Kemalizm Başka; İttihatçılık Başkadır... (II)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Anadolu Savaşı'na canı yürekten katılan İttihatçılar, Anadolu Savaşı'nın ikinci aşaması Anadolu Devrimi'ne (Cumhuriyete) sıra gelince Mustafa Kemal etrafından çekilmiş, hatta ona düşman olmuşlardır?

Dedim ya işte o zaman ortaya Kemalizm çıkmaktadır...

İttihatçılar, Kemal Tahir'in de dediği gibi sözde "meşrutiyet" getirmişler, adına da "hürriyet" demişlerdir ya, aslında meşrutiyet ve hürriyet umurlarında bile değildir. Öylesine değildir ki Enver Paşa bir şey istediğinde "Paşam, mevzuata uygun değil" yanıtını aldığında "Yoksa kanun, yap kanun" demiştir...

Sadrazam, nazır, başkomutan, Teşkilat-ı Mahsusa reisi, vali olmuşlardır da; bellerinde silahla, yanlarında Yakup Cemil gibi silahşorlerle her şeyi halledeceklerini  düşünmüşlerdir… Komitacıdırlar ya....

İşte Kemalizm de bu yoktur...

Mustafa Kemal daha işin başında Amasya Tamimi'nden Erzurum -Sıvas kongrelerine oradan ilk meclise kadar hep "milli irade" peşindedir... İlk meclis bugün dinistlerin bile kabullendiği en "demokratik" meclistir. Sarıklısından hocasına, kalpaklısından Mustafa Kemal muhaliflerine, Lazistan temsilcisinden Kürdistan temsilcisine bir halk meclisidir ilk meclis...

Bilmez misiniz? Mustafa Kemal taraftarları kalpaklarını, kalpağın köşeleri başlarının sağ ve sol yanlarına gelecek şekilde takarken, muhalifler tam tersine kalpağın köşeleri başlarının ön ve arkasına gelecek şekilde takmışlardır. Hadi bu neyse de "meclis adına karar verme yetkisi" Mustafa Kemal'e o mecliste tartışmalar neticesinde gerçekleşmiştir... Bu denli demokratır Kemalizm...

Yoksa, Mustafa Kemal, bir Enver Paşa olsa toplar etrafına Karabekir ve İsmet paşaları,meclis de neymiş der, al sana bir "cunta" , dediğim dedik der, dinlemeyeni köşe başlarında vurduramaz mıydı ? Yapmamıştır...

Kemalizm'i İttihatçılardan ayıran en büyük özelliklerden biridir "demokratik" olması.... Bu bir..

İttihatçılar Almacıydı. O dönemde yükselen Alman emperyalizminden yanaydılar. Almanlar gelir, tükenen imparatorluğu kurtarır diye düşünüyorlardı. (Bir parantez, sayın okur 1938 sonrasında gelen iktidarlar da -şimdiki de dahil- ABD emperyalizmi bizi kurtarır diye düşünmediler mi?) Tanzimatçılar ne kadar telifçiyse, İttihatçılar da bir o kadar taklitçiydi...

Ama Kemalizm anti-emperyalisttir. O ne Almancı, ne ABD'ci ne İngilizci değildir... "Bağımsızlık benim karekterimdir." diyen bir liderin -Mustafa Kemal'in- peşisıra yürüyen kişilerden oluşmuştur. Üç misak-ı millisi vardır.

1. İktisat misak-ı millisi (Ekonomide tam bağımsızlık)

2. Eğitim misak-ı millisi (Eğitim de tam bağımsızlık)

3. Sınır misak-ı millisi (Sınırları korumada tam bağımsızlık)

İttihatçıların böylesi bir devlet kurma dertleri yoktu. Onlar daha çok (üst kademe İttihatçılardan söz ediyorum) mevki ve itibar peşindeydi... (Gene parantez gerekli... Allah aşkına Kemalizmin bu üç misak-ı millisinden elimizde ne kaldı ? Suriye sınırı korumak için NATO'dan (emperyalizmin ordusundan) füze istiyoruz be... ) Anadolu Savaşı sonrası, oluşan Anadolu Devrimi'nde o mevki ve itibarları bulamadılar. Bu da iki...

İttihatçılar, baştan beri belirttiğim gibi meşrutiyetçiydi.. Başta bir padişah, sonra hilafet olacak da onlar kafalarınca -komitacılıkla- ülke yöneteceklerdi. CUMHURİYET nedir bilmiyorlardı bile... Kemalizm ille de CUMHURİYET deyince akılları karıştı...

Hakimiyetin padişahtan alınıp "kayd ü şartsız" halka verilmesini akılları almadı İttihatçıların... Onlar ki Talat Paşa'ydılar, onlar ki Enver Paşa', Cemal Paşa'ydılar, onlar ki Yakup Cemil'e emredince köşe başında adam vurduranlardı... Bu hakimiyetin halka verilmesi de neydi ?

