İyi Polis, Kötü Polis…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Başbakan vekili Bülent beyin konuşmasını dinleyince aklımıza hemen polisiye filmlerin değişmez oyunu iyi polis ve kötü polis geldi.

Başbakan ve Bülent Bey bu oyunu oynuyorlar ama ne yazık ki çok kötü oynuyorlar. Bu şekilde kimseyi kandırmaları mümkün değil. Bülent Bey idari işlemlerin başladığını ve kusurlu polisleri varsa sorgulanacağını söylüyor. Üstelik insanların buna gerçekten inanmalarını istiyor. Polis devletinde polisin ayrıcalığı vardır. Her türlü kanunsuz işlemi yaptırdığınız polisi sorgulamanız imkânsız gibidir. Sorgulansa da bu göstermeliktir. Çoklukla bizde olan budur.

Kanunlarımızda bir madde vardır. Kanunsuz emri yerine getiren görevli de emri veren kadar suçludur. Hepimiz şu son bir haftadır defalarca gördük.

Polis halka nişan alarak gaz bombası atıyordu. Tabii olarak da insanlara isabet eden kapsüller yaralanmalara sebep oldu. Polis bunun suç olduğunu bilmez mi? Bilirse neden suç işleyip başını derde soksun? Cevabı tahmin etmek son derece kolaydır. Suç birlikte işlenmektedir ve bu nedenle suç işleyenler görmezden gelinmektedir.  Bu olayda da birçok benzerinde olduğu gibi polis suçsuz bulunacaktır.

Bülent Bey yapılan tahribatları öne çıkardı. Bu kadar farklı kesimlerden oluşan toplulukta provokatörlerin de olması normaldir. Ancak sivil polislerin de bu topluluğa karışıp o provokatörleri toplaması son derece kolaydır. Tabii kendilerine bu toplama işini yapma emri verilirse. Bu olaylarda da önce polise taş atıp arbedeyi başlatanların hemen koşup polis tarafına geçtikleri görülmüştür. Ama bunlar toplanacak yerde insanların üzerine su ve gaz bombaları ile saldırılmıştır.  Çünkü amaç maalesef korku yaratmak, insanları sindirmek, biata zorlamaktır.

Bülent Bey her ne kadar yumuşak mesaj vermeye çalışsa da hiçbir kıymeti olmadığını kendi dâhil herkes bilmektedir. Çünkü başbakan kendini padişah sanmakta, neden kendine biat edilmediğini anlayamamakta, insanlara kendisine söylense hakaret davası açacağı kelimelerle hitap etmektedir.

Bu da yetmemiş, ülkeyi bu kaos ortamında bırakıp giderken “Topçu kışlasını da yapacağım, camide” diyerek halkla inatlaşmayı sürdürmüştür. Onun yokluğunda tabii ki ülkede hava yumuşayacaktır. Ancak döndüğünde ilk fırsatta yine aklında olanı yapacağından eminiz. Zira artık onu tanıyoruz.

Ancak gerek başbakan gerekse çevresindekiler şunu anlamalıdır ki halk artık on yıl evvelki halk değildir. 12 Eylül faşizminin apolitize ettiği bu halk, AKP nin hayat tarzına yaptığı müdahaleler sonucu uyanmıştır. Yine kıpır kıpırdır. Sağ zihniyetin imdadına yetişecek bir askeri müdahalenin de artık olamayacağı düşüncesindeyiz. Çünkü çok uluslu şirketlerin böyle bir durum işlerine gelmez.

Yapılan araştırmalar AKP seçmeninin bile büyük kısmının AKP politikalarından hoşnut olmadığı yönündedir. Başka bir deyişle artık AKP misyonunu doldurmuştur. Bundan sonra iktidarda kalabilmek adına yapacakları her şey düştüklerinde verecekleri hesaplarına yeni maddeler eklemekten başka işe yaramayacaktır.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.