Fethullah Gülen Suçsuz(muş)!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Yamaç Kona

Fethullah Gülen yıllarca gerçeği görebilen insanlar tarafından, Türkiye'nin en büyük düşmanlarından biri kabul edildi. O İslam kandırmacası altında Türkiye'yi ABD'ye pazarladı. Bunlara modern İslamcı'lar dendi. Onlar sarık ve takkeyle değil, takım elbise ve smokinle boy gösteriyorlardı. Onlar, batının himayesinde doğuya yeni yüzyılın haçlı seferlerini yapan İslamcı'lardı. Bol bol ağlarlar, ışık evleriyle devşirme usulü “militan” yetiştirirlerdi. Ama bunları resmi olarak gizlemek zorundaydılar, çünkü onlar devlete göre suçluydu. Ama artık değil. Bugün itibariyle Fethullah Gülen'in beraat kararına Başsavcılık tarafından yapılan itiraz reddedildi. Artık Türkiye'ye istediği gibi girebilecek, istediği okulu kurup, ışık evlerini kapatabilecek. İstediği vaazı toplu olarak verebilecek, askeri hedef gösterebilecek, Atatürk'e düşman yetiştirebilecek! Sayısını çoğaltabilecek, daha rahat pazarlayacak, Türkiye'yi daha iyi sömürebilecek, beyin yıkayabilecek! En önemlisi, güç dengeleri alt-üst olacak! Amerika'da yaşarken bile varlığını hissediyorduk, gücünü görebiliyorduk, yapabileceklerini tahmin edebiliyorduk. Bu kadar kısıtlamaya, yasağa rağmen bu gücü hissediyorsak, şimdi ne olacak? Artık o bir suçlu değil. Türkiye'ye gelmeyeceği bence kesindir. Çünkü gelirse, yandaşları olduğu gibi bir o kadar da düşmanı var. Tehlikeli! Peki neden şimdi? Neden Kapatma davası sırasında? Neden yerel seçimlerden önce? AKP kan kaybediyor, bilmem farkında mısınız? Başı dertte! Kapatma davası, ekonomik kriz bekleniyor, belirsizlik hakim! Ortada gündem yok! Çünkü bu bir dönüm noktası. Ya baş aşağı, ya tepe üstü. Baş aşağı olursa ne olur? Amerika üstümüze daha çok yüklenir, daha sömürülürüz. Vatandaş perişan olur. Çökme noktasına gelen tarım harabeye döner. İthalat yapmak zorunluluk olur, fiyatlar fırlar, ekonomik kriz çıkar. Halk perişan olur. Ama bir daha ki genel seçimlerde görürüz afişleri: “Durmak yok, yola devam!”. Ülkenin değerleri gittikçe yıpranır, kötü son bilinemez... Asker müdahalesi olursa bambaşka bir tablo çıkar ortaya. Müdahale şekline bağlı olarak pislikten arınabilir ülkemiz. Ama ne kadar çene çalsak da gerçeği bilemeyiz... Peki tepe üstü olursa? Sorgulamalar ve çatışma başlar. Kültür çatışması, 6 yılda olanlar temizlenmeye çalışılır. Uzun bir süreçtir. Çatışma 6 yıl boyunca inandıkları partinin kapanmasını kendine yediremeyenler nedeniyle olur. Ama eğer başka bir suratla çıkarsa bu parti ortaya, işte o zaman hayallerimiz paramparça olur. Yeni bir uzun metraj filmi izlemeye başlar, kan kaybederiz, aramızdan bazı arkadaşlarımız uyutulur! Düşünün, tüm bunlar bir insan yüzünden oluyor. Sonra tahmin edin bize karşı nasıl bir güç birliği söz konusu. Gözler Türkiye'de; Avrupa, Amerika, Türkiye'yi İslam devleti yapmak isteyenler! Her şeyden önce iç çatışma kazanılmalı. Kimse keyfine miting düzenlemiyor, kimse keyfine bildiri dağıtmıyor, kimse keyfine kitap yazmıyor, kimse keyfine televizyonlarda saatlerce dil dökmüyor, kimse keyfine köşe yazısı yazmıyor, kimse keyfine gazete çıkarmıyor! Hepsi ideolojik çarpışma, hepsi bir mücadele! Tarafsız olan her şeyin amacı sadece para kazanmaktır. Taraflı