Heterotopyal Bir Alan Olarak Türkiye'de Entropi Durumu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Başlıkta kullanılan iki kavram da siyaset bilimine, farklı bilimlerden transfer edilmiş kavramlardır. Heterotopya, kendisi de tıp eğitimi almış Foucault’un tıptan sosyal bilimlere uyarladığı bir kavram. Tıbbi karşılık olarak; bedende kendiliğinden oluşmuş hastalıklar, yayılan kanser hücreleri, istenmeyen ve sağlık bütünlüğünü bozan durumlar olarak tarif edilen heterotopya, siyaset bilimine uyarlandığında egemen eliyle kısmen de olsa dışlanmış veya göz ardı edilen yapıların düzensiz şekilde var olduğu alan olarak tarif edilebilmektedir.

Heterotopya gibi ötekileştirmeyi de siyaset bilimine ve sosyolojiye sokan Foucault; ötekilerin düzensiz halini işaret etmek için heterotopya kavramına başvurmuştur. Habermasçı okumalarla tarif edecek olursak heterotopya, kamunun dışarıda bıraktıklarını sahiplenerek ötekileştirilen mekanları tarif eder. Heterotopik yapılar, ötekileştirilmiş yapılardan ayrılırken en önemli özellik olarak, heterotopyallerin sistemle etkileşimden kaçmaması gözükmektedir. Heteropya, hem gerçeğin hem de gerçek dışının eş zamanlı olduğu mekansal düzlemde, bulunulan mikro yapının özelliğine göre kimlik, aidiyetlik, etnisite, vatandaşlık, örfi ve ahlaki gibi durumlara göre tarif edilebilir bir alanı işaret etmektedir.

Modern çağın yarattığı çelişki ve ikiliklerin etkisinden tamamıyla kurtulamamış bir yanı özgürlükçü, diğer yanı ise normalleştirici ve koruyucu alanların bir aradalığı heterotopyanın var edildiği bir alanı oluşturmaktadır. (*)

Heterotopyalar; büyük bir orkestranın yeni bestelenmiş bir eseri seslendirirken kullandığı her bir çalgı grubunun kendi başlarına var olduğu alan olarak da örneklenebilir niteliktedir.

Foucault heterotopyayı tanımlarken bu çalışmanın da temel kaynağı olan tezde aktarıldığı üzere 6’lı bir nitelemeye girmiştir. Temelde düzensizliği nasıl düzenleyebiliriz veya düzensiz kalmak şartıyla kendi içinde düzensiz bir yapı nasıl oluştururuz sorusuyla da hareket edebileceğimiz heterotopya gerçeklik algısının üzerinden olmayanı da olanla birleştirmeyi amaçlamaktadır.

Siyasetin, kendi dinamikleriyle her dönemde ötekileştirilenler olmuştur. Ötekileştirilmiş sabitlerin içerisinde solun hiç değişmemesi de dikkat çekicidir. Bugüne geldiğimizde başta etnik kimlikler olmak üzere, ideolojik ve sosyo-kültürel ötekileştirilmişler, var olduğu alanlarda “gücüne güç katmaya” devam etmişlerdir. Zira ötekileştirme hiç bitmemiştir. Hal böyleyken, ötekilerin bırakıldığı alanda, düzen karşıtlığı partililik-partisizlik gibi Klasik Dönem Rus Sosyalist Cumhuriyeti örneği anlayış, Türk siyasetinde heterotopyasını yaratmıştır.

Hükümet karşıtlarının; ister dindar ister laik, ister solcu ister sağcı, ister muhafazakar ister liberal ölçekte bir araya geldiği ve düzensizliğin içerisinde düzeni aramayı kurulu düzeni demokratik yollarla yıkma çabası temelinde oluşturan Türkiye Heterotopyası; egemen sınıf ve iktidar partisi eliyle de şekillenebilmektedir. Nitekim, HAS PARTİ Genel Başkanı Kurtulmuş’un iktidar partisi saflarına katılması da iktidarın istediği takdirde heterotopya alanıyla uzlaşabileceğini göstermiştir.

Heterotopyal alanın paydaşları olan hükümet karşıtları, az önce de belirttiğimiz gibi düzen/iktidar karşıtlığını yaymaya çalışırken, her kaybediş sürecinde kendi sorgulamalarına başlamaktadır ki bu durum da siyasete yine fizik temelli bir gönderme olan Entropi kavramıyla ifade edilmektedir.

Entropi, sosyal bilimlerde toplumsal ya da siyasal sistemlerin düzensizlik halini anlatır. Yapısal bozukluklarından ötürü değişim yeteneğini yitiren, her bir değişim çabasının ardından da bir önceki haline dönen veya büsbütün işlevsizleştirilen toplumların durumunu tarif için kullanılan entropi kavramı; giderek artan bir enerji kullanarak sisteme ilişkin dönüşüm sağlamaya çalışırken yerinde sayan toplumların birbiriyle kopukluğuna sebep olmaktadır.

Entropi, düzensizlik hali diye kısaltılabilecekse de içerik tanımlamasında Heterotopyaların anayasal devlet şekli diye benzetme yapmamıza olanak tanır.

Türkiye’de heterotopyal alanda sıkışan iktidar dışı yapıların; iktidar eliyle veya kitle araçlarıyla kontrol altına alındığı günümüz dönemi, yeni kavramsallaştırmalarla tarif edilebilecek niteliktedir.

En güzel heterotopya örneği olan büyük Acem bahçeleri, her çeşit bitki ve çiçeğin bir arada olduğu kendi iç düzenleriyle düzensiz bir alan içerisinde yaşama savaşı veren bir yığının tarifidir. Bu örnekten hareketle Türkiye heterotopyası da kendi entropik durumlarını aşarak gerçek gücü olan öz bünyesine dönebilecektir.

Türkiye’deki iç meselelerin yarattığı düzensizlik hali (entropik durum) kendi gücünü göremeyen, kestiremeyen bir alanın oluşmasına sebep olurken; dışlanmış yapıların kitle imha medyası eliyle de susturulmasına yok edilmesine alan açmaktadır. Ta ki, iktidarın heterotopyadan bir yapıyı çekip kurtarmasına kadar.

Öz itibarıyla heterotopya, iktidarın oynadığı oyunlar vasıtasıyla dayattığı etik ve normların sınırlandırdığı zevklerin, tekelleştirdiği aklın, suçladığı insanın, düzenlediği ve sınıflandırdığı bilginin karşısına farklı bir anlayış, zevk ve aklı çıkardığı, suçu masumlaştıran ve bilgiyle saklanan öteki gerçeklerin sarsıcı yanını çıkaran, dışarıda bırakılmış ötekilerin alanı diye tariflenebilir.

Bu haliyle de heterotopyanın entropi halinden uzaklaşarak kendi gücüyle “ biz buradayız ve senden daha kalabalığız” demesi vazgeçilemez bir ihtiyaçtır.

 

İlker EKİCİ

ilker.ekici@politikadergisi.com

KAYNAK:

 

Reşide Adal; AYDINLANMA ÇAĞINDA KAMUSAL ALAN VE HETEROTOPİK MEKAN İNCELEMESİ:
“PALAIS ROYAL”ve “MASON LOCALARI, YÜKSEK LİSANS TEZİ, ANKARA ÜNİVERSİTESİ S.B.F., ANKARA,2004

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.