Gardırop Atatürkçülük ve sağ darbe.

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ali İhsan Uğuz

Son zamanlarda okuduğum bazı bloglarda ve yapılan yorumlarda ya da yorumlara verilen yanıtlarda 1970’lerde siyasi hayatımıza giren Gardırop Atatürkçülüğün yeniden hortladığını görmekteyim. Bu durum Atatürk’ü anlamamaları ve onun ismi altında rant peşinde koşanların varlığı beni oldukça rahatsız etti. Burada iki şey akla geliyor ya bu arkadaşlar Atatürkçülükten haberleri yok yani bilgileri okullarda öğretilen resmi tarihin içi boşaltılmış Atatürkçülükle sınırlı ya da bilinçli olarak bazı şeylerin peşindeler.Bu bazı şeylerin ne olduğu elbet kendilerinin bileceği şey.

 

Gardırop Atatürkçülük 1967 CHP genel kurulundan sonra ayrılanların önce Güven partisi adı altında sonra 1972’de yine Bülent Ecevit’in CHP başkanı olmasından sonra yine CHP’den ayrılan Kemal Satır ve arkadaşlarının katkıları ile oluşturulan ve Turhan FEYZİOĞLU’nun başkanlığını yaptığı harekete verilen isimdir. Bu hareket 12 Mart askeri darbe sonrası oluşturulan hükümetlere destek veren ve ciddi bakanlıkları elde eden bir partidir. Yani 12 Mart faşist darbesinin sivil siyasi kanadını oluşturuyordu. Görüşleri, Atatürkçülüğü dogmatik olarak ele alan sol ve liberal hareketlere karşı çıkan ve Atatürkçülüğü yalnızca cadde ve sokaklar ile taş binalara isminin verilmesi zanneden ve biz Atatürk’ü seviyoruz mantalitesi ile yaklaşım sergilemeleri ve ABD yanlısı tavırları nedeni ile GARDIROP ATATÜRKÇÜLÜK olarak nitelendirilirdi. Tarihin akışına karşı çıkan bu anlayışları sebebi ile silinip gittiler.
 
Yıllar sonra görüyoruz ki bu anlayış hem Türkiye siyasi hayatında yer edinmek hem de içi boşaltılmış Atatürkçülüğü yeniden hayata geçirmek için uğraş vermektedir. Üstelik bu çabaları meyvesini vermekte bazı blog yazarı arkadaşların aynı tavrı sergilediklerini görmekteyiz. Bu tavır öyle bir tavır ki Türkiye’de yaşayan insanları Atatürk’ü sevenler ve sevmeyenler noktasına getirip bırakmakta (Atatürk’ü düşüncelerinden soyutlayarak)ve sevmeyenler ölsün yok olsun mantığı taşımaktadırlar. O zaman ne yapacağız, kendine Atatürkçü diyen CHP ile DSP’nin (Bu iki partinin bile bence ne kadar Atatürkçü olduğu tartışılır) oy oranları toplam %30 etmiyor ve geriye %70’lik bir kitle kalıyor. Hadi küçük partiler ve bağımsızlara verilen oyları da dikkate alıp ve biraz da abartarak %50 bile desek bu ülkede yaşayan her iki kişiden biri Atatürk’ü sevmiyor mu diyeceğiz ve onları düşman mı belleyeceğiz. Onlara göre evet. Her yazılarında bu kıstası  koymaya çalışan bu zihniyet en büyük darbeyi de yine de Atatürkçülüğe vurduklarından haberleri bile yok.
 
Atatürk’ün şu sözü çok önemlidir.“Özgürlük benim karakterimdir”. Bu söz hem ülke anlamında özgürlüğü içerir hem düşünce anlamında. Düşünce anlamında özgür olmayanlar ülkenin özgürlüğünü de sağlayamazlar. Tarih bize bugün bunu bize gösterdi. Türkiye yıllar içinde düşünce özgürlüğünü hayata geçiremedi. Nice aydın, yazar, şair ve siyaset adamı düşüncelerinden dolayı yıllarca hapis yattı sürgün yedi ve 12 Mart darbesi ile Atatürkçülüğü devletin politikasından silip atanlar ABD uyruklu bir ülke yarattılar. Atatürk ismi ise yalnızca cadde ve taş binalarda kaldı.
 
 
 
 
 
 
 
V.İ.Lenin şöyle der.” Halkın önderlerini halktan koparmak ve onun düşüncelerinin içini boşaltmak ve bir hiç haline getirmek isteyenler onların ismini taşa, toprağa, caddelere verip her tarafa heykellerini dikerler” İşte ülkemizde Atatürk’e olan da budur.
 
