Kapitalist sistem çöktü sıra kapitalizm’de yani ideolojide -II

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

“Alt yapı üst yapıyı belirler” der Marx.
 
Zaten yazımızda ki çıkış noktamızda, Kapitalist sistemin baskın unsuru olan kapitalistlerin ideolojisini tanımlamak olduğu açıktır. Bu ideolojiyi sınıfa ilintilemek adına da kapitalist ideoloji demek bizce çok da doğru olacaktır.
 
 Kaldı ki; kapitalist sistemin kendisi, bizatiği nesnel koşulları yani üretim ilişkilerini (emek ve sermaye ilişkisini) tanımlamaya yeterliyken, sistemleşen bu üretim ilişkilerinin üst yapısını; egemen sınıf düşüncesi haline getiren ve düşünceyi, egemen olduğu sınıfı abluka altında tutmak için mücadele görevi üstlenen ideolojinin adını da açıkça yaygın, yerleşik kanaatin aksine, üst yapı belirlenme süreci ve üst yapının alt yapıyı etkileme süreci algısından yola çıkarak kapitalist ideolojinin kendisini “Kapitalizm” olarak tanımlamamız bundandır.
 
Kapitalist sistem sonucu gereği sermaye eliyle dünyayı gayrı ahlaki bir yöne götürür demek, bu sonucu sistemin ideolojisinin gayri ahlaki olduğunu söylemekle aynı görünse de gayri ahlaki olan, nesnel somut işleyiş değil bu somut olanın işleyişini dayatan ideolojinin kendisidir. Çünkü; somut işleyişin tıkandığı yada değiştirilebileceği gerçekliğini örten, somutun kendisi değil somutu çarpıtarak soyutlayan ideolojinin kendisidir.
 
“Tarihin her anında ve bütün toplumlarda, toplumun nesnel çelişkilerinin yansısı çeşitli fikirler, bir arada bulunurlar. Bununla birlikte bu fikirlerin hepsi aynı nitelikte değildir; bazıları toplumu eski düzen içinde tutmaya, ötekiler, onu yeni bir yola sokmaya yönelirler. Birbirine karşıt sınıfların bulunduğu toplumlarda, (sayfa 384) birbirine karşı fikirlerin hareketi, sınıf savaşımının bir yansısıdır. Fikir savaşımı bir şiddet ve zor biçimi alabilir. Sosyalizmde artık uzlaşmaz-karşıt sınıflar yoktur, ama bu yüzden eski ile yeni arasındaki savaşım eksik olmaz ve bir fikir savaşımı halinde yansır.”. (George Politzer. Felsefenin temel ilkeleri.)
 
Mesela İşçi sınıfının “bilinci” ya da sınıf bilinci atıfları da o sınıfın ne kadar ideolojik anlamda silahlandırıldığını yada silahlandırılamadığını ifade eder. Yoksa bu bilincin olmaması işçinin üretimden gelen gücüne halel getirmez, üretimden gelen gücünün baskın ideoloji ile farkında olmaması sağlanır o kadar.
 
“Birbirine karşıt sınıfların bulunduğu toplumlarda (kapitalist ve işçi sınıfının), birbirine karşı fikirlerin hareketi, sınıf savaşımının bir yansısıdır” çözümlemesi ideolojik temelde bir savaşımın özel mülkiyetin kaldırılma süreci olan sosyalizmde de sürecektir demek, elbette yanlış olmayacaktır.
 
Sosyalizmde egemen sınıf yani proleterler elbette kendi ideolojisini bir baskı unsuru olarak eski ideoloji olan kapitalizmi ideolojik olarak ortadan kaldırmaya çalışırken  onun sınıfının yani kapitalistlerin düşünsel etkilerinin pratik hayatta ki yansımalarını da “üst yapı alt yapıyı dolayımlı olarak etkiliyor”  tamamen yeniden bir daha gelmemek üzere yok etme çabasıdır. Bu apaçık fikirsel bir mücadeledir. Öyle ki sosyalizmde özel mülkiyetin tamamen yok oluşuna kadar. Bu yok oluş nesnel gerçekliği ortadan kaldırdığından kapitalizm ideolojilerinin yansımaları olan “düşünce” O’nun yani “özel mülkiyetin” ortadan kalkmasıyla birlikte yok olacaktır.
 
Gelinen bu noktayı Marx, ideolojik anlamda bir çatı altında komünizm olarak tanımlıyorsa bizde önceki ideolojiyi kapitalizm olarak tanımlıyoruz. Ki sınıfsız bir toplum ütopya beklentisi gerçek olduğunda Marx’ın artık “ideolojiler bitmiştir” demesi beklenirken (çünkü ortada çelişki yaratacak bir üretim ilişki ve bu ilişkiden dolayı ortaya çıkacak sınıflar ve savaşımı kalmamıştır), Marx bunun aksine ne ideolojilerin bittiğini/biteceğini nede ideolojileri oluşturan alt yapı ilişkilerinin biteceğini söylemez.
 
Ortaya çıkarılacak sınıfsız toplumun sınıfsal olmayan ama doğadan soyutlanmamış insanın nesnel gerçekliğinde çelişkilerinin etik, estetik gibi veya diğer kavramların nasıl ideolojiler üreteceğini öngörmesini de elbette beklemiyoruz ama gördüğümüz Marx’ın komünist toplumunun da diyalektik tarihsel materyalizm algısı gereği son bulacağı öngörüsünün ve toplum var olduğu sürece ideoloji savaşlarının bitmeyeceğinin gerçeğidir.
 
İlk yazımızda belirttiğimiz gibi Kapitalist sistem kendi iç çelişkileriyle zaten tıkanmakta krizleriyle işlemediğini göstermektedir. ( Ek bilgi bkz. Marx’ın kriz teorileri) Aslolan onun yani kapitalist ideolojinin alt üst edilmesidir. Bu söylememizden sosyalizm aşamasına geçildiğini düşündüğümüz algılanmasın. Sosyalizm aşamasına geçiş koşullarının kapitalist sistem tarafından yaşadığı krizler çerçevesinde yaratıldığı anlaşılsın isteriz. Bu yüzdendir ki hedef ideolojinin kendisi yani kapitalizmdir.
 
Ki emek cephesi üretimden gelen güçlerinin farkına varsınlar demekten ibarettir. Kapitalist sistem yıkılmıştır hedef ideolojisidir yani Kapitalizm.
 
Yani kral özünde kral olduğu için değildir kral, tebası onu kral olarak gördüğündendir. Birikmiş emek olan sermayeyi aslına döndürmek için yani emeğe ve bu emeğe yabancılaşan emekçilerin kendi emeğinin aslıyla buluşturmak için.
 
Dünyanın bütün işçilerini bilinçlendirin !
 
Erdinç AYDIN
erdinc.aydin@politikadergisi.com
 
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.