İnönü’ye Saldırı…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Gün geçmiyor ki, iktidar mensupları trajikomik bir duruma imza atmasınlar. Bir ülkenin yönetimine talip olanlar en azından o ülkenin yakın geçmişini iyi bilmelidirler. Değilse, belki de konuşmaları hazırlayan danışmanların bilgisizliğine kurban gider, böyle komik durumlar oluşur.

Sayın Başbakan konuşmasında rahmetli İnönü’yü Hitler’e benzetti. Aklı başında olanları da epey güldürdü. Allah da onu güldürsün. Hazır konu açılmış, bir bakalım İnönü kim? İnönü asker ve siyaset adamı olarak hangi dönemi yaşadı?

Balkan Savaşı, Trablusgarp Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, Kurtuluş Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı... Ömrünün büyük bölümü savaştan savaşa koşmakla geçen, yaşadığı her saniyeyi Türk’ün istiklali için harcayan bu değerli insana, bir iki politik uygulaması kişisel meşrebine uymuyor diye dil uzatmak kimsenin haddine olmamalıdır.

Hele hele, bir yandan askerden kaçmak adına medreselere sığınan, sonra da ha bire askeri eleştiren, kötüleyen, tarikat artıklarının, gerici döküntülerinin hiç haddi olmamalıdır.

Bu gün iktidarı elinde tutanların ona büyük vefa borçları olması gerekmektedir. Onu Hitler’e benzemekle eleştirmek şöyle dursun, partilerinin önüne heykelini dikmeleri daha uygun olur.

Biliyoruz ki, İkinci Dünya Savaşı bittikten hemen sonra çok partili rejime geçme kararını alan ve derhal uygulayan odur. Eğer dedikleri gibi Hitler’e benzeseydi, durum son derece müsaitti. Çok partili rejimi düşünmez, elindeki sonsuz imkânları kullanıp Türkiye’nin Hitler’i olurdu. Ancak o, riskleri bile bile çok partili rejime geçerek, Cumhuriyetle birlikte inlerine çekilmiş olan dincilerin, tarikatçıların, gericilerin ortaya çıkmasına müsaade etti. Yaptığının yanlış olduğunu sonradan anladı ama iş işten geçmişti. Tahkikat Komisyonlarının kurulmasında Menderes’e herkesin bildiği şu cümleyi söylemişti. “Öyle bir gideceksiniz ki, sizi ben bile kurtaramayacağım”. Bu cümlede daha evvel inlerinizden çıkmanıza izin verdim, ama bu sefer beni aşıyor demek istemişti; öyle de oldu.

İşte bu yüzden 1950’den itibaren gelen sağcı partilerin hepsinin oluşumuna İnönü ışık tutmuş izin vermiştir. Bu gün rahmetliyi Kemalist, solcu, kesim bu yüzden eleştirse haklı olabilir. Ama bu dinci ve tarikatçı partilerin eleştirmeye hiç hakları yoktur.

Ayrıca Sayın Başbakan aynı konuşmasında Atatürk’ün telgrafına atıfta bulunarak “Ah ah, o mektubu iyi incelemek lazım, teferruatına girmeyeceğim. Hani diyor ya, 'o camiler, kervansaraylar askerlerden boşaltılsın.” Mantıklı bir bakış açısı ile bakarsak hiç de anormal bir durum, bir eleştiri nedeni yok. Savaş sırasında cami ve mescitlerin bir bölümü silah ve mühimmat deposu olarak kullanıldı. Bu gayet de normal bir durum. Tabii Müslümanlar için. Cami ve mescitleri Allahın evi olarak görmeyen putperestler için olmayabilir. Kuranı Kerim’de Allah adının geçtiği kâinatın her noktası mescittir, diyerek yüce yaratıcı bizim onun evi olarak inşa edeceğimiz yerlere ihtiyacı olmadığını, dahası kabul etmeyeceğini bildiriyor. Daha önce de dediğimiz gibi, askerden kaçmak için medreselere oradan da camilere mescitlere sığınıp fitne saçan, yabancı devlet uşaklığı yapan, halkı kandıran, askeri ve orduyu kötüleyenler için kötü bir şey olabilir.

Daha düne kadar İnönü'nün Çankaya Köşkü'nde namaz kıldığını, annesi Cevriye Hanım'ın başı kapalı olduğu halde Çankaya Köşkü'nde yaşadığını söyleyen Sayın Başbakan, bu gün ne oldu da bu konuşmayı yapıyor; anlamak mümkün değildir.

Aslında geçtiğimiz günlerin olaylarına bir bakarsak;

Dış politikada tam bir başarısızlık sergileniyor,

Enflasyon yeniden çift hanelere çıktı. Bu çıkış AKP’nin borazanı olan TÜİK’in düşük göstermek için inanılmaz gayretlerine rağmen devam ediyor.

Yoksulluk hızla artıyor.

Daha kötüsü, ümitsizlik artıyor.

Sırf Nisan başından beri gelen şehit cenazeleri 18 oldu.

Bu yüzden sürekli gündemi değiştirip insanların dikkatini başka yere çevirmek lazım. Sayın Başbakan ve yandaş medyasının yaptığı en etkili icraat da bu…

Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

Çok kötü hesap sorulacak, ne

Çok kötü hesap sorulacak, ne yaparsa yapsın AKAPE'nin sonu gelmiştir. Hesap günü yaklaşıyor...
Hırsızlıkların, ihanetlerin,yalanın,satışın v.s. hepsinin hesabı sorulacaktır.
Kaçacamayacaklar!

Merhaba

Zaten kaçmalarına izin verirsek tarih bizden hesabını sorar. Saygılar...

Bunları o kadar büyütmeyin Lütfen

Hiç kızmıyorum bunlara,
12 Eylül 1980 ve sonrası politikalar gerekeni yaptı zaten,
Bunlara tüy dikmek kalmıştı...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.