Atatürk’ün düşünce bazında onun düşüncelerine can veren ve tarihin akışı içersinde yaşamasını sağlayan iki noktası çok önemlidir. Birisi Özgürlük ve bağımsızlık diğeri de Devrimci ruhudur. Ülke artık özgürlüğünü ve bağımsızlığını yitirdi( Hem düşünce olarak hem de siyasi olarak) Geriye yalnızca gerçek Atatürkçülerce yaşatılmaya çalışılan Devrimci ruhu kaldı. Görüyoruz ki kendine Atatürkçü maskesi takanlar onun bu ruhunu da yok etmeye çalışmaktadırlar.
.
Bu Atatürkçülüğe sol gösterip vurulan sağ bir darbedir.Bundan çok daha vahim bir durum ise iktidarın başını çektiği doğrudan sağ darbedir.  Ocak ayında yazmış olduğun Ergenekon bitti isimli yazımda belirttiğim bir hususu burada tekrar yinelemek istiyorum. Ocakta yapılan operasyonlarla ilgili olarak bundan sonra orduya yönelik üst düzey tutuklanmaların yapılamayacağını bundan sonraki tutuklamaların yalnızca sivil unsurları içereceğini belirtmiştim. Çünkü bu davanın gerçek anlamda darbecilerle bir ilişkisi olmadığını
İktidarın kendisi için  tehlikeli gördüğü insanları yıldırma politikası olduğunu belirtmiştim.
Dediğim gibi de çıktı. O günden sonra (Belirli yerlerden fırçayı yiyen hükümet)  hiçbir üst düzey ordu mensubuna dokunamadı. Üstelik neden ve hangi amaçla yapıldığı belli olmayan bir takım saçma işlere kalkıştı. Bu ülkede heykeli dikilmesi gereken birkaç kişiyi göz altına almaya veya derneklere baskınlar düzenleyip korku salmaya devam etti.
 
Bu arada basında 1 Mayıs 1977 olayları veya geçmişteki bazı olaylar Ergenekon’la ilişkilendirmeye kalkıldı. Darbecilere gerçekten karşı olanların belirttiği bir husus var.
Bu ülkedeki en büyük darbeciler sokakta geziyor. Bu derin devlet konusunda en çok bilgisi olan kişi Kenan Evren değil mi? 1 Mayıs 1977’nin nasıl olduğunu bilmiyor mu? Kontr-gerilla hakkında açıklamalar yapmak üzere hazırlanan Bülent Ecevit’e telefon edip konuşma diyen o zamanki Kara kuvvetleri komutanı olan yine Kenan Evren değil miydi?
 
PD’nin yeni yazarlarından Murat Kutluol “ YARGIYA GENEL KURMAY BAŞKANI KADAR SAYGILI OLMAK” isimli bir yazısı yayınlandı. Bir an için liboş tayfasının yazılarından birini okuyorum sandım. Hani bol maaşlı iktidar yalakalığı yapan yazar tayfası.
Hangi yargıya saygılı olacağız. Ortada yargımı kaldı ki saygılı olalım. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde cezaevleri üniversite gibi olurdu. Öğretim üyeleri, yazarlar, kendi alanında her biri kariyer sahibi insanlar. Hani mahkumlar istese bu hocalardan ders almaya kalksa ülkenin en iyi Üniversitesinden mezun olmuş gibi olur. Maalesef ne acıdır ki şimdi de aynı durum söz konusu. Ama çocuk tecavüzcüleri, mafya bozuntuları, çalan çırpan, halkın parasını gasp edip bir takım emeller uğruna harcayanlar ortalıkta dolaşıyor. Bu mudur adalet, bu mudur tarafsız ve saygı gösterilmesi gereken yargı?. Arkadaş eğer gerçekten demokratça, tarafsızca yazacaksan buradan birilerine mesaj gönderme kaygısı taşımadan birilerine yağcılık yapmadan yaz.
 
 
 
 
 
 
BİZ DÜŞMANLARIMIZI BİLİRİZ VE ONLARDAN KORKUMUZ YOK. BİZİ ASIL KORKUTAN DOST GÖRÜNÜP BİZİ ARKADAN HANÇERLEYENLERDİR.
 
