Kapitalist Sistem, Sistemin ve Sistemdeki Bireyin Ahlakı Üzerine Deyini!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Kapitalizmin gelişim sürecinde kapitalist toplumda birey Weber’in dediği üzere “Demir Kafes” metaforu ile hapsolur.
 
“Hiç kimse henüz gelecekte kafeste kimin yaşayacağını ve devasa gelişimin sonunda da tamamen yeni peygamberler mi yoksa eski düşünce ve ideallerin mi güçlü bir biçimde yeniden doğacağını ya da – bunların ikisi de olmayacaksa- bir tür mekanikleşmiş taşlaşma ve bunun yanı sıra kasılmış bir kendini beğenmişliğe mi geçileceğini bilmiyor. Ruh yoksunu uzman insanları, yürek yoksunu zevk insanları, bu hiçler, kendi kendine hiç ulaşılmamış bir insanlık düzeyine tırmandıklarını zannederler” Weber, 1997:160.
 
Weber’in tanımlarken öykündüğü, Kapitalist sistemde insan için Nietzche bu bütün “hiç”likleri tanımlarken:
 
 “Bütün artık bir bütün oluşturmaz. Bu imge, çöküşün tüm biçimleri için geçerlidir: Bu her defasında, atomların anarşisi, iradenin çökmesidir. […], Bütünün artık hiçbir yaşamı yoktur: Karışık, düzenlenmiş, yapay bir artefaktır der. T.De Koninck,2003:69.
 
Bu çöküşte ve demir kafese hapis olmuş insan olarak insan, Marx’ta ise karşımıza 1844 El Yazmalarında, kendi öz nesnelliği ve kendini kendi yapan üretim ilişkilerinde nesneleştiği bir toplumsallık içinde yani emeğinin metalaşması ve kendine “Yabancılaşması” olarak tanımlanır. Ve tüm tanımların üzerinde kendi emeğine, emeğinin somutlanmış hali olan ürettiğine ve ürettiğinin dolaylı ya da direk dolaşımıyla emeğin başkalaşmış nesnelliğiyle birlikte “artık” sız halinin nasıl olup da:
 
[emek = emek + artık + kar ] dır gibi bir “inandırılmışlığa” dönüştürüldüğünü ve ürettikçe fakirleştiğini deneyimleyerek yaşar(!).
 
Bu yaşama dayatmasını(!) gayri ahlaki olmaklığı ile kavrayan düşünürlerin bir kısmı ise algılarken anarşizme varan bir çizginin kapısını aralıyor, bazıları ise bu kavrayışı ayakları yere basan bir hale dönüştürme çabalarına giriyordu. Böylelikle sol ve / veya Sosyalist ekonomik doktrinler insanlık tarihinin sayfalarında yer almaya başlıyordu.
 
“Sosyalist ekonomik doktrinler daha çok İngiltere’den kaynaklansa da, sosyalizmin İngiliz ve Fransız fikirlerinden eşit olarak türediği söylenebilir. On sekizinci yüzyılda Fransa’daki devrimci sol hareket, birçok sosyalist düşüncenin çıkmasına yol açtı.” E.K.Hunt,2005:229.
 
Artık; üretim ilişkileriyle ortaya çıkan, ürün ve bu ürünün mübadele (değişim) değeri ve bu değerin el değiştirmesinde kolaylık sağlayan hatta kendine yabancılaşan emeğin somutlandığı ürünün mübadele edilebilmesini kolaylaştırmak adına var olan bir somutlama olan “PARA” ve bu paraya endeksli kapitalist toplumda biriktirme aracı olarak rolünü “evrak” larla kolaylaştıran biriktirme araçları ortaya çıkarmış ve bunun kapitalist toplumda hukuksal zeminleri oluşturulmuştur. İşte finansal sermayenin ortaya çıkışı ve kapitalizmin en vahşi en korkunç sömürüsünü hızlandıran fakat aynı sebeple kapitalizmin kendi iç çelişkileriyle kendini yok etmeye götüren yönü ve sermayenin kirliliği gözler önündedir. Çünkü paranın;
 
“Onun şuncası karayı ak, çirkini güzel,yanlışı doğru,
Alçağı soylu, yaşlıyı genç, korkağı yiğit eder.[…]
Sen görünür Tanrı!
Kaynaştırıp, öpüştürürsün bütün olanaksızlıkları!” Shakespeare: Aktaran, K.Marx,1995: 225,226.
 
Diyen İngiliz şaire ilham veren yönleri daha o zamanda paranın birikim sürecindeki gayri ahlaki geçmişiyle, gayri ahlaki bir varlığı olup gayri ahlaki ve gerçek dışı bir gerçekliği yaşattığı sabittir.
 
Ülkemizde bu gayri ahlaki sistemin hâkim olmasını “kaçınılmaz olarak sunmak” isteyenlerin üreten insanlar için bir yoksullaşma, yoksunlaşma ve yabancılaşma çağrısı yaptığı mutlaktır. Ve mutlaktır ki “genel temayül” olarak ahlaksızlığın, kendisine ahlaklı olmayı erdem olarak kabul edenler tarafından ahlaksızlaşmayı bilerek, bilmeyerek; isteyerek, istemeyerek kabul edildiği de gerçektir.
 
Ve kapitalist sistemde, benim de katıldığım, elbette bir atasözü olarak tecrübeyle sabit bir aktarım ile toplum; baştan kokar!
 
 
 
Kaynakça:
 
Weber, Max (1997),Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu, (Çev.Zeynep Aruoba), Hil Yayın. Aktaran: Dr. Derya Güler Aydın, TODAİE, Amme İdaresi Dergisi, Cilt:43, Sayı:2, Haziran 2010.
 
E.K.Hunt(2005), İktisadi Düşünce Tarihi, (Çev. Müfit Günay), Dost Kitapevi.
 
Thomas De Koninck (2003), Yeni Cehalet ve Kültür Problemi, (Çev. İnci Malak Uysal), Epos Yayınları.
 
Marx,Karl, F.Engels (1995), Yazın ve Sanat Üzerine I, (Çev: Öner Ünalan), Sol Yayınları
 
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.