İki Recep

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Türk siyaset tarihinde aktif rol oynayan iki "Recep" vardır.

İkincisi bir on yıldır ülkemizi yönetiyor.Hep beraber yaşıyoruz olanları. Bu nedenle ben Birinci Recep' i anlatacağım. Siz ondan ikincisine pay çıkarır mısınız bilmem....

Anlatacağım Birinci Recep, RECEP PEKER... CHP Genel Sekreteri...

Recep Peker'e geçmeden önce ilginç bir olayı anlatayım :

Sonradan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kuracak olan Rauf Bey, (İzmir Suikastı dolayısıyla yargılanacak, yanılmıyorsam 10 yıl ceza alacaktır.) araya Mareşal Fevzi Çakmak'ı koyarak Başvekil İsmet Paşa'ya bir öneri götürür.

Cumhuriyet ilan edileli çok olmamıştır. Öneri; Mustafa Kemal'in işte "Cumhuriyeti ilan etmek" gibi "emrivakilerini" önlemek için "paşalardan" oluşan bir "konsey" kurmaktır. İsmet İnönü onaylarsa, öneri Mustafa Kemal Paşa'ya sunulacaktır....

İlginçtir; İsmet İnönü öneriye sıcak bakmaz. "TBMM varken bir paşalar konseyine" gerek yoktur der... Yıl 1924 'tür...

Ama aynı İsmet İnönü bu öneriye benzer bir raporu 1937 yılında imzalayacak; Mustafa Kemal çok kızacak kendisini hem başbakanlıktan hem CHP genel başkan vekilliğinden alacak yerine Celal Bayar'ı atayacaktır.

Şimdi Recep Peker'e geçelim...

Recep Peker, önce Mussolini İtalya'sına, sonra Hitler Almanya'sına giderek sözde bu iki ülkenin demokrasisini (!) inceliyor... Yurda döndüğünde incelemeler sonucunda elde ettiği bilgileri ve düşüncelerini bir rapor halinde başvekil İsmet İnönü'ye sunuyor. Raporda : "TBMM'in üzerinde onun kararlarını denetleyecek bir üç kişilik 'konsey' den söz ediliyor. Elbet Recep Peker'in kafasındaki üç kişi Mustafa Kemal - İsmet İnönü ve kendisi...

İsmet İnönü raporu imzalıyor ve Mustafa Kemal'e sunuyor...

Yukarıda da söylediğim gibi raporu okuyan Mustafa Kemal çok sinirleniyor; Recep Peker'i de İsmet İnönü'yü de görevlerinden alıyor. Yıl 1937. Bir daha da İsmet İnönü ile hiç görüşmüyor, Yalçın Küçük'ün "Aydın Üzerine Tezler" de anlattığına göre de İsmet İnönü'ye küs ölüyor...

Bakınız Recep Peker neler diyor :

''... En yüksek tahsile kadar bütün okullarda kuvvetli cumhuriyetçi, ulusçu, halkçı, devletçi, lâik ve inkılâpçı bir imân telkin edilecektir. Parti, Türkiye'nin bekâ şartları olarak tanıdığı bu altı vasfı, yeni programla devlete mal ediyor ve gelecek nesillerin bu terbiye ile yetiştirilmesini ileri bir görev sayıyor.''

''...İnsanlığın en büyük eseri devlettir, Türkiye'de parti, yurdun tek ulusal partisi, devleti ve ulusu, birbirine bağlamalıdır. Çünkü tek tek bakıldığı zaman, insanların değeri sıfırdır; demek insan, devlet içinde, ulus içinde değer taşımaktadır; onun için daima bir, bir arada olmalı, tek bir kalp gibi çarpmalıdır...''

(Ne dersin okur, Birinci Recep'in bu lafları ile İkinci Recep kıyaslarsan... )

O sırada Ankara 'da görev yapmakta olan Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi, Joseph Grew, Washington 'a konuyla ilgili raporunda kelimesi kelimesine şunları yazıyordu :

''...Eğer çıkardığım sonuçta yanılmıyorsam, bu yeni örgütlenme Halk Partisi'ni, Faşist İlkelere dayalı bir siyâset eğitim örgütüne dönüştürecek; Faşizm'in Türkçe adı 'Yeni Kemalizm' olacaktır...'' (Bkz: Dr. Necdet Ekinci / Türkiye'de Çok Partili Düzene Geçişte Dış Etkenler / s.110 / Toplumsal Dönüşüm Yayınları, Ekim 1997.)

Mustafa Kemal, 1937 yılında İsmet İnönü'yü görevden alarak bu faşizmin önüne geçmek istedi de artık geç kalmıştı...

1935 Kurultayı sonrası CHP'nin damarlarına faşizm bulaşmıştı bir kez...

 

Ufuk KESİCİ

ufuk.kesici@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.