 
Saygılarımla.
iletisim@politikadergisi.com
 
 
 

 

Yorumlar

SSCB NİN SON ATIKLARI

BAŞBAKANIN "BUNLAR SSCB NİN SON ATIKLARI" SÖZÜ NE KADAR İSABETLİ.MARKS KENDİSİ DEVRİMİ KAVRAYAMADIĞINI İTİRAF EDİYORDA SİZE NE OLUYOR.BİR HOCAM DA "YA HU RUSYA KOMİNİZMİ BIRAKTI BİZİMKİLER HALA BIRAKMADI"DERDİ.NE KADAR İSABETLİ.27 MAYIS DARBESİ GÜZEL 12 EYLÜL DARBESİ KÖTÜ.BU NASIL BİR ZİHNİYET.BAKIN ALİ BEY SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ FİKİRLERİNİZ BENİM ÜLKEMDE PARA ETMİYOR.VALLAH ETMİYOR.DEMOKRASİYİ ARZULAYAN İNSANLAR OLARAK ERGENEKONUN KARŞISINDAYIZ.MURAT BEYİN YAZISI NEDEN GOCUNDURDU SİZİ. YOKSA BİRİLERİNE SÜREKLİ YANDAŞLIK YAPIYORSUNUZ DA HERKESİ YANDAŞ MI GÖRÜYORSUNUZ.YANDAŞLIK YAPTIĞINIZ PARTİLER ÇÖPLERDE SÜRÜNÜYOR YA NEYSE.BU ÜLKEDE YÜZDE KAÇ DEĞER GÖRÜYORSANIZ O ORANDA SİYASET YAPIN FAZLASI AŞAR SİZİ.

Dadaşliderde yanıt verecek fikir kırıntısı bile yok.

Okuyorum maalesef yanıt verecek ciddiye alınacak bir fıkır kırıntısı bile yok. Eğer birgün içinde düşünce olan yorum yaparsan ciddi ciddi yanıt vereceğim.

YOKSA SÖYLEYECEĞİN BEN KABUL ETTİNİZ SAYARIM

SİZİN GİBİLERE BİZİM ORDA KONUŞUYOR AMA BİR ŞEY SÖYLEMİYOR DERLER.KIRINTI MIRINTI BİR ŞEY OLMADIĞI KESİN.KAÇIN BAKALIM NEREYE KADAR.

Ali Abi'ye Selamlar

Hislerime tercüman olmuşsun Ali Abi.

"12 Mart"çılar da Atatürkçü geçiniyordu 12 Eylül darbesini yapan faşist cunta da. Günümüzde Aydın Doğan, Sinan Aygün bile Atatürkçü ise var gerisini sen düşün.

Anti-emperyalist tavrı olmayan, Atatürk'ün 6 ilkesinin hepsine birden sahip çıkmayanlar ancak senin de belirttiğin gibi Gardırop Atatürkçüsü olabilirler.

Yine de Kemalistlerin sol kanadının, Kemalizm adı altında tekelci burjuvazinin görüşlerini yansıtmaktan ileri gitmeyen "Kemalist sağ kanadı" zamanla saf dışı bırakacağına olan inancım sürüyor.

Yukarıdaki arkadaşa cevap vermeye bile değmeyeceğinden cevap vermiyorum. Papağan gibi aynı ezber kalıpları dile getiriyor.

salon salomanje cehalet!

Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden, içerdeki cephenin suskunluğudur. K.ATATÜRK

***

İnsanlar kavramları genelleye genelleye tek başlığa kadar indirgemiştir. Üzerinde düzinelerce kitaplar yazılan değerler tek cümlelerle özetlenmeye başlanmış, okuma yazma kalitesi adeta sıfırlanmış, bilgi sahipliği ekşi sözlüğün insafına kalmıştır.
Hal böyle iken sapla samanın karışması da kaçınılmaz olmuştur. Ayırdedici hayati nitelikler sıradan detaylardan ibaret kılınmıştır.

Bilinçlidir.

Bunlar zaman içinde; beyin fırtınası, eleştiri, tartışma, kıyas, gelişim, ilerleme gibi beyinsel aktifleri pasifleştirme savaşıdır.

Organizedir.

Tellaklarına fırsat vermek gafletlerin büyüğüdür. Amaçlarına bilerek ve ya bilmeyerek hizmettir. 'Tarafsızız' söylemi ülke içinde bulunduğumuz durum itibarı ile son derece gülünçtür. Tabiki tarafız. Tam Bağımsızlık için tarafız. Devrimlerin bekası için tarafız.
Aksini yazan, söyleyen yahut yoran, Kemalist Devrimcilerden 'her şeye rağmen' ağzının payını daima alacaktır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.