olan şeylerin amacı ise ya daha fazla para kazanmaktır ya da bir şeyleri değiştirmektir! Dediğim gibi, ideolojiler çarpışır. Özellikle Türkiye gibi bazı şeyleri sindirememiş insanların olduğu yerlerde ideolojiler daha şiddetli çarpışır ve cahiller ilk hedeftir! İdeoloji rahatça dayatılabilir, zorlama değildir, sunulan bir seçenektir sadece. Cahiller ilk gelen seçenek iyi kurgulanmışsa ona atlarlar. Ancak diğer insanlar kendileri seçer, aile etkili olur tabii ki ancak insan sadece okuyarak, görerek ve yorumlayarak ideoloji sahibi olur. Diğerleri sürüde koyun olmaktır. Tek yol yukarıda bahsettiğim gibi ideolojileri çarpıştırmak! Hamle yapmak gerekli. İnsanları uyandırmak bilgilendirmek, bir şeyleri farkına vardırmak ve en önemlisi merak uyandırmak. Çünkü şu an var olan sistemde insana ihtiyaç var. Halk yönetir bu ülkeyi ama bunun için öncelikle halkın kendini yönetmesi şart. Bunun için ses duyurmamız lazım. Zaman gazetesi ne yapıyor? Arkasındaki para desteğiyle her gün 1 milyon ücretsiz gazete dağıtıyor. Hiçbirşeyin ulaşamadığı yerlere ücretsiz gazete götürüyor. Bizim de ses duyurmamız lazım gerçekleri göstermemiz lazım, ilgi uyandırmamız lazım. Hamle yapmamız şart. Fethullah'ın sistemi nasıl bir sistem? Nasıl oluyor da her yere yayılıyor, çeşitli güçleri elinde bulunduruyor? Bir okurdan gelen mesajdan bu bilgileri edindim, birinci ağızdan aldım bilgileri, kuşkunuz olmasın. Her şey küçük yaşta başlıyor. Ortaokulda iyi notlu öğrenciler, ışık evlerinin ağabeylerinden biri tarafından kafalanıyor yani yakınlaştırılıyor. Bu ağabeyler çocuklara çok iyi davranıyor, eğlendiriyor. Sonra futbol muhabbetini çevirip dine getiriyorlar. Çeşitli kitaplar okutuyorlar, ardından kasetten bir ses kaydı dinletiliyor. 2 gün sonra bu sesin “Hocaefendi”ye ait olduğunu öğreniyorlar. Ortaokul sonuna geliniyor, onlara Kuleli Askeri Lisesi'ne girmenin çok şerefli bir görev olduğu anlatılıyor! Teşvik ediliyorlar. Her hafta çocuklara belli miktar Kuran, Fethullah Gülen kitabı ve Risale-i Nur okutuluyordu. Her gün vaaz kasetleri dinleniyordu. Atatürk mason, deccal olarak tanıtılıyordu. Her evin bir imamı var. Her 2-3 ev bir semt imamına bağlı. Semtler bölgelere, bölgeler büyük bölgelere, büyük bölgeler ilçelere, ilçeler şehirlere bağlanıyor. Yani çok düzenli bir sistem. Birbirini denetleyen bir sistem. Buradan yetişenler ya yeni ağabeyler oluyor ya da başka görevlere getiriliyordu. Böyle bir sistem içinde güç istikrarlı bir şekilde büyüyor. Çok tehlikeli bir sistem, küçük yaştaki çocuklar kandırılıp Atatürk düşmanı yapılıyor. Ve devleti korumak, iman kurtarmak gibi görevleri olduğunu, emirlere uyarak bunları sağlayabileceklerini söylüyorlardı. Yani Fethullah'ın gücü buradan geliyor. Eğitimden, başka düşüncelere izin vermeyen eğitimden. İdeoloji seçme fırsatı vermeyen eğitimden. Fethullah'ın beraat etmesiyle Abdullah Gül'ün kapatma davasındaki bir suçu da düşüyor. Başsavcılık Gül'ün dışişleri bakanı olarak büyükelçiliklere gönderdiği iddia edilen Fethullah Gülen kriptosunu koymuş ve bu kripto ile Gülen'in okullarının ziyaret edilmesinin istendiğini ileri sürmüştü. Artık neler olacağını göreceğiz. Zaman gösterecek ve gerekli müdahaleler yapılmazsa kötü sonuçlar doğacak. Durum iç açıcı