Geleceğin Türkiye'si Ve Avrasya Açılımı

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Hakan TOĞA

Dünya yeraltı rezervlerinin kapısında tüm kilitleri çözecek bir Türkiye. Tüm enerji kaynaklarının hemen kenarında ama tamamen dışa bağımlı bir enerji stratejisine sahip. Bölgesinde güçlü su enerjisine sahip ama elektrik enerjisinde dışa bağımlı. Üzerinde teknik bilimin geleceğini şekillendirecek kaynaklara sahip ama değerlendirilmeyi bekliyor. Yağmurlarıyla, dağlarıyla, ovalarıyla, yaylalarıyla tam bir tarım üretimi ülkesi konumunda ama tarım ve hayvancılık yapabilecek nitelikteki tüm yurttaşları büyük şehirlerde ekmek peşinde koşturuluyor. Müthiş bir genç nüfusa sahip ama gençlerine gelecek adına gerekli özgüveni verebilecek potansiyeli yok.İşte bu Avrasya’nın kilit anahtarı konumundaki Anadolu toprakları her türlü iç ve dış mihraklarca çeşitli yollar denenerek ilerlemesi, büyümesi ve geleceğin gücü Avrasya’da lider ülke olması engelleniyor. Bir tarafta her türlü etnik köken ile birliktelikten yana ulusalcılar ve son zamanlarda adlarından bolca söz ettiren demokrasi yanlısı federeciler.Türkiye’nin uluslar arası dış politikasında kendisine müttefik olarak gördüğü ve ittifak içerisinde olduğu devletlerce farklı tasarı ve oyunlarla geleceği ipotek altına alınıyor. Siyaseten müttefik olarak gördüklerimiz illegal yollarla kuyumuzu kazmaya ve bizleri asimile etmeye çalışıyorlar.

Türkiye her noktadan (Batı, Sovyet, Arap) emperyalizminin etkisi altında bağımsızlık mücadelesi vermeye çalışıyor. Batı karşıtı bazı örgütlenmeler ilhamlarını Sovyetlerden alırken, Batı’nın değerleri ile Türkiye’nin politikalarına yön vermeye çalışanlar ise tehlikenin asıl kuzey coğrafyasından geldiğini bizlere inandırmaya çalışıyorlar.Ama ortada bir gerçek var ki Batı sömürgeciliği anlayışının ülkemiz insanı üzerinde gelişen tüm olaylarda fırsatçı yaklaşımlar içerisinde olan insanların liderliğinde bizlere tüketim kültürünü, üretmeyi bilmeyen tüketme ekonomisi ile yaşamaya çalışan insan modeline doğru sürüklemeye götürdüğünü hep birlikte görüyoruz.

Batı, bir ülkede ekonominin elden gitmesinin ülkenin elden gitmesi demek olduğu gerçeğini çok iyi bildiği için ülkemizde özellikle ekonomik anlamda insanları reel olmayan , kağıt üzerinde çalışan ekonomik sisteme sürükleyerek insanları hazırcılığa ve sıcak paraya yönlendirip aşırı borçlanmaya sürükleyip olası krizlerde mali krizlere sürükleyerek toplumsal bunalımlara, devlete olan sadakatsizliklerin artmasına ve özgüven eksikliğine neden olmaktadır. Türkiye son 60 yıldır dış politikada dizginlerini eline alamayan ve müttefiklerinin orta-doğudaki çıkarları adına çalışan bir siyaset izlemesi yüzünden özellikle bu coğrafyadaki komşu ülkeleri bile bile lades diyerek karşısına almış ve adeta kendi mahallesinde yapayalnız bırakılmıştır. Özellikle genç nüfusumuzun önemini bizden daha iyi saptayan dış kuvvetler bizleri NATO’nun kuklası gibi kullanarak Ortadoğu’da kendi oluşturdukları cehennemin içine sokarak Türkiye’ye siyasi ve kültürel açıdan değil askeri açıdan ihtiyaç duyduklarını her fırsatta dile getirmektedirler.

Ülkemizin ulusal çıkarlarını savunmak ve geleceğin gücü Avrasya coğrafyasında ki konumunu, egemenlik haklarını, bölgesel menfaatlerini savunmada tek organizma olan meclis ve milletimizin ordusu üzerindeki her türlü oyun neticesinde maalesef bu kurumlar yıpratılmaya çalışılmış ve halkın bu kurumlara olan güveni Batı’nın da desteğiyle köreltilmiştir.


