Eyüboğlu Rahmi Bedri Sağ Olsaydı…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF


 
Ekonominizi, tarımınızı, sanayinizi, savunmanızı yabancıların emir ve talimatlarına terk edeceksiniz.

Kıbrıs’taki, Ege Kıta Sahanlığındaki ulusal hedef ve çıkarlarından vazgeçeceksiniz.
Türkiye Cumhuriyeti “vatandaşlığı” esasını terk edip, ülkendeki tüm etnik farklılıkların altını kalın hatlarla çizip, bu farklılıklar temelinde “ayrı kültürler”in semirmesini gıdıklayacaksınız...

Birliğinizi, beraberliğinizi ve ulusal bütünlüğünüzü unutup, farklı kültürler alt başlığı altında bölüneceksiniz, bölüneceksiniz, bölüneceksiniz...

Güneydoğu’da Kürt, Kuzeydoğu’da Laz, Düzce Adapazarı, Çerkez, sonra Pomak, sonra Gürcü, sonra, Aphaz, sonra Roman, sonra Rum, sonra Ermeni, sonra... Ve sonra hiçbir şey olacaksınız!..

Lozan’da kurulan Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ve O’nun sınırlarını, O’nun temel esaslarını, O’nun toprak bütünlüğünü yok etmeyi düstur belleyeceksiniz...

Ankara ve çevresine sıkışıp kalmış bir ülke olarak, göğsünüze iliştirdikleri, Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nin işbirlikçi-ortaklık nişanınızla, “şeriata bağlı İslam Devleti”nin Mehter Marşı’nı öttürerek, yandaşlarınıza “hava” atacaksınız...

Ülkenin tüm değerli işletmelerini haraç mezat, topraklarını ise, fütursuzca yabancılara pazarlayacaksınız…

Ve sonra da televizyon kameralarının karşısına geçerek şöyle konuşacaksınız:

Avrupa Birliği’ne girmemize karşı çıkanlar, bizi Dünya içinde yalnız bırakmak isteyen marjinallerdir...

Sayın Başbakan, oldukça yoksul bir bohça içine sakladığı “kelime hazinesi”ne, böyle nitelikli entel sözcükler katmaya devam ediyor.

Üşenmeyip bir sözlükte marjinal sözcüğünün karşılığını buluyoruz. Şöyle diyor sözlük:

Marjinal: Varolan güncel değerlerin haricinde veya karşıtında bir hayat biçimi ve felsefesine sahip olan insanlara verilen ad.

Ve bu küçük araştırmanın sonunda anlıyoruz ki, Sayın Başbakan, Avrupa Birliği’ne girilmesine karşı çıkanların, ülkede “varolan güncel değerlerin haricinde veya karşıtında bir hayat biçimi ve felsefesine sahip olduklarını” düşünüyor...

Demek ki, Başbakan’a göre, bu ülkede Atatürk Devrimleri’ni, ülkenin tam bağımsızlığını, ulusal ekonomimizi, kültürümüzü ve milli çıkarlarımızı savunmak “marjinallik”tir...
Ve yine demek ki, ulusal kültürümüz, artık, bu ülkede varolan güncel değerlerin haricinde veya karşıtında yer alıyor…

Ve bu nitelikli değerlere, yani Atatürk ilke ve devrimlerinin oluşturduğu felsefeye sahip çıkmak, demek ki artık bu ülke halkı için bir istisna, bir alçalan değer…

Köy enstitüsü mezunu ünlü bir yazarımız olan Mahmut Makal’ın, “Bizim Köy” isimli son derece değerli bir kitabı vardı…

Mahmut Makal o kitabında Türk köyünün geri-bırakılmış durumunu bütün çıplaklığı ile betimlemiş ve büyük yankılar uyandırmıştı.

Ve sonraları Bedri Rahmi Eyüboğlu kapıldığı bir öfke duyarlılığı içinde şu satırları edebiyatımıza armağan etmişti:

”Herifçioğlu Sen Mişel'de koyuvermiş sakalı
Neylesin bizim köyü, nitsin Mahmut Makal'ı…”
Ve sonra…

Bu ülke oldukça “demokratik[!] bir biçimde Sayın Tayip Erdoğan ve şürekâsı tarafından ele geçirildi…

Ve [eğer yaşayıp bu günleri görebilseydi] ünlü şair Eyüboğlu Rahmi Bedri tersinden yazabilirdi bu aynı dizeleri:

”Herifçioğlu Brüksel’de koyuvermiş sakalı,
Nitsin “Bizim Köy”ü
Netsin Mustafa Kemal’i...”
 
faruk.haksal@politikadergisi.com
 
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.