Kürtlerle Dans (!) Mehter mi Vals mi?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

“Bu dağ mengene dağıdır,
Tan yeri atanda Van’da
Bu dağ nemrut yavrusudur
Tan yeri atanda Nemrut’a karşı…” Ahmet ARİF
 
 
Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül tarafından söylenen sözlerle başlayan ve hükümetin önce “Kürt açılımı” sonra “demokratik açılım” olarak sahiplendiği süreç devam ediyor…
 
Hükümet edenlerin soruna çözüm arayışları “memlekette bu konuda demokrasi yoktu” ya kadar vardırıldı hükümeti tüm kalbiyle destekleyenler tarafından farkında olmadan ama bu tez, hükümetin iki dönemlik iktidarını eleştirmekten çok, “açılımını” alkışlamak için kullanılıyor nedense.
 
Hükümette siyasi rantını toplayacağını ümit ettiği bir sürecin, siyasi risklerini en aza indirme arayışında kim olsa aynısını yapardı diyemeyeceğim çünkü zamanında SHP “Kürt raporu” adıyla anılan sürecin içine dahil olduğunda gerçekten bir çözüm arayışı içine girdi tüm risklerini bilerek değilse de umutlu olduğundan…
 
O tarihlerde SHP tarafından HADEP’in T.B.M.M’ye taşınması olayı provoke edilince “birilerince”; SHP tarih oldu.
 
Ardından siyasi hayata tekrar girme hakkını kazanan CHP adı da; sütten ağzı yananın yoğurdu üflemesi misali içinde “Kürt” , “demokrasi” gibi sözcüklere kendi dışında biraz tereddütlü yaklaşmaya başladı.
 
AKP ise;
 
 CHP’nin aksine bu “Kürt” olayını her farklı ucundan çekelemek, mümkünse oyunu bu konu üzerinden de arttırmak istedi ve başarılı da oldu bir dönem taki bu yerel seçimlerde Doğu ve Güneydoğu Bölge hezimetine kadar. Hatta CHP’yi seçim zamanında karalamak için, HADEP’i T.B.M.M’ye sokmakla suçlayanlarla bu gün “Kürt açılımı” ve / veya  “demokratik açılım(ı)” yapmak isteyenlerin aynı olması; samimiyet üzerine, AKP hükümetinin olaylar karşısındaki bazı tutumlarını gözden kaçırmamayı gerekli kılıyor.
 
Sayın Cumhurbaşkanı, “İmralı muhataplığını”, “geç onu, onlar muhatap değil soruyu başka türlü sor” diyerek şerh düşüyor ikidir farklı şekilde. Ardından başbakan yardımcısı ve iç işleri bakanı takip ediyorlar muhataplık konusunda suskunluktan sonra.
 
Annelerin gözyaşlarına dur demek, memleket toprağına akan kanı durdurmak adına elbet devlet kasketini önüne koyup düşünecek…
 
Hangi Kürde açılım?
 
Kürt homojen değil ki;
 
Ezilmiş,horlanmış, baskı görmüş denilen Kürt bir memlekette Başbakan, Cumhurbaşkanı çıkarmış olabilir mi?
 
Doğudan göç edip, sahil şeridinde yer tutan turizm işletmecisi Kürtler mi kurtaracaklarımız devlet olarak? Yoksa sezonluk olarak İstanbul gibi büyük şehirlere dilenmek üzere, hırsızlık yapmak üzere getirilen organize suç örgütlerinin kullandığı Kürt yurttaşları mı?
 
Büyük şehirlerin semt pazarlarında mafyalaşmış Kürtleri mi kurtaracaklarınız yoksa CHP, DTP,AKP vb. partiler içinde partizanlıktan nemalanmak isteyen Kürt yurttaşları mı?
 
Mezrada yaşayan Kürtleri mi? Bursanın dağ köyünde yaşayan Kürtleri mi?
 
Bu demokrasi açılımı batıdaki Kürtleri kapsayacak mı? Yoksa bölgesel bir açılım ile mi geçiştirilecek(!?)
 
Marxist jargonla;Hangi sınıfın Kürdünü kurtaracaksınız?” diye sormak da mümkün.
 
 
***
 
 
 
Seçimler bir mesaj verdi, sayın başbakan “Mesajı aldım” dedi.
 
Sayın Gül; “Tarihi fırsat” ifadesini kullandı seçimden çok kısa dönem sonra ve ardından hükümet bakanları ve bu “umutlu / endişeli ama belirsiz süreç” başladı.
 
Tarihi fırsatın, ABD’nin Iraktan çekilmesi olup olmadığı konusunda kuşkular var hala birilerinin kafasında. Bu “fırsat” çok iyi bir dille anlatılmalı halka ve muhataplarına.
 
Cumhuriyetin temellerinin sarsıldığı bir zaman mı yoksa özlenen kardeşlik rüzgarları mı?
 
İşte;
 
“…
Bunlar engerek ve çıyanlardır,
Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır
Tanı bunları tanıda büyü…” Ahmet ARİF
 
Günümüz Türkiye’sinde  kimin engerek ve çıyanlar olduğunu samimiyet gösterecek ve bize de onları tanımak düşecek.
 
Ve halka son söz:
 
“…
Bu namustur künyemize kazınmış,
Bu da sabır ağulardan süzülmüş
Sarıl bunlara sarıl da büyü…”
 
Ülkemde akmaması için insan kanı, umutlu / endişeli ama belirsiz sürece bir süre daha katlanacağımız görülmek de…
 
Cumhuriyete ve halk yararına olana sahip çıkarak ya samimi olarak yürütülecek bu süreç  uyumlu bir vals gibi izlenecek dışarıdan ya da savaş narası edası karışacak iki adım bir geri Mehter takımı gibi !
 
 
Sevgiyle ve inadına barış özlemi ile…
 
 Ya Nazım Hikmet'in Karayılan'ı ya da Kandil'in Karayılan'ı tercih biraz da kürt halkının...
 
Erdinç AYDIN
 
 
erdinc.aydin@politikadergisi.com
 
 
 
 
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.