değil... Yamaç KONA Fethullah Gülen yıllarca gerçeği görebilen insanlar tarafından, Türkiye'nin en büyük düşmanlarından biri kabul edildi. O İslam kandırmacası altında Türkiye'yi ABD'ye pazarladı. Bunlara modern İslamcı'lar dendi. Onlar sarık ve takkeyle değil, takım elbise ve smokinle boy gösteriyorlardı. Onlar, batının himayesinde doğuya yeni yüzyılın haçlı seferlerini yapan İslamcı'lardı. Bol bol ağlarlar, ışık evleriyle devşirme usulü “militan” yetiştirirlerdi. Ama bunları resmi olarak gizlemek zorundaydılar, çünkü onlar devlete göre suçluydu. Ama artık değil. Bugün itibariyle Fethullah Gülen'in beraat kararına Başsavcılık tarafından yapılan itiraz reddedildi. Artık Türkiye'ye istediği gibi girebilecek, istediği okulu kurup, ışık evlerini kapatabilecek. İstediği vaazı toplu olarak verebilecek, askeri hedef gösterebilecek, Atatürk'e düşman yetiştirebilecek! Sayısını çoğaltabilecek, daha rahat pazarlayacak, Türkiye'yi daha iyi sömürebilecek, beyin yıkayabilecek! En önemlisi, güç dengeleri alt-üst olacak! Amerika'da yaşarken bile varlığını hissediyorduk, gücünü görebiliyorduk, yapabileceklerini tahmin edebiliyorduk. Bu kadar kısıtlamaya, yasağa rağmen bu gücü hissediyorsak, şimdi ne olacak? Artık o bir suçlu değil. Türkiye'ye gelmeyeceği bence kesindir. Çünkü gelirse, yandaşları olduğu gibi bir o kadar da düşmanı var. Tehlikeli! Peki neden şimdi? Neden Kapatma davası sırasında? Neden yerel seçimlerden önce? AKP kan kaybediyor, bilmem farkında mısınız? Başı dertte! Kapatma davası, ekonomik kriz bekleniyor, belirsizlik hakim! Ortada gündem yok! Çünkü bu bir dönüm noktası. Ya baş aşağı, ya tepe üstü. Baş aşağı olursa ne olur? Amerika üstümüze daha çok yüklenir, daha sömürülürüz. Vatandaş perişan olur. Çökme noktasına gelen tarım harabeye döner. İthalat yapmak zorunluluk olur, fiyatlar fırlar, ekonomik kriz çıkar. Halk perişan olur. Ama bir daha ki genel seçimlerde görürüz afişleri: “Durmak yok, yola devam!”. Ülkenin değerleri gittikçe yıpranır, kötü son bilinemez... Asker müdahalesi olursa bambaşka bir tablo çıkar ortaya. Müdahale şekline bağlı olarak pislikten arınabilir ülkemiz. Ama ne kadar çene çalsak da gerçeği bilemeyiz... Peki tepe üstü olursa? Sorgulamalar ve çatışma başlar. Kültür çatışması, 6 yılda olanlar temizlenmeye çalışılır. Uzun bir süreçtir. Çatışma 6 yıl boyunca inandıkları partinin kapanmasını kendine yediremeyenler nedeniyle olur. Ama eğer başka bir suratla çıkarsa bu parti ortaya, işte o zaman hayallerimiz paramparça olur. Yeni bir uzun metraj filmi izlemeye başlar, kan kaybederiz, aramızdan bazı arkadaşlarımız uyutulur! Düşünün, tüm bunlar bir insan yüzünden oluyor. Sonra tahmin edin bize karşı nasıl bir güç birliği söz konusu. Gözler Türkiye'de; Avrupa, Amerika, Türkiye'yi İslam devleti yapmak isteyenler! Her şeyden önce iç çatışma kazanılmalı. Kimse keyfine miting düzenlemiyor, kimse keyfine bildiri dağıtmıyor, kimse keyfine kitap yazmıyor, kimse keyfine televizyonlarda saatlerce dil dökmüyor, kimse keyfine köşe yazısı yazmıyor, kimse keyfine gazete çıkarmıyor! Hepsi ideolojik çarpışma, hepsi bir mücadele! Tarafsız olan her şeyin amacı sadece para kazanmaktır. Taraflı olan şeylerin amacı ise ya daha fazla para kazanmaktır ya da bir şeyleri