Roma-Cermen ruhundan geleceğin gücü Avrasya’ya

Ülkemiz özellikle Tanzimat döneminden bu yana inanılmaz derecede Batı’nın etkisinde kültürünü, benliğini, sosyo-kültürel yapısını, ekonomisini, eğitim sistemini ve hatta hatta inançlara olan bakış açısını değiştirmiş ve değerlerini Batı’nın istekleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışmış sonuç olarak ta hüsrana uğramıştır.Küreselleşme denen ve özellikle doğu bloğundaki çözülmeden sonra çok kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya geçtiği dönemden sonra artan batılı düşünce ve batılı olma fikri neticesinde iyice doğudan, Asya’dan ve komşularından uzaklaşarak tamamen yalnızları oynayan bir devlet rolüne büründürülmüştür. Bir yönetmenin ödül töreninde sarf ettiği “Tutkuyla sevdiğim, yalnız ve güzel ülkem Türkiye’ye.” sözleri gibi ülkemiz tarihin, medeniyetin coğrafyasında yalnız bırakılmış ve siyaseten sahipsiz bırakılmıştır. Maalesef görüldüğü üzere ülkemiz, Batı’nın hediyesi olan iç karışıklar vesilesi ile insanların günümüzde düne göre daha fazla “Parçalanma, bölünme, federe devlet” gibi kavramları kullanmasına neden olmuştur.Batı’nın özellikle son bir asırdır kirli elini üzerinden çekmediği Ortadoğu coğrafyasında Lübnan, Irak-İran, Filistin, Pakistan, Afganistan, Irak işgali ve son olarak Kafkasya’da yaşananlar ile gösteriyor ki bir gün sıranın Türkiye’de de olduğunu yok saymak büyük bir gaflettir.Türkiye özellikle milli mücadele sonrasındaki politikaları ile bölgede en güçlü ulus devlet olduğunu ve mazlum devletler adına emsal teşkil ettiğini yakın tarihimizden çok net bir şekilde öğrenebiliyoruz.

Türkiye hem ırksal açıdan hem de inançsal açıdan bulunması gerekli yeri aslında çok iyi tayin edebilse de başımızdaki idarecilerin Batı yanlısı politikalarından vazgeçme süreci bitmeden maalesef aynı yörüngesinde etkisizce dönmeye devam edeceği aşikârdır.Türkiye adına belki de onlarca ideolojinin, akımın, fikrin denemesi ile halen bir başarıya ulaşamamış bir Avrupa Birliği rüyasından artık uyanması ve kaybedilmiş onlarca yılın telafisinin artık olmadığının anlaşılması için milli düşünen liderlere ihtiyaç duyduğu kesindir.Batı’nın zorladığı Avrasya kilidinin arka kapısının anahtarı halen elimizde. Bir yanda Orta-Asya coğrafyasındaki Türk Cumhuriyetleri diğer yanda Ortadoğu coğrafyası. Yeraltı zenginlikleri ile geleceğin enerji kaynaklarının oranı ile dünyanın gözünü kamaştıran bu coğrafyada Türkiye’nin de muhakkak yerini alması gerekmektedir.Türkiye kapitalizmin dünyaya hediyesi olan ve geleceğin ekonomisi gözüyle bakılan Çin ve geleceğin diğer güçlü ekonomisi gözüyle bakılan Hindistan, Rusya ve enerji kaynaklarının büyüklüğüyle göz kamaştıran Kazakistan ile muhakkak ikili ilişkilerini şimdiki müttefik gördüklerinden daha fazla geliştirmelidir.

Bu yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olmalıdır. Bunun çalışmasının gerçekleşebilmesi için muhakkak ki milli düşünce içerisinde olan, ülkemizin menfaatlerini ön planda tutan, batının değerleri içerisinde yok olmamış bireylere ve bireylerin oluşturduğu topluma hizmet edebilecek liderlere ihtiyaç duyacaktır. Bu cevher Anadolu toprakları içerisinde muhakkak ki vardır ve bir gün ortaya çıkartılacaktır

 
                                                                                                         
                                                                                                                   
                                                                                                    
 

Yorumlar

Suyun Havzası değişirse onun akışı önünde kimse duramaz.

 
Türk dünyas1'nın ekonomik kaynakları hala daha Türklerin kullanımında değildir. Türkler yaşadıkları toprakların altındaki doğal kaynaklara gerçekten sahip çıkabilsiler , gelecek yüzyılın en büyük gücü haline gelebilirler. Burada şunuda unutmamak gerek doğal kaynakları işlemesini yeni alışım bileşimler yapabilmesi de gerekir. Bir göz gezdirelim dünya coğarafyasına Rusay federasyonu içinde Kazan Cumhuriyeti Rus petrol yataklarına sahiplik yapmaktadır. Yine Çin'de Uygur Özerk bölgesinde Çi'nin kullandığı petrol yatakaları bulunmakta, Irak'ta Kerkük Türklerinin yaşadığı toprakalarda Kerkük petrol yatakları bulunmaktadır. Azerbeycan ve Kazakistan petrol yatakları da rezerv olarak önemli kaynaklardandır. İran Azerbeycan'ıda önemli petrol yataklarını barındırmaktadır. Ülkemizde petrol yataklarının ise araştırma yeterli olmadığı için rezerv durumu tespit edilememektedir. Yine Türkmenistan büyük doğal gaz kaynakları ile önemli konumdadır. Yne özbekistan altın yataklarıda önemli kaynaklardan sayabiliriz. Yine ülkemizde Toryum ve Bor rezervide ekonomik olarak kullanabildiğimizi söylemek zor. Türk bireliği sağlanmış olsa Türkiye ve Türk Dünya'sı bütün engellemelere rağmen dünyanın yeni süpergücü olmaya aday olacaktır. Arap Birliği var, Afrika birliği var AB var Yine Amarika kendi kıtasında birlik oluşturuyorsa aynı şekilde Siyasi ve Ekonomik Türk Birliği sağlanabilir. Türk Devletleri Birliği güçlenecek Çin'in Hindistan'ın önünde set oluşturacak hatta Batı dünyasını ve İslam dünyasını gelecekte bu iki ülkenin işgalinden koruyacaktır.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.