İşte bu nedenle Kemalist Cumhuriyet'in ilk düşmanı oldular... Elbet Mustafa Kemal'in de... Hani o ortadan kaldırılırsa -gene komitacılık yöntemleriyle hani suikastla falan- eski günlere döneriz sandılar...

Kemal Tahir "Kurt Kanunu" romanında pek güzel anlatır bu İttihatçı tavrını...

Ama olmadı... Mustafa Kemal'e düzenleyecekleri "İzmir Suikastı" açığa çıktı, ve 1925-26 yıllarında Kemalist Cumhuriyet bu eski İttihatçıları temizledi...

Kemalist Cumuriyet'in üç düşmanından (Eski İttihatçılar - emperyalizm- dinistler) biri temizlenmiş oluyordu... Ama gerçekte olmuş muydu? 1938 sonrası gelen iktidarlar pek olmadığını gösterdi. Bu da üç...

 

Ufuk KESİCİ

ufuk.kesici@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Biraz Üsluba, Biraz da İçeriğe Dair Bir Eleştiri

Sayın Kesici,

Defalarca sizi uyardığım gibi, hiç te bir devrimciye yakışmayacak bir üslupla yazı yazıyorsunuz. Onun bunun bilgileriyle "nasılsa google amca var, bazıları Kemalizm'i bile ordan öğrenmiş ya; ben daha çok İttihatçılık üzerine düşüncelerimi açıklayacağım." gibi alaycı ifadeleri sık sık kullanıyorsunuz. İnsan her yerde her zaman öğrenebilir bu ayıp mı? Sizce öğrenme, sadece kitap okumakla olmak zorunda? Hele yaşadığımız bu internet çağında insanlar google’dan öğrenseler çok mu zarar verir?

Başkalarının bilgisizliğini veya öğrenme usullerini eleştirmeden önce, siz kendinize bakın! Daha geçenlerde bir yorumunuzda bir devrimci için temel kavramlar olan emperyalizm ile sömürgecilik arasındaki farktan bile haberiniz yok iken, şimdi burada Kemalizm ile ilgili tarihi konularda, bilmediğinizi itiraf ettiğiniz halde, ahkâm kesiyorsunuz.

Olaylara yaklaşmanız ne ilkesel ne de bilimsel! Sadece kulaktan dolma bilgiler, ön yargılar, dedi-kodular, tahminler vs.

Burada, bu portaldaki tartışmaların genel amacı; okuyucuda siyasi bilinç yaratmak, okuyucunun kendi fikirlerinin olgunlaştırması için değişik bakış açıları sunmak, herkesin büyük ölçüde kanıtlanmış olan bilgilerini paylaşmaktır. Yoksa okuyucuda ön yargı yaratmak veya var olan ön yargıları güçlendirecek telkin ve tavsiyeler yapmak değildir.

Sizin yazılarınızda benim en çok dikkatimi çeken husus veya izlenim; yazılarınızın içeriğinden çok, seçtiğiniz konularla okuyucularda özellikle ulusalcılık veya Milliyetçilik, Kemalizm, Atatürkçülük gibi konularda kafa karışıklığı, bir bilinç bulanıklığı yaratmak olduğudur.

Bu çok önemli bir husus;  çünkü kafa ve kavram kargaşası yaratılmak istenen bu konuların ve kavramların net ve duru olarak algılanmaları ve anlaşılmaları, yaşadığımız siyasi koşullarda vatanımızın selameti ve hepimizin geleceği için olağanüstü büyük önem taşımaktadırlar.

Bilmem anlatabiliyor muyum?

Yukarıdaki bölüm üslubunuz ile ilgi idi. Makalenizin içeriğine gelince..

Size göre bir çeşit Masonculuk olan İttihat ve Terakki hareketi, özünde Osmanlı toplumu içinde yeşeren bir özgürlükçü Türk milliyetçilik hareketidir. Bu hareketin tohumlarını ekenler, "Genç Türkler" (Jön Türkler) olarak bilinen Avrupa'nın başkentlerinde, özellikle Paris'te yüksek eğitim gören gençlerdir.

İttihat ve Terakki hareketinin Kemalizm'den ayrılan tarafı; 1908 Hürriyet devrimiyle devlet yönetimini Osmanlı Sultanı ile Türk burjuvazisinin temsilcisi olarak paylaşmış olmasına rağmen, daha sonra Osmanlı devleti içinde yerleşen, yani kurumsallaşan bu hareket, dünyada yeni oluşan emperyalizm gerçeğini göremeyerek, I. Dünya savaşında Osmanlı'yı paylaşmaya hazırlanan emperyalistlerden olan Alman emperyalizmiyle işbirliği yapmasıdır.

