Kapitalizmin Buhranı ve “Açılımları”

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ceren YALDIZ

   Kapitalizm, yeni bir ekonomik kriz karşısında kıvranıyor. Bu sefer New York borsalarının bir günde tabana vurduğu “kara pazartesi” gibi salt finansal bir kriz de değil üstelik. Hizmet ve üretim sektörlerinden tarıma kadar, inşaat sektörlerine kadar; tabana yayılmış bir krizden söz ediyoruz. Ayrıca bugünkü kriz, liberal kapitalist ekonomik yapıların ihraç edilmiş ve içselleştirilmiş olması hasebiyle tüm dünyada hissediliyor.

   Kapitalizmin en büyük finansörü olan ekonomik aktörler, sermayenin serbest dolaşımını ve finansman gelirlerini sağlamakla yükümlüdür. Bu krizle beraber, bu noktada da sakatlıklar yaşanması da kaçınılmazdır. Yüksek faizli uluslararası kredilerin, yeni özelleştirmelerin, ucuz ve güvencesiz iş koşullarının, işsizliğin ve tabiî ki yoksulluğun hâkim olduğu günlere şahit olacağız. Yani krizden yine en çok payı biz ve bizim gibi çevre ülkeler alacak. Merkez ülkelerin dış borç ablukası altında daha fazla bedel ödeyeceğiz.  

   Her ne kadar, bu krize teğet olduğumuz söylenegelse de 1980’lerle beraber tam anlamıyla entegre olduğumuz liberal kapitalist ekonominin krizi bizim de krizimizdir. Bunu yadsımak insan algısını küçümsemekten ileri gidemez. Fiyatlar genel düzeyindeki artışlardan tutun da işsizliğe, yoksulluğa kadar bir yığın alametini görüyoruz krizin. Görünen o ki, bu krizi aşmak için çok daha fazlasını da yaşayacağız.

   Kapitalizm, tarihsel olarak; yaşadığı ekonomik bunalımların sosyal yansımalarına katlanmamak için yeni sosyal projelere girişir. Yani bir krizi daha az zararla kapatmak için yeni bir krize imza atar. Modernite ile beraber yönetim organizasyonlarının en önemli unsuru meşruluk olmuştur. Meşruluğu sağlamanın kıstası ise ikna süreçleridir. Kapitalizm de işte bu çatlaklardan beslenir. Sosyal projeler yoluyla krizi aşmak için başka suçlular gösterir. İçeridekini dışarılar ya da dışarılananı içeriliyormuş gibi yapar.

   Yıllardır dışarılanmış olanın, bugün içerilenen olduğunu görmemiz, hem kriz hem de yerel seçimler bağlamında hiç de şaşırtıcı olmasa gerek. Açılımlar başlığı altında tüm politik parti kurmaylarınca zikredilen bu içerilemeler, tam da kriz ve yerel seçimler konjonktüründe anlamlanmış oluyor. Çünkü kriz sonucu, yoksullaşan ve yoksunlaşanlar üzerine bir politika üretmezseniz; sonuçları çok daha vahim olur. Bu sosyal yardımlar yoluyla da olabilir, göreceli bir ötekinin temsil hakkı noktasına da varabilir; ama elzem olan bir sosyal proje üretmek zorunluluğudur. Aksi takdirde, en önemli unsur olan meşruluk yitirilmiş olur.

   Politik arenada merkezin çevreyi kuşatmasıyla baş gösteren bu yol haritası, ancak çevrenin iknası üzerine başarılı olabilir. Eğer yerel seçimlere kadar çevre ikna edilirse, bu yol haritası yerel seçimlerle beraber rafa kaldırılacaktır. Ve yerel seçimlerle beraber; dışarının dışarıda kaldığı, içerinin içeride kaldığı bir süreç yaşayacağız.

 

iletisim@politikadergisi.com

 

  

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 11’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 11’i indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.