değiştirmektir! Dediğim gibi, ideolojiler çarpışır. Özellikle Türkiye gibi bazı şeyleri sindirememiş insanların olduğu yerlerde ideolojiler daha şiddetli çarpışır ve cahiller ilk hedeftir! İdeoloji rahatça dayatılabilir, zorlama değildir, sunulan bir seçenektir sadece. Cahiller ilk gelen seçenek iyi kurgulanmışsa ona atlarlar. Ancak diğer insanlar kendileri seçer, aile etkili olur tabii ki ancak insan sadece okuyarak, görerek ve yorumlayarak ideoloji sahibi olur. Diğerleri sürüde koyun olmaktır. Tek yol yukarıda bahsettiğim gibi ideolojileri çarpıştırmak! Hamle yapmak gerekli. İnsanları uyandırmak bilgilendirmek, bir şeyleri farkına vardırmak ve en önemlisi merak uyandırmak. Çünkü şu an var olan sistemde insana ihtiyaç var. Halk yönetir bu ülkeyi ama bunun için öncelikle halkın kendini yönetmesi şart. Bunun için ses duyurmamız lazım. Zaman gazetesi ne yapıyor? Arkasındaki para desteğiyle her gün 1 milyon ücretsiz gazete dağıtıyor. Hiçbirşeyin ulaşamadığı yerlere ücretsiz gazete götürüyor. Bizim de ses duyurmamız lazım gerçekleri göstermemiz lazım, ilgi uyandırmamız lazım. Hamle yapmamız şart. Fethullah'ın sistemi nasıl bir sistem? Nasıl oluyor da her yere yayılıyor, çeşitli güçleri elinde bulunduruyor? Bir okurdan gelen mesajdan bu bilgileri edindim, birinci ağızdan aldım bilgileri, kuşkunuz olmasın. Her şey küçük yaşta başlıyor. Ortaokulda iyi notlu öğrenciler, ışık evlerinin ağabeylerinden biri tarafından kafalanıyor yani yakınlaştırılıyor. Bu ağabeyler çocuklara çok iyi davranıyor, eğlendiriyor. Sonra futbol muhabbetini çevirip dine getiriyorlar. Çeşitli kitaplar okutuyorlar, ardından kasetten bir ses kaydı dinletiliyor. 2 gün sonra bu sesin “Hocaefendi”ye ait olduğunu öğreniyorlar. Ortaokul sonuna geliniyor, onlara Kuleli Askeri Lisesi'ne girmenin çok şerefli bir görev olduğu anlatılıyor! Teşvik ediliyorlar. Her hafta çocuklara belli miktar Kuran, Fethullah Gülen kitabı ve Risale-i Nur okutuluyordu. Her gün vaaz kasetleri dinleniyordu. Atatürk mason, deccal olarak tanıtılıyordu. Her evin bir imamı var. Her 2-3 ev bir semt imamına bağlı. Semtler bölgelere, bölgeler büyük bölgelere, büyük bölgeler ilçelere, ilçeler şehirlere bağlanıyor. Yani çok düzenli bir sistem. Birbirini denetleyen bir sistem. Buradan yetişenler ya yeni ağabeyler oluyor ya da başka görevlere getiriliyordu. Böyle bir sistem içinde güç istikrarlı bir şekilde büyüyor. Çok tehlikeli bir sistem, küçük yaştaki çocuklar kandırılıp Atatürk düşmanı yapılıyor. Ve devleti korumak, iman kurtarmak gibi görevleri olduğunu, emirlere uyarak bunları sağlayabileceklerini söylüyorlardı. Yani Fethullah'ın gücü buradan geliyor. Eğitimden, başka düşüncelere izin vermeyen eğitimden. İdeoloji seçme fırsatı vermeyen eğitimden. Fethullah'ın beraat etmesiyle Abdullah Gül'ün kapatma davasındaki bir suçu da düşüyor. Başsavcılık Gül'ün dışişleri bakanı olarak büyükelçiliklere gönderdiği iddia edilen Fethullah Gülen kriptosunu koymuş ve bu kripto ile Gülen'in okullarının ziyaret edilmesinin istendiğini ileri sürmüştü. Artık neler olacağını göreceğiz. Zaman gösterecek ve gerekli müdahaleler yapılmazsa kötü sonuçlar doğacak. Durum iç açıcı değil... Yamaç KONA iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.