Buna karşılık Kemalizm; antiemperyalist olduğu içindir ki aynı zamanda ulusalcıdır(milliyetçi)  da! Veya Ulusalcı(Milliyetçi) olduğu içindir ki aynı zamanda antiemperyalisttir! Kemalizm’in kalite farkı budur. Bu nedenle Kemalizm, İzmir İktisat Kongresi karalarıyla Türkiye de zayıf olan Türk ve Müslüman burjuva sınıfının gelişmesini devletçilik yoluyla (Devlet bankalarının açılması, devlet sanayinin kurulması vs. gibi)  desteklemiştir. Çünkü Osmanlı'da burjuvazi daha çok gayri Müslim olan insanlar arasında güçlüdür ve de bu burjuvazi, tıpkı günümüzde olduğu gibi, milli(ulusalcı) olmaktan çok, yabancı şirketlerin Türkiye'de acenteliğini yapan komprador burjuvazidir.

Fakat antiemperyalist ve milliyetçi olan Kemalizm aynı zamanda halkçı ve cumhuriyetçidir de! Kemalizm'in ulusal egemenliği esas olan yönetim anlayışı ise; parlamenter demokratik rejimle gerçekleştirmiş, Cumhuriyete Kemalizm, yaptığı devrimci düzenlemelerle medeni, hukuki ve laik bir içerik kazandırmıştır.

Özetle İttihat ve Terakki'nin Kemalizm ile ortak olan yönü ulusalcılıktır! Yani Kemalizm tarafından İttihat ve Terakki hareketinden tarihi miras olarak devir alınan ilke, Türk milliyetçiliğidir!

Saygılar..

 

Bakınız, üslup benim

Bakınız, üslup benim uslubumdur, bu saatten sonra hatırınız için değiştiremem. Ben sizin o "ulusalcılık" yazılarınızı okuduğumda metnin yarısına geliyorum hâlâ ne anlatacak bu adam diye bekliyorum. Karışıyor muyum, üslubunuz yok diye... Bazıları sayfalar dolusu yazar da bir şey anlatmaz, ne diyebilirim...  Bu bir

İkincisi; netten falan Kemalizm öğrenilmez...Öyle net çağındayız, her yerden öğreniriz olmaz. Netin neredeyse yarısı hatalı bilgilerle doludur.... Okuyacak, yorulacaksınız...

Üçüncüsü; İttihatçilerin iktidara gelişi devrim değildir; net öyle yazar Hürriyet devrimi diye... Kitaplar da Mustafa Kemal de İttihatçıların iktidara gelmesine "darbecilik" der. "Babıali Baskını" falan unuttunuz sanırım. Devrim ile darbe farkını bilirsiniz her hal...  İttihatçiler, iktidarı ele geçirmişlerdir sadece; "egemenlik" padişahtadır... Mustafa Kemal, egemenliği kayd ü şartsız halka vermiştir... Aradaki farkı goole amca yazmaz; okuyacaksınız...

Dördüncüsü, anlaşıldı ki siz tipik bir İttihatçısınız. İttihatçıları Mustafa Kemal 1925/26 yıllarında temizlemişti. Demek sizler kaldınız... Aslında anlamalıydım Perinçek'i İttihatçı diyerek eleştirdiğimde  gösterdiğiniz tepkiden...

Beşincisi, kafa karıştırmak gibi bir derdim yok... Tam tersine karışmış kafaları aydınlatmaya çalışıyorum. Baksanıza 2013 yılında bana İttihaçilik savunan bir de devrimcilikten söz edenler bile var hâlâ...

Daha ne diyem size...

 

 

Yoruma Yanit 2

Hay  allah ! Şimdi aklıma geldi Mehmet Bey; eklemeden duramayacağım :

Sıvas Kongresi sırasında yanılmıyorsam İttihatçılardan Rüstem Bey; Mustafa Kemal'e der ki :

"Biz bir ihtilal heyetiyiz, bu cüretle her şeyi yapabiliriz."

Mustafa Kemal'in Rüstem Bey'e verdiği cevap benim size verdiğim cevap gibidir :

"Bizim aramızda ne Babıâli Baskını'na, ne Yıldız Yağması'na ne de herhangi bir maceraya yer verecek kimse yoktur."

(V.C. Aşkun Sivas Kongresi s. 139)

Bunları goole amca yazmaz Mehmet Bey; okuyacaksınız...

 

Kemalizm Başka; İttihatçılık Başkadır... (II)

Merhaba dost,

Mehmet Çağrıcı beyle giriştiğiniz tartışmaların sizleri yorduğunu düşünüyorsamda yinede faydalı olduğu kanısındayım. Durgun bir havada aldıkları nefesin nereden geldiğini farketmiyenler belki biraz rüzgarı görünce araştırıp öğrenme çabasına girerler. Saygı ve selamlar...

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.