İç İlişkiler... Dış İlişkiler...

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Sanki neden ülkenin yönetimi çeşitli bakanlıkların denetimine bırakılmış ki? Ülkenin başında yüzde bilmem kaç ile seçilmiş bir partinin başkanı varken ne o öyle, yok İçişleri, yok Dışişleri Bakanlığı. Nasıl olsa “millet iradesi” ile seçilmedi mi? Başbakan her şeye tek başına karar versin. Hoş, zaten veriyor, ne lüzum var bunca bakanlığa, masrafa girmeye değer mi? Yapılan o masrafla kaç aileye birer torba gıda ile yarım ton kömür verilir biliyor musunuz siz? Bir de bu uygulamanın seçimlere yapacağı katkıyı?

Bu ülkenin yüzde bilmem kaçı kesin yazdığımız gibi düşünüyordur da, geri kalan çok büyük çoğunluğun farklı düşündüğü ortada.

Hele bir de AB, ABD yokmu? Zaten her türlü rezalet onların başının altından çıkıyor. Biliyorlar 2050’ye kadar dünyanın en kuvvetli devleti olacağımızı bütün hasetleri bundan. (TBBM Başkanvekili saygıdeğer Nevzat Pakdil söyledi)

Tutturmuşlar, imzaladığınız uluslararası anlaşmalara uyacaksınız diyorlar. Densizliğe bakarmısınız? Yüzde bilmem kaçın oyu ile seçilmiş Sayın Başbakan o gün öyle düşünmüş, öyle karar vermiş, hatta sizleri onore edip bir de imza atmış. Ne yani, bu gün farklı düşünemez mi?

Hani bir zaman Ermenilerle normalleşme anlaşmaları imzalayıp, halk tepki gösterince de rafa kaldırmıştık ya, Ermenistan bir yandan, ABD bir yandan tutturmuşlar “belgeleri imzaladınız Kars kapısını açacaksınız” diye. Hatta ABD Dışişleri Bakanı bizzat devreye girip baskı yapmış. Clinton’ın mesajını alan AKP Hükümeti derhal düğmeye basmış. Dışişleri Bakanlığı, Kars Valiliği’ne yazı yazarak protokollerin öngördüğü sürecin detaylarını hatırlatmış ve “Ermenistan sınırını açma hazırlıklarının ne kadar süreceği”ni sormuş. Valilik 1,5 ay, demiş. “Gelişmeler” bununla sınırlı kalmamış. 2008’den beri Ermenistan’ın demiryolu şebekesinden sorumlu olan Rus şirketi RZD, Türkiye sınırına ulaşan hatları yenilemeye başlamış. Çok sevinen Ermeni tarafı, sınırın 19 Eylül’de Akdamar’daki ayin için açılacağını iddia ediyormuş. Bütün bunları organize eden de ABD’nin bir Dışişleri mensubu. Yani bir “monşer”. Olacak iş değil. Bizden imzamızda durmamızı istiyorlar. Onlara da bir “van minit” yakındır.

Sadece onlar değil elbet. Kıbrıs Rum Kesimi de sinek vızıltısı sesi ile “imzanızın ardında durun, limanlarınızı açın” diye bağırıp duruyor. Üstelik AB denen “Hristiyan kulübü” de işaret parmağını gözümüze sokacak gibi sallayıp, “Limanları açmazsanız sizi bizim kulübe almayız” diye tehdit ediyor. Bir “van minit” de onlara gelecek ama bakalım ne zaman?

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.