaşamanın ve üretilen ortak kültüre katkıda bulunmanın, her kesimden insan için büyük faydası vardır. Yani ortak yaşama arzusunu ortadan kaldırmanın kimseye sağlayacağı bir menfaat söz konusu değildir. Siyasi Kürt çevreleri ve genel halk, hiçbir zaman birliği bozma ve ayrıştırma siyaseti içerisine girmemiş ve girmeye de niyetli görünmemektedir. Bu durumda ayrıştırma siyaseti güden ve bunu terörle gerçekleştirmeye çalışan PKK’nın Kürt halkının temsilcisi olması söz konusu değildir. Bu çerçevede, birilerinin PKK’yı meşru gösteren bir politika belirlemesi gerçekçi ve iyi niyetli değildir.

 

firat.ozdemir@politikadergisi.com

 

 

 

 

 

Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 9’da yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 9’u indirmek için buraya tıklayınız. 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.