Melih GÖKÇEK ve Saat Kuleleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

İnsanın zamanı ölçme ve denetleme çabalarının sonucu olarak ortaya çıkan saat kavramı tarih boyunca farklı biçimler alarak günümüze kadar gelir. Güneş, kum, su saatleri, mekanik ve dijital saatler bu çabanın ürünleridir.

Mekanik saatlerin insanoğlunun yaşamına girdiği 13. yüzyıldan başlayarak zamanı gösteren bu aletler Avrupa’daki kilise ve sarayların kulelerinde görülmeye başlanır. Batı’da sokaklardan salonlara giren saatler, Osmanlı’da tersine bir yol izleyerek salonlardan sokaklara çıkar. Bu çıkışın ilk örnekleri de saat kuleleridir.

Saat kulelerinin özellikle 19. yüzyılda hızla yayılmasının bir başka nedeni de II. Abdülhamid’in (1876-1909) bu konudaki öncülüğü olmuştur. Usta bir marangoz olduğu kadar, saatlere olan merakıyla da tanınan II. Abdülhamid, Osmanlı tahtına çıkışının 25. yıldönümünde bu konuda yoğun bir program başlatır. Valilere gönderdiği bir fermanla Anadolu kentlerinde saat kulesi yapımını teşvik eder.

Elbette burada söz konusu olan yalnızca saat kuleleri değildir. Aynı dönemlerde Osmanlı topraklarında hızla döşenen demiryolları sayesinde yayılan tren istasyonları ve Tanzimat’ın getirdiği yönetim sistemindeki değişiklere bağlı olarak ortaya çıkan devlet yapılarının cephelerinde de saatler yerini alır. Başta Sirkeci ve Haydarpaşa Garları olmak üzere Anadolu’nun neredeyse bütün tren istasyonlarında saatler kullanılmaya başlanır. Bu durum yalnızca insanlara zamanı göstermek için değildir. Yıllar Batılılaşma yıllarıdır ve halka bunun anlatılması, batıdan alınan bu yeniliğin garlarda ve devlet binalarında kullanılmasıyla sağlanır.

Batılılaşma, devlet otoritesi, II. Abdülhamid fermanı derken o yıllara kadar lüks bir eşya olarak algılanan saatler halka ulaşır. Sosyal anlamda bir hizmeti yerine getiren saat kulelerinin yapımına genellikle yerel yöneticiler öncülük eder. Tasarlanmasındaysa Osmanlı Mimarlığının tutucu olmayan özelliği devreye girer. Kimi yerde kentin en önemli meydanına inşa edilen saat kuleleri, kim yerlerde oldukça ilginç sentezler ortaya çıkarır. Örneğin bugün ayakta olmayan Edirne Saat Kulesi antik dönemden kalma bir burç üzerine inşa edilirken, Ayvalık’ta ise bu işlev eski bir kilisenin çan kulesine verilmiştir.

Bu bilgiler ışığında Ankara Beylerbeyi Sayın Melih Gökçek’in çılgın projesine dönelim;

İki sene içerisinde 50 ile 100 adet arasında saat kulesi yapmayı hedeflediklerini belirten Melih Gökçek, içlerinde konsept kulelerinde olacağını ve kimi kulede ilahi okunacağını kimi kulede çocukların eğleneceğini söyledi.

100 Adet saat kulesinin her saat başı çınlayacağını düşünürseniz, değmeyin şenliğe… Ankara’da ki çan seslerini Vatikan bile kıskanır herhalde…

Belki de dinlerarası diyalog kapsamında, saatler namaz vakitlerinde çınlar…

 

Ümit MİNEL

umit.minel@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.